Türkiye’yi yöneten faşist kliğin başı Erdoğan Kürtlere karşı savaşı tırmandırıyor. Kürtlere karşı kullandığı dil tamamen şiddet ve imha içeriklidir. Filistin sorununda konuşurken bile bu böyledir. Filistin için İsrail’i hedefliyor ve Netanyahu’nun savaş ve insanlık suçu işlediğini ve mutlaka yargılanması gerektiğini söylüyor. Filistin’de ateşkes sağlansın, sivil ölümler dursun, diyor. Bunun için dünya kamuoyuna çağrılar yapıyor, diplomatik misyonlarının tümünü harekete geçiriyor. Fakat iş Kürtlere geldi mi, onların herhangi bir kazanımlarını ve hak arayışlarını asla kabul etmeyeceğini haykırıyor.
Bölgede, dünyada barış olsun, diyor Erdoğan. Ama kendisi Kürtlerle barışı asla konuşmuyor. Kürtler için tek çözüm ‘’çöktürme’’ ve tamamen tasfiye etmedir. Halbuki Kürt sorunu Filistin sorunundan daha eski bir sorundur. Bir biçimde Erdoğan’ın da kabul ettiği Dersim soykırımı 1937 ve 38’de gerçekleşmişti. O dönem de Kürtlere karşı savaş uçakları ve kimyasal silahlar kullanılmıştı. Şeyh Sait ve arkadaşlarının 1925’lerde idamı ve kitlesel kıyımlar, sürgünler Kürtlere cumhuriyetin uyguladığı politikaların klasikleşmiş haliydi. Erdoğan PKK, KCK, YPG ve PYD vb. Kürtlerin kurduğu örgütlerin tümü teröristtir diye imhayı ve inkarı dayatıyor. Terörist diyerek Kürt inkarını ve soykırım politikalarını meşrulaştırmak istiyor. Bugün bu soykırımı Erdoğan herkesten ve her dönemden daha gaddarca ve daha kapsamlı yürütüyor.
1925 ve 1937’lerde PKK yoktu. Sorun PKK ise o zamanlar neden Kürtler inkar edildi, soykırıma tabi tutuldular? Demek sorun PKK değilmiş. Sorun Kürtlerin varlığıdır. O zamanın yöneticileri, Erdoğan gibileri terörist yerine ‘’bölücü, şaki, eşkıya’’ diyorlardı. Yani Kürtlere karşı dil her zaman inkâr, imha ve şiddet içeriklidir. Erdoğan bugün yeni bir şey yapmıyor. ‘’Ecdadının’’ yaptığını daha yaygın biçimde uyguluyor. Kürtlerle sorunumuz yok demek, Kürtlerin dünya kamuoyundan destek görmesini engellemek ve Kürtlerin uyanışını, mücadeleye katılışını sınırlamak amaçlıdır. Ayrıca Kürt direnişini kırmak için KDP gibi güçleri kullanıyor. Onu örnek göstererek dış kamuoyunun kafasını karıştırmak istiyor.
Erdoğan bütün dünyanın terörist olarak kabul ettiği El Kaide, El Nusra ve DAİŞ’i destekledi. Türkiye’nin sınırlarını bu güçlere açarak on binlercesinin Irak ve Suriye’ye girişini sağladı. İhvancıları öne çıkararak Suriye üzerinde egemenlik kurmak istedi. Nasıl olsa Beşar Esat da Kaddafi gibi gidecek, o zaman biz Suriye’de etkili olalım, dediler. Erdoğan’ın Osmanlı hayalleri de depreşmişti. Irak ve Suriye sorunlara gömülmüş ve zayıflamıştı. Arap ülkeleri halk ayaklanmalarıyla sarsılıyordu. Bazı ülkelerde yönetimler devrildi. Erdoğan bunu fırsata çevirmek istedi. Şam’a gidip Emevi camisinde zafer namazı kılmayı önüne koymuştu. Bu politikasının bedelini Suriye ağır biçimde ödedi halen de ödemeye devam ediyor. Suriye yıkıldı, milyonlarca insan topraklarından göçtü. Yüzbinlerce insan yaşamını yitirdi.
Erdoğan bununla da yetinmedi. Suriye’ye ordusunu sokup Efrin, Ezaz, Bab, Grı Spi ve Serékaniyé gibi bölgeleri işgal etti. Bu bölgelerden Kürtleri sürdü. Açıktan etnik temizlik yaptı. Halen de bu bölgelere dışarıdan çetelerin ailelerini ve başkalarını getirip yerleştiriyor. Suriye’yi işgal etmekle yetinmiyor, nüfusu ve iç yapısıyla oynuyor. Etrafına topladığı DAİŞ ve diğer örgüt artıklarını, İhvancıları silahlandırıp halkın üzerine saldırtıyor. On binlercesini SMO diye örgütlemiş ve bunlara Suriye geçici hükümetini kurdurmuştur.
Erdoğan bu çeteleri Ortadoğu’da bütün Arap devletlerine karşı kullanmış veya tehdit aracı olarak el altında tutmuştur. Bunları Libya’ya götürmüş, orada iç savaşa dahil olmuş ve çıkmazı daha da derinleştirmiştir. Irak’a on binlerce askerini yerleştirmiş, onlarca askeri üs kurmuştur. Uçakları Irak’ı günü birlik bombalıyor. Türkiye’nin içinde ve dışında Kürtlere karşı kimyasal silahlar kullanıyor. Bugün İsrail’i eleştirdiği bütün konularda kendisi daha fazlasını Kürtlere yapmış ve yapmaya devam ediyor.
İç ve dış basında Erdoğan açıkça işlediği cinayetleri ve katliamları övünerek savunuyor. Ve bu saldırılarını sürdüreceğini herhangi bir kaygı taşımadan açıktan ilan ediyor. İşgalden, yerleşim yerlerini yıkmaktan ve halkı öldürmekten Netanyahu yargılanacaksa, Erdoğan ne olacak? Bunu da Kürtlere karşı işlenen savaş ve insanlık suçlarına karşı sessiz kalan güçlere sormak gerekir. Erdoğan yargılanacağını ve hesap sorulacağını asla düşünmüyor. Şimdiye kadar Kürtlere kimse sahip çıkmadı ve Türk yöneticilerinden hesap sormadı. Erdoğan bunun için Kürtlere ölüm saçıyor ve bu kadar pervasız. Doğrusu bu dünyaya Erdoğan gibileri de yakışıyor.
Kaynak: Ronahi Gazetesi