OHAL’ın sadece adı kalktı
AKP-MHP hükümetinin, 20 Temmuz 2016’da ilan ettiği OHAL, 7 kez uzatılarak, 2 yıl boyunca devam etti. OHAL, kaldırılmasına rağmen özellikle Kürt kentlerinde uygulamaları sürüyor.
AKP-MHP hükümetinin, 20 Temmuz 2016’da ilan ettiği OHAL, 7 kez uzatılarak, 2 yıl boyunca devam etti. OHAL, kaldırılmasına rağmen özellikle Kürt kentlerinde uygulamaları sürüyor.
Mezopotamya Ajansı’ndan Özgür Paksoy’un derlemesine göre 24 ay boyunca devam eden OHAL kapsamında 31 adet Kanun Hükmünde Kararname (KHK) yayınlandı. 2016’da çıkarılan 12 KHK’nin 5’i 2016 içinde Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmesi ardından kanunlaştırıldı. Görüşülmeyen 7 KHK ile 2017’de çıkarılan 18 KHK ve 2018’in başında çıkarılan bir KHK, 31 Ocak-13 Şubat 2018 tarihleri arasında Meclis’te görüşülerek kanunlaştırıldı. OHAL’in kaldırılması ardından KHK’lerle getirilen kanun ve maddeler yasallaştırıldı.
YÜZ BİNLERCE GÖZALTI
OHAL boyunca resmi olmayan verilere göre 250 bini aşkın kişi gözaltına alındı. İçişleri Bakanlığı verilerine göre 17 Ekim 2016-20 Mart 2018 arasında 79 bin 301 kişi için gözaltı işlemi uygulandı. Yine aynı tarihler kapsamında “Örgüt propagandası yapmak, halkı kin, nefret ve düşmanlığa sevk etmek, devlet büyüklerine hakaretlerde bulunmak ve devletin bölünmez bütünlüğüne ve toplumun can güvenliğine kast etmek” iddiasıyla toplam 45 bin 415 sosyal medya hesabı incelenmeye alındı. Tespit edilen 17 bin 89 kişi hakkında işlem uygulandı.
228 BİN KİŞİ TUTUKLANDI
İnsan Hakları Ortak Platformu’nun (İHOP) verilerine göre, 16 Temmuz 2016’dan 20 Mart 2018’e kadar, OHAL döneminde en az 228 bin 137 kişi tutuklanarak, cezaevine konuldu. 16 Temmuz 2016-31 Aralık 2016 arasında toplam 83 bin 821 kişi, 1 Ocak-31 Aralık 2017 döneminde toplam 114 bin 993 kişi, 1 Ocak - 20 Mart 2018 arasında ise en az 29 bin 323 kişi hakkında tutuklama kararı verildi. Adalet Bakanlığı Ceza İnfaz Kurumları Genel Müdürlüğü’nün bilgilerine göre, Türkiye’de 4 Ocak 2018 itibarıyla kapasitesi 208 bin 830 kişi olan 386 ceza infaz kurumu bulunuyordu.
SİYASETÇİDEN GAZETECİYE
2016'da dönemin HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile 9 milletvekilinin yanı sıra yüzlerce siyasetçi ve gazeteci, insan hakları savunucuları tutuklandı. Görevden alınması ardından yerine kayyum atanan Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) belediye eşbaşkanı yüzü aşkın kişi tutuklanarak cezaevine konuldu.
SIKIYÖNETİM KOŞULLARI
OHAL ilanıyla birlikte cezaevlerinde sıkıyönetim koşulları devreye konuldu. Cezaevlerinde, “görüşmelerin teknik cihazla sesli veya görüntülü olarak kaydedilmesi, görevli bulundurulması, görüşmelerin gün ve saatlerinin sınırlandırılması, belgelendirilmesi koşuluyla sadece eşi, ikinci dereceye kadar kan ve birinci derece kayın hısımları ile vasisi veya kayyumu tarafından ziyaret etmesi, tutuklular telefonla görüşme hakkından ancak on beş günde bir ve yakınlarıyla sınırlı olarak on dakikayı geçmemek üzere faydalanabilmesi” gibi kısıtlamalar getirildi. Bunun yanı sıra cezaevlerinde çıplak arama dayatması, işkence, cezaevleri koğuşlarına kamera takılması, ayakta sayım, kelepçeli muayene, tekmil dayatması gibi birçok uygulamamanın yanı sıra yine 696 sayılı KHK ile tek tip dayatması yasalaştırıldı, ancak uygulamaya başlanmadı.
BASINA SANSÜR
OHAL ilanı ardından birçok medya kuruluşu, gazete televizyon kapatıldı. Aralarında dünyada ilk ve tek kadın haber ajansı olan JINHA’nın da bulunduğu 174 medya ve yayın kuruluşu kapatıldı. BİA Medya Gözlem Raporu’na göre, 315 gazeteci, köşe yazarı, yayın sorumlusu veya çizerin, tüm ceza ve tazminat davaları kapsamında 47 ağırlaştırılmış müebbet, bir müebbet hapis, 3 bin 34 yıl 6 ay hapis, 4 milyon 40 bin TL maddi veya manevi tazminat istemiyle yargılandığı belirtildi.
Yine aynı raporda, 2017 yılının tamamında ise 31’i Fethullah Gülen Cemaati'ne yakın medya kuruluşlarında, 20’si Kürt medyasında çalışan, beşi uluslararası medya temsilcisi toplam 85 gazetecinin gözaltına alındığı belirtildi. Darbe girişiminin yaşandığı, OHAL’ın uygulamaya girdiği 2016’da bu sayı 201 idi. Özgür Gazeteciler İnisiyatifi’nin (ÖGİ) Temmuz 2018’de yayınladığı rapora göre ise tutuklu gazeteci sayısı 192.
YARGISIZ İHRAÇLAR
Bu kapsamda çıkarılan KHK’lerle en az 130 bin kişi ihraç edildi. İhraç edilen kamu emekçilerinin özel sektörde çalışmasının önüne de engel konuldu. Kamuda çalışmaya güvenlik soruşturması uygulanmaya başladı. İhraçlara karşı her hangi bir yargı yolu gösterilmedi. Daha sonra kurulan OHAL Komisyonu ise 10 yılları bulacak işlem süresi nedeniyle eleştirirken, Avrupa Komisyonu’nun (AK) bir organı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de ihraçlara karşı başvuruları kabul etmedi.
ÜNİVERSİTELERDE 6 BİN İHRAÇ
Olağanüstü Hal kapsamında ilan edilen KHK’lerle yükseköğretim kurumlarından da 6 bini aşkın akademisyen ihraç edildi. İhraç edilenler arasında “barış bildirisine” imza atan 2 bine yakın akademisyen de yer aldı. Bildiriye imza atan akademisyenlerden birçoğu hakkında davalar açılırken, bir kısmı da tutuklandı.
ZORLA KAÇIRILMA VE KAYBETME
OHAL ile birlikte gazetecilerin, siyasetçilerin pasaportlarına el konulurken, ihraç edilen kamu görevlilerinin ve yakınlarının da pasaportları iptal edildi. Kamu görevlileri için yurt dışına çıkarken çalıştıkları kurumdan belge alma şartı getirilirken, çok sayıda pasaporta da tahdit koyuldu. İHD'ye yapılan başvuruların ve araştırmaların sonucunda 2017'de işkence gördüğünü söyleyen 5 bin 268 kişi tespit edilirken, verilere göre çoğu Ankara'da olmak üzere 11 zorla kaçırma ve kaybetme vakası yaşandı.
KALICI OHAL BAŞLADI
7 kez uzatılması ardından 18 Temmuz 2018’de kaldırılan OHAL uygulamasından geriye sansür, baskı, işkence, kapatma, cezasızlık ve ihraçlar kalırken, AKP’nin sunduğu teklifte yer alan düzenlemelerle kalıcı hale getirildi. Kaldırılmasına rağmen yasallaştırılan OHAL uygulamaları sonucunda valililere “süper yetki” verildi. Yasaya göre valiler, şüpheli gördüğü kişileri 15 gün boyunca kentte girişine yasak getirmesi, anayasal hak olan toplantı ve gösteri hakkı engelleme, kamuya açık alanlarda gece vaktinin başlamasıyla, kapalı alanlarda 00.00’dan sonra toplantıların yapılması da izne bağlandı.
Bununla birlikte Anayasa değişikliği ile bakanlar hakkındaki gensoru önergesi uygulamadan kaldırılarak, bakanlar ve cumhurbaşkanı yardımcılarına ancak cumhurbaşkanının izniyle soruşturma açılabiliyor.
Yine düzenlemeyle 24 saat olan gözaltı süresi, 48 saate çıkarıldı ve toplu olarak işlenen suçlarda dört gün olarak düzenleniyor. Gerek görülmesi halinde iki defa uzatılabileceği hüküm altına alınarak, 48 saatlik gözaltı süresi 6 güne, toplu olarak işlenen suçlarda ise 12 güne kadar uzatılabiliyor.
OHAL kapsamında 130 bin kişinin ihraç edildiği OHAL’den sonra getirilen düzenlemeyle ihraçların süreklileştirilmesi kararlaştırıldı. Yükseköğretim kurumlarından ihraç edilenler, eski kurumlarına dönemeyeceği gibi KHK ile ya da yeni getirilen yasayla kamudan ihraç edilenler, komisyon kararıyla tekrar kamuya alınan kişiler, eski görevlerine atanamıyor. Asker ve polisler kamudan ihraç edildikten sonra geri alınsalar bile kilit görevlere atanmayacak, araştırma merkezlerinde konumlandırılacak.
Düzenlemeyle OHAL sürecindeki gibi idari kararlarla ihraçlara üç yıl boyunca devam edilmesi, ihraç edilenlerin işlerinin dışında sosyal birçok hakkından mahrum kalmasının da önü açıldı. Söz konusu ihraçlar Resmi Gazete’de toplu olarak yayımlanmayacakları için de görünür olan ihraçlar kamuoyuna da yansımıyor.
‘SÜPER VALİLER’ ELİYLE
Hükümetin “Bir buçuk ay sürmez” dediği OHAL uygulaması, 2 yıl boyunca Kuzey Kürdistan’da en ağır şekilde uygulanırken kaldırılmasına rağmen “Süper valiler” tarafından sürdürülüyor. OHAL süreci ve sonrasını değerlendiren HDP Amed Milletvekili Semra Güzel, AKP hükümetinin OHAL uygulaması ve KHK’lerle tüm muhalif kesimleri hedef aldığını ve en ağır insan hakları ihlallerinin sürecinin başladığını söyledi. OHAL’in kalıcılaştırılmasıyla 20 Temmuz 2016’da başlayan sürecin devam ettiğini ifade eden Güzel, bunu “AKP’nin sivil darbesi” olarak değerlendirdi.
OHAL sürecinin Cumhuriyet tarihinde gerçekleşen askeri darbe süreçlerini aratmadığını dile getiren Güzel, “OHAL; temel hak ve özgürlüklerin üzerinden silindir gibi geçti. Parlamento iradesizleştirilerek, yasama, yürütme ve yargı organları Saray’a bağlandı. Anayasa fiilen devre dışı bırakılarak, zor ve baskı aygıtlarının devreye konulduğu bir iktidar biçimi ortaya çıktı” dedi.
ÖZGÜR BASINI BİTİRME
Özgür Gazeteciler İnisiyatifi Sözcüsü ve OHAL ilanı ardından çıkarılan KHK’lerle kapatılan Özgür Gazeteciler Cemiyeti’nin Eşbaşkanı Hakkı Boltan ise OHAL’den özgür basın kurumlarının da nasibini aldığını belirterek, OHAL’in Türkiye’nin kimyasını bozduğunu söyledi.
OHAL ilanıyla birlikte ilk olarak basın kurumlarının hedef alındığını hatırlatan Boltan, “Özgür basını bitirmeye dönük bir yönelim başladı. Özgür basının tüm örgütlü alanları ve yayınları tamamen durduruldu, kapatıldı. Varlıkları gasp edildi. Ganimet olarak kullanıldı. Mahkeme ve cezaevi görmeyen özgür gazeteci kalmadı. Özgür Gazeteciler Cemiyeti üyesi olan her iki kişiden biri tutuklandı” şeklinde konuştu.