Türkiye Dışişleri Bakanı Irak’a gitti. Ziyaretin esas nedeni PKK ve gerillaya karşı Irak’ı işbirliğine razı etmekti. Irak, Türkiye’nin saldırılarına ve işgali yaymalarına zaten gerektiği gibi tutum almıyor ve topraklarına sahip çıkmıyordu. Başika gibi yerlerde Türk devletinin askeri üs bulundurmalarını istemedikleri halde onları çıkaramıyorlardı. Bunun ötesinde Türk uçakları sürekli Irak topraklarını bombalıyor, katliamlarına ara vermiyorlardı. Irak hükümeti bu saldırılara genelde sessiz kaldı. Özünde Türklerin işgal ettiği bölgeleri onlara bırakmış görünüyor.
Türk devleti ve KDP bununla da sınırlı kalmadılar. Irak ordusunu Şengal’in üzerine gönderdiler. 9 Ekim’de Êzîdîleri dışlayarak gizli bir anlaşma yaptılar ve bölgeyi tekrar KDP’ye teslim etmek için Irak’ı baskı altına aldılar. Bu sorun hala da çözülmüş değil. Bölge sürekli istikrarsızlaştırılıyor ve çatışma ortamı yaratılıyor. Şimdi de Türk devleti Irak’a PKK’yi terörist ilan etmesini dayatıyor. Halbuki Irak Anayasa Mahkemesi PKK’yi terörist ilan etmeyi reddetmişti. Türkiye buna rağmen hükümeti baskı altına almaya ve su sorunları dahil bütün sorunları PKK’ye endekslemeye çalışıyor. Irak’a yapılan ziyaretin ana teması PKK’ye karşı süren savaşın bir parçası olmasını istemekti.
Türk devleti Irak’a şunu söylüyor; Fırat ve Dicle nehirlerinden verilen su, petrol ve diğer sorunlar tamamen PKK’ye karşı alacağınız tutuma bağlıdır. PKK’ye karşı savaşta bizimle olursanız sorunlar çözülür, yoksa çözüm çıkmaz. Türk Dışişleri Bakanı Irak’ta yaptığı bütün görüşmeleri bu şarta bağladı. Sözde PKK hem Türkiye’nin hem de Irak’ın düşmanıymış! Irak ve Türkiye’yi bölmek isteyen bir güçmüş. Bölünme heyulasını Ortadoğu’ya yaymaya çalışıyorlar. Aynı hikayeyi NATO’ya karşı da kullanıyorlar. PKK, NATO üyesi Türkiye’yi bölmeye çalışıyor. O halde bütün NATO ülkeleri PKK’ye karşı birleşmeli ve Türkiye’nin yanında savaşa katılmalı!
Irak, Ortadoğu’da Kürt sorununu anayasal düzeyde çözmüş bir ülke. Kürtlerle sorunları var. Irak’ın içinde başka yığınca sorun var. Bu sorunlar diyalog ve yasal yollarla çözülecek sorunlar. Irak bu konuda Ortadoğu’da olumlu bir örnekken ve sorunu çatışma alanından çıkarmışken Türkiye onları yine Kürtlerle savaşa çekmek istiyor. Kaldı ki, PKK Irak’la dostluk ilişikleri içinde. DAİŞ’e karşı savaşta Irak’a en büyük katkıyı yapan güçlerden birisi PKK’dir.
Türkiye sadece NATO ve Irak’ı PKK’ye karşı savaşa davet etmiyor. Bütün dünyayı bu savaşta taraf olmaya zorluyor. ABD’yi Suriye’de PKK’ye destek vermek ve silahlandırmakla da suçluyor. PKK’yi dünyada terörist ilan eden ve bunu Avrupa’ya da kabul ettiren ABD’ydi. Önder Apo’ya dünyayı kapattırıp Türkiye’ye teslim eden de ABD’ydi. Bütün bunlara rağmen hala ABD ve Avrupa’dan daha fazla destek almak için yapmadık pazarlık ve başvurmadık şantaj veya vermedik taviz kalmadı. Şimdi bu oyunlarına Irak ve Suriye hükümetlerini dahil etmek istiyor. Erdoğan, Suriye’yi büyük bir yıkıma ve iç savaşa sürükledi. İstediği sonucu alamayınca şimdi "gel birlikte PKK’yi, Kürtleri hal edelim’’ noktasına geldi.
Türk Dışişleri Bakanı Bağdat’tan sonra Hewlêr’e geçti. Barzaniler tam bir geçit töreni düzenlediler. Hepsinin ağızları kulaklarında! Türk bakan ‘’teröre karşı yaptıkları işbirliği için’’ kendilerine teşekkür etti. Ortak düşman PKK’ye karşı işbirliğini artıracaklarına dair olan vaatlerini açığa vurdu. Aslında Türk Bakan KDP’nin gizli ve sessizce PKK’ye karşı katıldıkları savaşı bir biçimde deşifre etti. Bunu yapmadaki amaçlarından birisi PKK ve KDP arasındaki çelişkileri artırmak ve güvensizliği derinleştirerek KDP’yi açık savaşa çekmekti. Ortamı biraz daha provoke ettiği açık.
Türk Bakan, onların yüzüne ve basın önünde teröre karşı ortak savaş yürüteceklerini söylediğinde herhangi bir tepki vermediler. Bu onaylama anlamına gelir. Türkiye’nin PKK dışında kimseyi terörist olarak gördüğü ve dert ettiği yok. KDP yetkilileri bunu çok iyi bilir. Erdoğan, "Biz Suriye’den çıkmayız, teröre karşı savaşıyoruz’’ derken Kürtler dışında kimseyi tarif etmediği çok net. Suriye’nin terörist olarak gördüğü İhvancılar ve diğer silahlı çeteler Türkiye’nin korumasında ve onun emrinde savaşanlardır. "Irak’ta KDP’yle ortaklaşarak PKK’yi temizleyeceğiz" diyor. KDP neden PKK’yi temizleme misyonunu üstlenmiş? Bunu Kürt halkına açıklaması gerekir. PKK elli yıla yakındır bir direniş, mücadele yürüttü. On binlerce şehit verdi. Bunun karşılığı KDP eliyle veya desteğiyle temizlemek mi olmalı?
Selahattin Demirtaş ve yüzlerce belediye başkanı, milletvekili hapishanelerde. HDP’nin seçimlerle kazandığı belediyelere Türk hükümeti el koydu. Basın mensupları, kadınlar baskı gördüler, hapisteler. Dünyadan birçok tepki ve eleştiri geldi. Kürtlerin yarısı Türkiye’nin sınırları içinde. Bir Kürt partisi veya hükümeti olduğunu söyleyen KDP ve Barzanilerden bir gün bir dayanışma mesajı veya kınama geldi mi? Güney Kurdistan’da bu kadar insan Türk uçaklarıyla katledildi. KDP bir gün olsun bir kınama ve itirazda bulundu mu? Biz böyle bir itiraza tanık olmadık. Türk Bakan şimdi destek istemekle kalmıyor, Güney’in iç siyasetini de dizayn ediyor. Kurdistanlı aydınlar ve siyasi çevreler olanları sadece izlemekle mi yetinecekler?
Kaynak: Yeni Özgür Politika