Sarı bayraklılarla sarı yeleklilerin tarihsel bağı ve Fransız devleti- Tuncay Yılmaz
Sarı yeleklilerle sarı bayraklıları tarihsel olarak buluşturan Fransız devletinin hak arama mücadelelerine karşı verdiği tepkiydi.
Sarı yeleklilerle sarı bayraklıları tarihsel olarak buluşturan Fransız devletinin hak arama mücadelelerine karşı verdiği tepkiydi.
Strasbourg meydanları bu kez sarı yeleklilerle değil sarı bayraklılarla doldu. Fransız halkının kendilerine dayatılan sömürü ve denetleme toplumuna karşı direnişinin bastırılamayan simgesi olan #GiletsJaunes /“Sarı yelekliler”in yerini bu kez, Kürt halkına dayatılan yok etme politikalarına karşı direnişin simgesi olan Abdullah Öcalan’ın “sarı bayrak” üzerine basılı resimlerini taşıyan Kürt halkı ve dostları aldı.
Strasbourg nereee, Kürdistan nereeee? Fransız sarı yeleklileriyle Kürdistan sarı bayraklılarının alakası ne diyene anlatalım.
İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin (AKPM) Strasbourga’daki merkezlerinin olduğu alan #ActforOcalan / Öcalan için harekete geç kampanyasının startını vermek için binlerce sarı bayraklı Kürt ve dostlarıyla doluydu dün.
Uluslararası komploya karşı uluslararası dayanışma
Başını emperyalist devletlerin çektiği Öcalan’a yönelik 22 yıldır devam eden uluslararası komploya karşı, enternasyonalist emek, barış, demokrasi ve özgürlük savunucuları “#ActforOcalan / Öcalan için harekete geç” adıyla uluslararası bir kampanya başlattı.
Kampanyanın başını çekenler arasında İngiltere UNITE Sendikası, Fransız Solidaires Sendikası, Uluslararası Hak ve Özgürlükleri Savunma Birliği (AİDL), Irkçılığa Karşı Halklar Arası Dostluk Hareketi (MRAP), İtalya Abdullah Öcalan’a Özgürlük Komitesi gibi uluslararası kurumlar var.
#ActforOcalan Kampanya yürütücülerinin çağrısıyla 2 Ekim 2021’de AKPM ve CPT önünde, üzerinde Abdullah Öcalan’ın resmi olan binlerce sarı bayraklı yan yana geldi. Miting alnına geldiğimizde polisin aldığı önlemin hayra alamet olmadığı anlaşılıyordu aslında. Sadece Türkiye’den değil, saldırmaya niyet ettiğinde Avrupa’daki çeşitli eylemlerden de çokça gördüğümüz bir ruh haliyle donatılmıştı Fransız polisi.
Mitingde Öcalan’a yönelik 22 yıldır uygulanan ve uluslararası hukukla, evrensel insan haklarıyla uzaktan yakından alakası olmayan uluslararası tecride ve Kürt halkına yönelik savaş politikalarını karşı konuşmalar yapıldı. İngiliz, Fransız, İtalyan, İsviçreli hak ve emek örgütü temsilcileri hem Türk devletini hem de kendi devletlerinin iki yüzlü tutumunu protesto etti. Kitle zılgıtlarla, sloganlarla ve tabi ki direniş halaylarıyla önderleri Öcalan’ın arkasında olduklarını bir kez daha duyurdu.
Biz de Öcalan’ın özgürleşmesinin Kürt sorunun demokratik çözümü, faşist AKP-MHP iktidarından kurtulmanın ve Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünün açılması, Ortadoğu’daki kutuplaşmanın kardeşleşmeye dönüşmesinde oynayacağı önemli rolü belirterek mitingdeki yerimizi aldık. Ve elbette bu uluslararası dayanışma hareketinin sömürgeci, cinsiyetçi, emperyalist, kapitalist saldırı dalgasına karşı genişleyerek büyümesi gerektiğini vurgulayarak…
Öcalan’a özgürlük çadır komünü
Mitingin ardından, alanının yakınında bulunan St.Maurice Kilisesi önünde çadırlar kuruldu. Çadırların kurulmasının amacı Öcalan’a yönelik insanlık dışı hukuksuz muamelenin bir an önce sonlandırılması için başta CPT olmak üzere uluslararası kurumlar üzerindeki baskıyı canlı tutmaktı.
Kitlenin miting alanından kilisenin önündeki parka geçişi ve kaşla göz arasında çadırlarını kurması polis barikatını aşıp Taksim Gezi parkına yerleşmemizi hatırlattı bana. İnsanların yüzlerine yansıyan duygu haklılık ve kararlılıktı tıpkı Gezi’deki gibi.
Çadırların kurulmasının üstünden çok geçmeden önce Kilise yetkilileri sonra Fransız polisi dayandı çadır alanına. Kürtlerin yaşadığı alanları tankları, topları, silahları, şirketleriyle işgal eden Fransız emperyalizmi bir grup Kürdün ve dostlarının tamamen barışçıl, demokratik hakkını kullanmasına tahammül edemedi.
Aralarında çocukların, yaşlıların, sakatların, hastaların da bulunduğu yüzlerce kişiye biber gazları ve plastik mermilerle saldıran Macron polisi, tıpkı Gezi Parkı’ndaki çadırları söken Erdoğan Polisi gibi hınçla önüne ne geldiyse yıktı, yırttı, yaktı!
Sarı yelekliler ve sarı bayraklılar
İşte sarı yeleklilerle sarı bayraklıları tarihsel olarak buluşturan da tam Fransız devletinin hak arama mücadelelerine karşı verdiği bu tepkiydi. Kim Fransız devletinin yaklaşımlarına itiraz ediyor ve hakkını arıyorsa onun karşısına Fransız polisini, askerini diken kapitalist iktidar gerçekliğiydi.
Nihayetinde Kürt halkı en temel haklarını istiyor, bir halk olarak var olmak ve nasıl yaşayacaklarına karar verebilmek. Abdullah Öcalan Kürt halkının uyanışında, örgütlenmesinde özel bir simge, tarihsel bir kişilik. Kürt halkı kendilerini yok sayan uluslararası sistemle, Öcalan’ı tecritte tutan uluslararası komplonun aynı gerçekliğin iki yüzü olduğunun farkında ve bunu kabul etmiyor.
Fransız devleti ise tıpkı haklarını isteyen, krizin faturasını ödemek istemeyen, ekonomisine, ekolojisine, özgürlüklerine sahip çıkmak isteyen Fransız sarı yeleklilerine saldırdığı gibi, var olma haklarına ve önderliklerine sahip çıkan sarı bayraklı Kürt Halkına da saldırıyor!
İngiliz, Fransız işçi sendikalarının, İtalyan, İsviçreli sosyalistlerin, Uluslararası hak örgütlerinin #ActforOcalan hamlesi bu süreçte yapılması gerekeni hepimize bir kez daha hatırlatıyor: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz!
#ActforOcalan Kampanyasının öncelikli talepleri:
- Abdullah Öcalan ve İmralı’da diğer tutukluların derhal CPT, avukat ve aileler ile görüşmelerinin sağlanması ve tecrit uygulamalarının sonlandırılması,
- AİHM, Avrupa Konseyi ve BM’nin Türkiye’ye, mevcut gözaltı rejiminin BM Siyasi Tutuklulara Uygulanacak Muameleye İlişkin Asgari Standart Kuralları’na (Nelson Mandela Kuralları) aykırı olması nedeniyle yaptırım uygulaması,
- Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin, icra yetkisinin sağladığı yaptırım gücünü kullanarak Öcalan'ın özgürlüğünü amaçlayan siyasi adımları derhal atması.
(*) Tuncay Yılmaz, Avrupa Demokratik Güç Birliği (ADGB) Dönem Eş sözcüsü