Erdoğan ve Bahçeli yönetimindeki Türkiye bölge güvenliği için açık bir tehdit halini almış. Son olarak Karabağ’da yaşananlar bu faşist yönetimden bağımsız değil. Suriye’de işgal bölgelerinde ellerinde tuttukları silahlı çeteleri bütün Arap ülkeleri için bir tehdit ve şantaj aracı olarak kullanıyor. Bu güçlerle zaten günü birlik Suriye’de kan döküyor, halkın mallarını yağmalıyor, işlemedikleri savaş ve insanlık suçları kalmamış.
Türk devleti YNK’nin elinde bulunan Süleymanîye’deki bir havaalanını vurdu, üç peşmergenin şehit olduğu ve üçünün de yaralandığı açıklandı. Daha önce de YNK tehdit edilmiş ve Sülemaniye havaalanına ambargo koymuşlardı. YNK’nin kendilerine teslim olmasını ve KDP gibi hareket etmesini dayatıyorlardı. YNK boyun eğmeyince bu defa açıktan hedeflediler. Zaten bir süreden beridir Süleymaniye ve çevresinde çok sayıda SİHA saldırısı yapılıyor, şehir merkezinde suikastlar yoluyla cinayetler işleniyordu.
Üç dört yıl önce Hewlêr’de Mazlum Dağ’ın bir MİT yetkilisini vurduğu bildirilmişti. KDP bu iki eylemciye idam cezası vermiş ve zehir zemberek açıklamalar yapmışlardı. Ama KNK binası basılıp Deniz Cevdet Bülbün katledildiğinde KDP dut yemiş bülbüle döndü. Yetkilileri ağzını açmadı, kamuoyuna bir açıklama yapmadılar. İş Kürtlere ve örgütlerine geldi mi KDP kükrüyor ama Türk devleti söz konusu olunca uysallaşıyor. Halbuki KNK binası onların izniyle açılmış ve 24 saat denetim altında. Kendi başkentlerinde Türk devletinin silahlı adamları gelip Kürt politikacılarını ve aydınlarını katlediyor. Güney Kurdistan, Kürtlerin kendini güvende değil ölümün kucağında gördüğü bir alana dönüşmüş.
KDP, Türk devletinin kirli politikalarının bir uzantısı olmakla kalmamış, YNK ve diğer yurtsever güçleri de kendisi gibi olması için bastırıyor. Süleymaniye’de SİHA saldırısıyla peşmergeler katledilince KDP uzun süre sessiz kaldı, sonradan yaptıkları açıklamayla da YNK’yi töhmet altında bırakacak imalarda bulundular. SİHA saldırısı soruşturulmalı, gerçekler ortaya çıkarılmalı dediler. Aslında bu açıklama Türk faşistlerinin açıklamasıyla örtüşüyordu. Açık olmayan ve anlaşılmayan ne var? Irak devleti saldırıyı Türkiye’nin yaptığını açıkladı. Ayrıca Türk devleti de resmi olarak üstlendi. Daha açıklığa kavuşturulacak ne kalıyor?
Türk devleti YNK’nin YPG’yle işbirliği yaptığını ve bunun için hedeflediklerini açıkladı. Açıklamaları tabi ki, çok pervasızdı. Irak’ta, özellikle Kurdistan’da güç gösterisi yapıyor. Başka bir ülkenin topraklarına saldırıyor, katliamlar yapıyor, gücüm var yaparım, diyor. Bununla da yetinmiyor, Irak ve Güneyli güçlerin PKK ve YPG’yi de terörist olarak kabul etmelerini dayatıyor. Ya dediğimi yapar, ilişkinizi keser, beni desteklersiniz ya da sizi vururum diyor. Bu konuda KDP’nin de tavrı farklı değil. KDP kendi denetimindeki köylüleri bile tehdit ediyor, gerillaya yardım etmeyin, ilişkinizi kesin, diyor.
Kimsenin KDP’nin Türk devletiyle savaşmasını beklediği yok. Ama Türk devletinin uzantısı olmak zorunda da değil. En azından dünya kamuoyuna diyebilir; Türk devleti topraklarımıza saldırıyor, durdurmaya gücümüz yetmiyor. Bu bile dünyada Türk işgalcilerine karşı bir tepkinin ortaya çıkmasını sağlar. Ama KDP’nin derdi PKK’dir. Türk devleti saldırıyor, bu benim için bir fırsattır, PKK’den kurtulmuş olurum hesabı yapıyor. Bu çok kötü bir hesap, PKK’nin çıkarıldığı bir yerde ne KDP olur ne de bir statü.
Türk devletinin bölge için bir tehdit olduğunu Irak ve Suriye’yi zaten istediği gibi işgal edip günü birlik saldırdığını söyledik. Herkes Suriye’de savaş sona ersin, artık bir çözüm bulunsun derken Türkiye saldırıp karıştırıyor. Derazor’da çeteleşen bazı tiplere karşı önlemler alındığında Türk devleti hemen harekete geçti. Arap aşiretleri teröristlere karşı ayaklandı diye propagandaya başladı. Aynı zamanda Minbic’e saldırılarını artırdılar. Zehirli bir dilleri var ve kafaları kötülük konusunda müthiş çalışıyor. Doğu ve Kuzey Suriye teröristlerin, PKK’nin işgali altında diyorlar. Sanki bu insanlar DAİŞ’e karşı savaşmamışlar, Suriye’nin halkından değiller, uzaydan veya başka bir ülkeden gelmişler ve ülkenin bir bölümünü işgal etmişler. Türk devleti de Suriye’yi işgal etmemiş, tersine işgale karşı koruma gücü olarak bulunuyor!
Güney Kurdistan, Türk devletinin bütün silahlarını serbestçe denediği bir alana dönüşmüş. Oranın pazarı ellerinde. Batmış ekonomilerini ayakta tutan bir bölge varsa o da Güney Kurdistan’dır. Yasaklanmış ve kimyasal silahları serbestçe kullanıyorlar. KDP ise bunun üstünü örtmekle meşgul. Dışarıdan heyetlerin gelip inceleme yapmalarına bile izin vermiyor ve bu işgalin, saldırıların sorumlusu olarak PKK’yi gösteriyor. Türk devleti de bu işbirliğini tepe tepe kullanıyor. Bu da bütün Kürtlerin varlığını ve kazanımlarını tehlikeye atıyor.
Kaynak: Yeni Özgür Politika