Türk devleti öncü devrimci kadınları hedeflyor

Kürt kadınlarının katledilmesini organize eden Türk devlet takımının, derin bir kin beslediği açık. Kadınların devrimlere öncülük yapması, toplumları etkilemesi, ölüm kararları için yeterli görülüyor.

ZEKİ BEDRAN

Türk devleti, sistematik olarak Kürt halkının direnen güçlerini ortadan kaldırmak için suikast ve saldırılarına devam ediyor. Gerilla ve halk direndiği için soykırım stratejisini sonuca götüremiyor. Soykırımı tamamlamak için halkın örgütlü direnişinin kırılması gerekir. Öncülerin bertaraf edilmesi Kürt halkının bütün kazanımlarının ortadan kaldırılmasını getirecektir. Kürt halkı örgütsüz ve öncüsüz bırakıldığında direniş kırılır ve hiçbir kazanımı ve mevzisi kalmaz. Kürt halkı, bugün ne elde etmişse örgütlenmesi sayesindedir. Türk devleti, halkın örgütsüz ve bilinçsiz olduğu zamanlarda adını bile anmıyordu. 

Kurdistanlı kadınların ve öncülerinin bu kadar saldırıya uğramasının nedenlerini her şeyden önce doğru anlamak ve anlatmak gerekir. Bugün Türk istihbaratı (MİT), tam bir cinayet makinası gibi çalışıyor. Bir zamanlar cinayetleri JİTEM, Hizbullah ve diğer karanlık güçler işliyordu. Şimdi ise MİT, ordu ve kendilerine bağladıkları hain Kürtler ile devşirme çeteler kullanılıyorlar. Devlet eskiden cinayetleri açıktan üstlenmiyordu. Hatta JİTEM’in varlığını bile inkar eder olmuşlardı. İnsanlık dışı uygulamaları ve cinayetleri Hizbullah’a yıkarak, ellerinin temiz olduğunu savundular. Hizbullah’ı da kullanan ve devreye koyan kendileriydi. 

CİNAYET İŞLEME SERBESTİSİ ALMIŞLAR

Türk devleti, son olarak Silêmanî’de (Süleymaniye) Gulistan Tara ve Héro Bahadîn’i katletti. Bunların kadın ve gazeteci olduklarını biliyorlardı. Saldırı istihbarata dayalıydı. Bu açıdan arabada kimlerin olduğunu bilmemeleri mümkün değil. Şimdi devlet yetkilileri, MİT, bu cinayetlerini övünerek üstleniyor. Cinayet işleme serbestisi almışlar. Cinayetlerin işlendiği devletlerde bir göz yumma ve sessiz kalma durumu var. ABD, Avrupa ve Rusya gibi etkili güçler de ya bu hukuksuzluklara, savaş suçlarına ortak oluyor ya da sessiz kalarak destek/cesaret veriyor.

KÜRT KADINLARA KİNLERİ BÜYÜK

Nagihan Akarsel de Silêmanî’de katledildi. Cinayetleri organize eden takımın, kadınlara karşı derin bir kin ve düşmanlık beslediği çok açık. Rojava’da da çok sayıda kadın öncüyü hedef aldılar. Özerk Yönetim’de yöneticilik yapanlardan DAİŞ’e karşı kahramanca savaşanlara kadar çok sayıda kadını vurdular. Kadınların devrimlere öncülük yapması, toplumları etkilemesi, onlar hakkında ölüm kararlarının alınması için yeterli bir neden. Hele bu kadınlar, Kürt ve Özgürlük Hareketi’ne yakınlarsa zaten ölümü hakketmişlerdir! Türk yöneticilerinin gözü kararmış durumda.

YNK’YE DE GÖZDAĞI VERİLİYOR

Bu saldırıların Silêmanî ve çevresinde yapılmasının bir nedeni de YNK’ye gözdağı verilmesidir. YNK, KDP gibi ihanet çizgisine gelmedi. Türk devletinin işgaline destek vermedi ve gerillaya düşmanlık yapmadı. Erdoğan yönetimi, YNK’lileri çokça tehdit etti. Vaatlerde bulundu, hala da onlarla uğraşıyor. Görüldüğü gibi saldırıların kapsamı ve nedeni çok önemli. Kürt halkının birliği torpilleniyor. Parçalayarak, birbirine karşı kullanarak Kürtleri ezmek istiyor. Parçaların birleşmemesi, statü sahibi olmaması öncelikli hedef!

KDP’YE SESSİZ KALMAK, KABUL EDİLEMEZ

Türk devleti, ordusunu Irak’ın içlerine sürerken bu tehlikeli planlara dahil olan KDP’ye sessiz kalmak, kabul edilir bir durum değildir. Bu orduyu, Başûrê Kurdistan’dan kim çıkaracak? İşgale ortak olanlar, Kürt kanının dökülmesine destek verenler geleceği nasıl planlıyor? KDP’nin Türk devletine askerlerini çek, bize böyle demiştiniz mi, diyecek? Mümkün değil. Kürtlerin bir kısmı, işgalcilerle ortaklaştığında Bağdat’ta oturanlar mı Türk devletiyle karşı karşıya gelecekler? O da olmaz. Ev sahibi onlar, işgalcileri davet ediyorlar, ne halleri varsa görsünler diyecekler. Zaten şimdi de olan odur. Erdoğan, Bağdat’a projeler, teklifler yaptı, onlar da Kürtlere karşı yürütülen savaştan yararlanmaya, Başûrê Kurdistan’da daha etkili olmak için bu planlara dahil oldu.

KDP MEDYASI, CİNAYETLERİ MEŞRULAŞTIRIYOR

KDP medyası, Rojava’da buğday fiyatlarıyla ilgileniyor. Olan biteni kendilerine göre yansıtmaya çalışıyorlar. Özerk Yönetim’i başarısız kılmak ve teşhir etmek için çok gayretkeşler. Diğer yandan Başûrê Kurdistan Türk askeriyle doldurulmuş. Dağ taş bombalanıyor. Ormanlar, arazi yanıyor. Köyler boşaltılıyor. Kıyamet kopmuş o coğrafyada ama KDP medyası bunlar olmamış gibi davranmayı başarıyor. ‘Türk devleti ve PKK arasındaki savaş’ diye gayet tarafsızlarmış gibi bir dil kullanıyorlar. Topraklarında iki yabancı güç savaşıyor, KDP medyası da tarafız pozlarında! Gerillaya, PKK’ye destek vermiyorsunuz, yurtseverliğiniz kalmamış ama Kürt halkını düşman, onu adıyla, kazanımlarıyla ortadan kaldırmaya çalışan Türk devletini desteklemek zorunda mısınız? Öncü, varlıklarını halkına adamış kadınları, PKK’li ve ölümü hak etmiş diye dünyaya yansıtmak hangi basın ahlakı ve Kürtlükle açıklanabilir? KDP medyası gerillaların, aydınların, yurtseverlerin katledilmelerini, PKK’lidirler diye meşrulaştırıyor. Halkı aydınlatması gereken medya, KDP eliyle gerçekleri karartan ve düşmanı, katilleri aklayan bir araca dönmüş.

Kaynak: Ronahi Gazetesi