Siyasal partiler programlarında toplumun geri kalanına bu dünyaya nasıl baktıklarını ilan ederler. Aslına bakarsanız parti programları sadece dar anlamda parti üyelerinden birkaçının entelektüel bir faaliyeti olarak da görülemez.
Programlar ve partinin iç işleyişini belirleyen tüzükler uzun yılların sonucunda edinilmiş tecrübelerin sonucu olarak ortaya çıkarlar. Bütün o birkaç sayfaya sığdırılan sözcükler yılların tecrübelerinin sonucu ortaya çıkmış yaşamın kendisini esas alan birikimlerin sonucudur.
Yeşil Sol Parti’nin programı da kırk yıllık mücadelenin düşünsel ve pratik mücadelesi sonucu ortaya çıkmıştır. Parti programı olarak yayınlanan metnin gerisinde yılların emeği ve zorlu mücadelelerin birikimi vardır. Yıllar içinde verilen emekler ve edinilen tecrübeler sonucunda; Kürtlerin, Türklerin, Ermenilerin, Alevilerin, Müslümanların, kadınların ve bu coğrafyanın kadim kültürünün parçası olan diğer kimliklerin tamamının ortak mücadelesinin sonucunda edinilmiş tecrübeler bir programa dönüşmüştür.
Aksi halde parti programları hayatla bağı olmayan süslü metinler olmanın dışında bir anlam ifade etmezler. Hatta Türkiye’de birçok partinin programına baktığınızda yazanların bile inanmadığı beylik laflar görürsünüz. Düzen partileri programlarını geniş toplum kesimlerini yanıltmak için hazırlarlar. Çoğu zaman bu partilerin iktidar pratikleri ile programları arasında hiçbir benzerlik olmaz.
Türkiye pratiğinde ağzından çokça demokrasi ve insan hakları kavramlarını düşürmeyen; fakat iktidara geldiğinde en büyük demokrasi ve insan hakları düşmanı olan birden çok iktidar pratiği ile karşılaştık. Bu partilerin samimiyetsizliğini kadrolarından ve programından anlamak çok da zor olmasa gerekirdi; fakat Türkiye halklarının demokrasi deneyimi birden çok kere kesintiye uğratıldığı için bu türden samimiyetsizlikleri ölçmede yetersiz kalındı.
Bir partinin programının önemi yadsınamaz; fakat bir siyasal partiyi sadece programı ile ölçemeyiz. Partilerin programları kadar kadroları da önemlidir; “bir süreklilikte parti programını hayata geçirmek için bir araya gelmiş insanlar nasıl bir pratikten geliyorlar, partinin ve dolayısıyla kadrolarının halkların lehine politik bir eylemselliği ve bu eylemselliğin ortaya çıkardığı bir gelenek var mı?” Bütün bunlar programıyla birlikte bir politik partiye kitlelerin yaklaşımını belirlerler.
Yeşil Sol Parti bu noktada Türkiye siyasal yaşamında göz dolduran bir partidir; partinin özellikle Kürtler olmak üzere bütün bileşenleri söyledikleri her sözün bedelini ödemiş kesimlerden oluşuyor. Kimse tesadüfen Yeşil Sol Parti’de mücadele yürütmüyor. Özellikle selefi olan HDP’nin üyeleri ve kimi vekillerinin başına gelenler düşünülürse Yeşil Sol Parti’de mücadele etmenin çok da kolay bir şey olmadığı daha net anlaşılır.
Yeşil Sol Parti’nin programı ilan edildiği andan itibaren Türkiye’de politik süreci belirleme noktasında önemli bir duruş ortaya koymuştur. Bugüne kadar birçok düzen partisi neredeyse birbirinin aynı kopyala yapıştır programlarla halkın karşısına çıktılar.
Bu partiler için temel kaygı siyaset kurumu üzerinden kendilerine ve dayandıkları çevrelere siyasal rant ve toplumsal ayrıcalık alanlarının kapısını açmak olmuştur. Hepsinin pratiğine baktığınız da aynı şeyi görürsünüz; Türkiye’de sağdan soldan, laik veya dinci bütün partiler en sonunda yolsuzluk ve hırsızlık batağına saplamış ve tasfiye olmuşlardır.
Bunun bir sebebi olmalı; çünkü bu partilerle geniş halk kitleleri arasında gerçek bir bağ kurulamamış, dayandıkları delege yapısı siyasal rantın dağıtımında ilk elden etkili olan mafyatik bir şebekeye dönüşmüştür. Geniş kitleler ve parti yapısı arasında her zaman profesyonel rantçı tipler birer tampon görevi görmüşlerdir. Dolayısıyla Türkiye siyaset halka dayanmadığı için gerçekte de hiçbir zaman halkçı olamamıştır.
Yeşil Sol Parti uzun yılların deneyimi sonucu ortaya çıkmış programı ve kadrolarıyla başta Kürt halkı olmak üzere bütün Türkiye halklarından rıza almak için meydanlara indi; dolayısıyla bize düşen bu süreklilikte kadrolarını önemli ölçüde tanıdığımız Yeşil Sol Parti’nin programına biraz daha yakından bakmak ve varsa önerilerimiz bunu halkımızla açık platformlarda tartışmak ve çıkan sonuçları parti yapısıyla gerek sözlü gerekse de yazılı olarak paylaşmak olmalıdır.
Bir politik program ortaya çıktığı andan itibaren programda belirlenen ilkeler parti yapısı için bir tür talimata dönüşür. Bu noktadan itibaren bütün Yeşil Sol Parti kadrolarına ve taraftarlara mücadele ederek o programı hayata geçirmek düşer. Yeşil Sol Parti yöneticileri, kadroları ve taraftarları programı hayata geçirmek, yer yer günlük hayatta parti programına uygun bir yaşam ve siyaseti ilke ve ahlak temelinde sürdürmek toplumsal bir zorunluluk haline gelmiştir.
Kimi çevreler Türkiye’deki sorunu daraltıp sadece Erdoğan üzerinden konuşmak istiyorlar; halbuki Türkiye’de yaşanan ve bir türlü çözülemeyen sorunların tarihsel ve toplumsal nedenleri var. Bu nedenlere dokunmadan sadece Erdoğan’ı iktidardan uzaklaştırarak sorunların çözümü konusunda bir adım dahi yol alınamaz.
Yeşil Sol Parti’nin programının en önemli vurgusu Demokratik Cumhuriyet’tir. Doğru bu iktidar gitmelidir; fakat bu kendiliğinden Türkiye’nin sorunlarını çözmez. Çözüm Demokratik Ulus’u esas alan Demokratik Cumhuriyettir. Demokratik Ulus tüm etnik, kültürel ve inançsal kimlikleri eşit ve özgür olarak bir arada tutan onların bütün yaratıcı enerjisini toplumun bütününe kazandıran ve bunu anayasal olarak güvenceye alan demokratik toplumu ifade eder.
Yeşil Sol Parti programının ikinci önemli vurgusu ise sosyal devlettir. Ret ve inkâr üzerinden bir yüzyılı geride bırakan Cumhuriyet sürekli askeri ve sivil vesayet üretti. Toplumsal dinamiklerin sürekli baskı altına alınması sisteme kaçınılmaz olarak ataerkil, baskıcı bir karakter kazandırdı. Bütün bunların toplumun ekonomik yaşamına yansıması sermaye sahiplerini zenginleştirirken toplumun emeği ile geçinen çevrelerinin daha da yoksullaşmasına neden olmuştur. İnkâr Cumhuriyeti sadece Türklük dışındaki kimlikleri yok saymamış aynı zamanda geniş toplum kesimlerini yoksullaştırmıştır. Yeşil Sol Parti Programı emek sömürüsüne karşı emeğin özgürlüğünü savunan sosyal bir cumhuriyet manifestosudur.
Kürt sorununun demokratik yollarla barışçıl çözümü Yeşil Sol Parti programının diğer önemli başlıklarından bir tanesidir. Yüzyılı aşkın bir süredir inkâr ve bastırma siyaseti ile sürekli ötelenen Kürt sorunu çatışma yerine demokratik müzakere yöntemi ile çözüme kavuşturulmalıdır. Bu çerçevede Yeşil Sol Parti programı Kürt sorununda çözümü anadilde eğitim başta olmak üzere bütün evrensel kimlik haklarının tanınması için gerekli yasal ve anayasal düzenlemelerin yapılması olarak öngörür.
Gelinen noktada Türkiye’nin yeni bir anayasaya daha doğru bir ifade ile toplum sözleşmesine gereksinim duyduğu açıktır. Türkiye’de egemen sınıflar bugüne kadar toplumun geri kalanına kendi çıkarlarını esas alan anayasaları dayatmışlardır. Fakat günümüz koşularında bir kez daha toplum bu türden bir deli gömleğini giymeye razı olmaz.
Yeşil Sol Parti programı en geniş toplum kesimlerinin çıkarlarını esas alan; barış hakkı, hakikat hakkı, sendika kurma hakkı, grev ve toplu sözleşme hakkı, sosyal güvenlik hakkı, temel gelir hakkı, konut hakkı, engelli hakları, temiz suya ve yeterli gıdaya erişim hakkı, vicdani ret hakkı, kültürel kimlik hakkı, anadilini kullanma hakkı, eğitim ve öğrenim hakkı, bilgi edinme hakkı, adil yargılanma hakkı, çocuk hakları, yaşlı hakları, hayvan hakları ile düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, basın özgürlüğünü garanti altına alan yeni anayasayı parti programının bir parçası haline getirerek yüz yıllık korku cumhuriyetini barış, refah ve özgürlük cumhuriyetine dönüştürmeyi esas almaktadır.
Binlerce yıl insanlığın en temel problemlerinden bir tanesi yeterince üretememek olmuştu; fakat gelinen koşullarda insanlığın en temel problemlerinden bir tanesi kar hırsı nedeniyle aşırı tüketimin özendirilmesi sonucu ortaya çıkan aşırı üretim üzerinde yaşadığımız dünyamızı tüketmektedir.
Eğer bu sorun başka bir bakış açısıyla çözülemezse bütün insanlık büyük bir yıkımla karşı karşıya kalacaktır. Geldiğimiz noktada ekolojik problemler artık küresel bir karakter kazanmıştır; dolayısıyla günümüz koşullarında küresel iklim krizine ve iklim adaletsizliğine karşı evrensel mücadelenin bir parçası olmak gerekir. Yeşil Sol Parti programı; enerji, ulaşım, kentleşme ve tarım politikalarında ekolojik bir yaklaşımı ve canlıların aralarında hiyerarşik düzenin olmadığı bir ekosistem içerisinde birlikte bir yaşamı savunur. İnsan merkezli doğa anlayışına karşı ekoloji temelli Demokratik Cumhuriyet Yeşil Sol Parti programının yine en önemli başlıklarından bir tanesidir.
Yüzyıllık dönem boyunca sorunlarını biriktirerek getiren Türkiye’nin yapısal sorunları var; bu sorunların siyasal İslamcı bir anlayışla çözülemeyeceğini Türkiye toplumu AKP iktidarı dönemi boyunca ağır bedeller ödeyerek tecrübe etti. Muhalefetin geçmişe duyduğu özlem ve bu noktada ortaya koyduğu restorasyon programı ile de Türkiye’nin birikmiş sorunları çözülemez. Çözüm Yeşil Sol Parti’nin programında ifadesini bulan 3. Yol programıdır. Partinin bütün çalışanlarından, seçmenlerine kadar herkes parti programını bir tür talimat olarak almalı ve bütün gücüyle olduğu her alanda 3. Yol'un inşasına katılmalıdır.