Zafer için gelişen gerilla

Gerillanın yeni teknik unsurlarla düzenlediği hava eylemleri Türk ordusu üzerinde şok etkisi yarattı. Kıt imkânlara rağmen yenilikçi adımlar, Kurdistan Özgürlük Gerillasını benzersiz kılıyor.

Teknolojik gelişmeler günümüzde bireylerin yaşamını kökten değiştirdiği gibi savaş tanımlarını ve stratejilerini de büyük bir değişime uğratmıştır. Sanayi devrimi ile Avrupa merkezli ortaya çıkan teknolojik atılım bugün akıl almaz boyutlara ulaşmış ve devletlerin askeri oluşumlarının temelini değiştirmiştir. Bu değişimler stratejik atakları da beraberinde getirmiştir.

2. Dünya Savaşı'nda ortaya çıkan katliam ve yıkımın nedeni, gelişen teknik unsurların bilfiil kullanılmasından ileri gelmiştir. Bu güce karşı bütün devletler ve güçler kendilerini teknolojik gelişmelere ayak uydurmak ve bu gelişmeler ışığında ortaya çıkarılan ürünlere ulaştırmak zorunda bulmuştur. Hegemon güçlerin kendi denetimlerine tabi tuttukları güçleri bu gelişimlere yakınlaştırırken karşısında olan özgürlük hareketlerini tasfiye etmek için teknolojik gelişmeleri en büyük silah olarak kullanmaları bir yüzyıl sürmüştür. Bu temelde oluşumundan beri kendi denetimlerinde tuttukları işgalci Türk devletine bu imkânları sonuna kadar açmış ve kullandırtmışlardır. NATO, bu konuda Türk devletinin stratejilerini belirlemenin yanında en büyük destekçisidir. Aynı zamanda Kurdistan Özgürlük Gerillasının kıt imkânlarla mücadele etmesi ve tasfiye olması için de yıllardır elinden geleni yapmaktadır.

Son 2 ay içerisinde Şehîd Doğan Zınar hava güçlerinin yeni teknik unsurlarla gerçekleştirdikleri hava eylemleri Türk ordusu üzerinde büyük bir şok etkisi yarattı. Bununla birlikte işgalci ordunun bunca radarı ve hava denetleme ekipmanlarına rağmen bu tekniğin tespit edilemeyerek büyük bir vuruş oranıyla kullanılabilmesi de gerilla güçlerinin savaştaki kabiliyet düzeyini arttıran bir diğer önemli faktör olmaktadır.

Teknolojik gelişmeler en büyük etkisini askeri teknik alanında göstermektedir. Kürt Özgürlük Hareketi ve Kurdistan Özgürlük Gerillası bugüne kadar akıl almaz düzeydeki Türk işgal saldırılarına ve imhaya karşı durabilmiş ve gelişim gösterebilmişse özellikle 2000 yıllarından itibaren ortaya koyduğu çağı yakalama arayışı ve özgürlük mücadelesini yenilikçi tarzda sürdürmesinden ileri gelmektedir. Özellikle bilim teknik alanında kıt imkânlarına rağmen ortaya koyduğu yenilikçi adımlar Kurdistan Özgürlük Gerillasını benzersiz kılmaktadır.

Türk devleti kendi kendine yetme adı altında NATO’dan aldığı desteklerle kendi ordusunu tamamen teknik odaklı bir hale getirerek stratejilerini yoğun hava gücüne dayandırmıştır. Bu açıdan işgalci Türk devleti sözde kendi savaş stratejileri bakımından gerilla karşısında tarihin en kötü siciline sahip olmasının yanında halihazırda adım adım stratejik yok oluşa gitmektedir.

Savaş tekellerinin elinde büyük yıkımlar ve imha konseptleri için kullanılan teknik unsurlar ve teknolojik gelişmeler artık gerilla güçlerinin de kullanabildiği ve bununla birlikte bütün bu gelişmelerin savaşta bir dengelenme durumu ortaya çıkardığı bir gerçektir. Özellikle dönemin savaş konsepti olan hava unsurları ile savaşma gerilla güçlerinin gelişim eğrisini olabildiğince arttırmış ve kıt imkânlardan büyük atılımlar yaratmıştır. Son zamanlarda hem hava savunma sistemi hem de havadan darbe vurmak için geliştirdiği teknik unsurlar ile yapılan eylemler savaşın eğrisini büyük oranda değiştirmiş ve Türk ordusuna büyük bir korku salmıştır. İşgalci ordu savaş sahasında aldığı yenilgilerden ders çıkardığını zannedip gerilla güçlerine yönelik gerçekleştirdiği operasyonların içerik ve tarzını değiştirerek sonuç almaya çalıştığı için son iki yıl içerisinde birçok taktik değiştirdi ama buna rağmen gerillanın gelişimini ve direnişini engelleyemediği gibi kendi güçlerini yıpratmaktan ve imhaya sürüklemekten başka bir sonuç elde edemedi. Türk ordusu stratejik ve taktiksel değişimlerini tamamen gerilla güçlerinin taktiksel değişimine odaklamış durumda. Gerilladaki en ufak bir değişimi bile yoğun teknik kullanımı ve nicel asker gücüyle ezmeye çalışan Türk ordusu, son 5 yıl içerisinde tam tersi sonuçlar yaşadı. Kurdistan özgürlük gerillasının, savaştaki güç eşitsizliğini aşmak ve stratejik hamleler gerçekleştirmek için yoğun bir değişim süreci yaşamasıyla birlikte bu değişimden büyük sonuçlar elde ettiği gerçeği gözler önündedir.

Son yıllarda Türk devleti taktiğini gerilladaki değişime odakladı diyebiliriz. Gerilla güçlerinde savaş kabiliyeti ve profesyonellik düzeyi arttıkça Türk ordusu buna karşılık teknik gücünü arttırma ve orantısız bir şekilde sahada kullanma yoluna gitti. Artık bilim ve teknik alanında gelişim gösteren, hava unsurlarına karşı geliştirdiği silahlar ile savaşta büyük oranda bir dengelenme yaratan ve kayıp riskini sıfıra indirerek etkili eylemler gerçekleştiren bir gerilla gerçekliği var. Öncesinde olduğu gibi gerilla güçleri en ufak bir teknik donanıma sahip olduğunda AKP-MHP faşizmi bu gelişimi sürekli olarak bir hegemon gücün yardımına bağlamaya çalışıyor. Kapitalist modernite on yıllardır gerillanın mücadele çizgisine karşı savaş verirken herhalde o güçlerin gerillaya yardımda bulunmasını söylemek trajikomik bir akıl tutulması olacaktır. Halbuki kendi başına tek bir mermi bile sıkamayan Türk devleti bunu bir özel savaş malzemesi yaparak gerillanın gelişimini etkisizleştirmeyi amaçlıyor. Daha doğrusu kendi eliyle bunca imkânına rağmen yok edemediği bu gelişim düzeyine karşı absürt yalanlara başvuruyor.ü

Buna rağmen mevcut durumda saha hakimiyetinin yanında hava hakimiyeti noktasında da gelişim göstermesi ve dolayısıyla savaşın inisiyatifinin büyük oranda gerilla güçlerinin denetiminde olması işgalci Türk ordusunun taktiksel tıkanma yaşamasına neden oldu.

Son 3 yıl içerisinde 12 helikopterin, 100’den fazla drone'un ve 18 SİHA’nın hava gücüyle imha edilmesinin yanında havadan karaya onlarca eylemin de gerçekleştirilmesi gerilla güçlerinin kıt imkânlarıyla oldu. Savaş artık eskisi gibi dengesiz imkânlarla değil, yeniden yapılanmış, teknik alt yapısını güçlendirmiş ve bunu profesyonelce uygulayan bir gerilla gücünün inisiyatifinde yürütülmektedir. Buna karşılık işgalci Türk ordusu 2024 yılının başında aldığı darbelerden sonra büyük bir özel savaş ve propagandaya başladı. Daha önce görülmemiş ve aşina olunmamış bir tarzda yeni ve bütün operasyonların birleşimi olacak dedikleri bir operasyon gerçekleştireceklerini dillendirmeye başladılar. Ama gelişen saldırılar incelendiğinde Türk ordusunun bırakın yeni bir tarz geliştirmeyi var olan tarzını bile sürdüremediği gerçeği apaçık ortadaydı. Nitekim gerilla güçleri, Şehîd Delîl Batı Zap bölgesinde başta olmak üzere son aylarda oldukça yenilikçi tarzlarda gerçekleştirdiği eylemler ile Türk ordusuna büyük darbeler vurdu.  Bu yeni tarz ve teknik ile gerilla güçleri düşman üzerinde tam hakimiyet kurduğu gibi düşman birliklerine sınırsız  darbe indirme gücüne de erişmiş oldu.

Mevcut imha konsepti temelinde aralıksız ve orantısız bir şekilde yürütülen işgal operasyonlarıyla birlikte işgalci Türk ordusu, gerilla güçlerinin artık hiçbir gelişim ve toparlanma gösteremeyeceğini umarken, böylesi bir durumun ortaya çıkması dengeleri alt üst etti. Bunu şu şekilde izah edersek daha doğru olacaktır: Kurdistan Özgürlük Gerillası bir taraftan Türk işgalciliğinin sınır tanımaz saldırılarına karşı tarihi bir direniş sergiliyor, bir taraftan haksız bir ambargoya tabi tutuluyor, diğer taraftan ise işbirlikçiliğin en büyük yürütücüsü olan KDP’nin provokasyonlarına karşı koyuyor. Bunlar hesaba katıldığında böylesi bir gelişimin hangi koşullarda gerçekleştirildiği görülecektir. Ayrıca bu gelişimin ortaya çıkardığı etkiler uzun süreli bir değişimin en önemli kilometre taşı olmaktadır.

Bunun yanında yıllardır haksız ve hukuksuz bir şekilde 'terör örgütleri listesi'nde tutulmasından dolayı Kürt Özgürlük Hareketi üzerinde uluslararası ambargolar uygulanmakta ve gelişen teknik ve teknolojilere rahat ulaşması engellenmektedir. Gerilla güçlerinin kıt imkânlar ve yoğun savaş koşulları altında gösterdiği bu değişim oldukça önemli ve stratejik bir hamledir. İşgalci Türk devleti halen eskisi gibi gerilla güçlerinin elinde keleş ile savaşmasını bekleyedursun, gerilla güçleri çağa ayak uydurmak için hızla bir değişim yaşamaktadır. Burada bahsetmeye çalıştığımız esas nokta; Türk  devletinin bu stratejik değişime karşı büyük bir bozgun yediği gerçeğidir. Yediği bu bozgunun düzeyi gün geçtikçe artmaktadır. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmadığı gibi etkileri de uzun vadeli tarihi bir süreci başlatmıştır.