GÖRÜNTÜLÜ

İşgal saldırıları Solothurn ve Dortmund'da protesto edildi

İşgalci Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik 3 gündür aralıksız sürdürdüğü işgal ve soykırım saldırıları Solothurn ve Dortmund'da protesto edildi.

İşgalci Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik 3 gündür aralıksız sürdürdüğü işgal ve soykırım saldırıları İsviçre’nin Solothurn ve Almanya'nın Dortmund kentlerinde protesto edildi. 

SOLOTHURN

İsviçre Demokratik Kürt Konseyi (CDK-S) ve İsviçre Kürt Kadınlar Birliği'nin (YJK-S) çağrısıyla Solothurn merkez tren istasyonu önünde bir araya gelen kitle adına açıklama yapıldı.

CDK-S ve YJK-S adına yapılan açıklamalarda Türk devletinin uluslararası savaş hukukuna sığmayacak şekilde Kuzey ve Doğu Suriye'de kadın, çocuk, yaşlı demeden bölgede sivil katliamlar yaptığı belirtildi. Sürece ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı konuşmalarda, 16 Kasım'da Almanya'nın Köln kentinde düzenlenecek büyük yürüyüşe katılım çağrısı yapıldı.

DORTMUND

Almanya’nın Dortmund kentinde de işgal saldırıları protesto edildi. Yapılan açıklamada, Uluslararası toplumun Türk devletinin savaş suçları, insan hakları ihlalleri ve baskılar karşısındaki sessizliğinin artık kabul edilemez bir noktaya ulaştığı belirtilen açıklamada, “Sessizlik, bu suçlara ortak anlamına gelir; bizler buna asla sessiz kalmayacağız. Bugün burada sadece yaşanan acılara tanıklık etmekle kalmıyoruz, aynı zamanda bu adaletsizliklere karşı durduğumuzu da haykırıyoruz” denildi.

Medya ve haber kaynaklarının olayları yansıtmadaki tavrının da endişe verici olduğuna dikkat çekilen açıklama şöyle devam etti: Bazı medya organları gerçeği yansıtmayan bir biçimde olayları aktarıyor. Olayları olduğu gibi göremediğimiz, doğru bilginin gizlendiği bir ortamda adalet talebimiz daha da önem kazanıyor. Basın özgürlüğü olmadan gerçekleri nasıl bilebiliriz? Bizler bugün burada sadece barış ve adalet için değil, aynı zamanda objektif, özgür ve bağımsız bir medya için de sesimizi yükseltiyoruz. Bölgedeki çatışmaların ve hava saldırılarının sürdürülmesi, ilgili aktörlerin iznine ve onların kontrol ettiği hava sahasına bağlı. Bu izni verenler, gerçekleşen her acı olayda sorumluluk taşımaktadır. Bizler, uluslararası toplumun bu duruma seyirci kalmasını kabul etmiyoruz. Artık sessiz kalınamaz, vicdanların sesine kulak verme zamanı gelmiştir. Buradan tüm dünyaya, insanlık onuruna sahip çıkan herkese çağrımızı yineliyoruz: Savaş suçlarına, insan hakları ihlallerine, baskıya karşı durun. Adalet istiyoruz, barış istiyoruz, özgürlük istiyoruz.”