Londra'da 'Barışı Konuşuyoruz' paneli
Londra’da yaşayan Aleviler ile ‘barış’ konulu panelde buluşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Önder Apo'nun tarihi açıklamasının Şubat sonu veya Mart başında yapılmasını beklediklerini söyledi.
Londra’da yaşayan Aleviler ile ‘barış’ konulu panelde buluşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Önder Apo'nun tarihi açıklamasının Şubat sonu veya Mart başında yapılmasını beklediklerini söyledi.
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK), Britanya Alevi Federasyonu (BAF) ve Britanya Demokratik Güç Birliği tarafından İngiltere'nin başkenti Londra'daki cemevinde DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları‘nın katılımı ile ‘Barışı konuşuyoruz’ adlı bir panel düzenlendi.
BAF Eşit Başkanı Dilek İncedal’ın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde aAABK Eşit Başkanı Hüseyin Mat ile DEM Parti İstanbul Milletvekili Celal Fırat’ta konuşmacı olarak yer aldı. Barış ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına bir dakikalık saygı duruşu ile başlayan panele, yüzlerce kişi katıldı. Panel başlamadan önce BAF Eşit Başkanı Müslüm Dalkıçlık, İAKM Eşit Başkanı İbrahim Has ve DGB adına Feyzullah Cinpolat birer konuşma yaparak, toplumsal barış mücadelesinin önemine ve Aleviler içinde ‘ekmek ve su kadar kıymetli’ olduğu vurgusu yapıldı.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, konuşmasının büyük bölümünü Önder Apo ile yapılan görüşmeler, görüşmelerin ayrıntıları ve önümüzdeki günler de yapılması beklenen açıklamaya ayırdı.
Tülay Hatimoğulları, Dünya Anadil Günü dolayısıyla halkı ana dili olan Arapça selamladı. Alevi canlar ile barışı konuşmanın bir anlamı olduğunu ifade eden Tülay Hatimoğulları, “Alevi canlar tarih boyunca yaşadığımız coğrafya da büyük acılara tanıklık etti. Büyük katliamlar yaşadı. Kerbela’dan bugüne bizler çok katledildik. Sınırın öte yanında yönetiminin değişmesi ile birlikte Alevi canlarımıza dönük katliamlar gerçekleşiyor. Suriye’de katledilen canlarımızın her daim onlarla dayanışma içinde olmak, Suriye topraklarında sıkıştırılan ve siyasal islam çizgisi tarafından katledilerek bedel ödetilmeye çalışılan o topraklardan göç ettirilmeye çalışan Alevi canlarımız ile dayanışma ve mücadele içinde olmak önemlidir” dedi.
İmralı’da Önder Apo ile çeşitli görüşmeler yapıldığını ifade eden DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, yapılan ilk görüşmede,Suriye’deki gelişmeler ile birlikte Ortadoğu’da özellikle 'Arap Baharı' ile başlayan ama emperyalist güçlerin müdahalesi ile Arap kışına dönen gelişmelerin değerlendirildiğini ifade etti.
Önder Apo'nun bölgenin iki önemli gücü olan Türkiye ve İran’ın bu küresel gelişmeler ışığında kendi iç demokrasilerini inşa etmek ve demokratik dönüşümlerini gerçekleştirmek gibi görev ve sorumlulukları olduğunun altını çizdiğini söyleyen Tülay Hatimoğulları, şunları kaydetti: “Sayın Abdullah Öcalan, Türkiye ve İran’ın kendi iç demokrasilerini sağlayamamaları durumunda küresel ve emperyalist güçlerin bölgedeki bu yapılanma süreçlerinde büyük zararlar görür diyor ve ‘Ben ortak yaşamı savunan bir insan olarak bunun olmasını istemiyorum. Bu nedenle bu sürecin bir barışla çözülmesi ve Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yöntemle çözülmesi için geçmişte nasıl çalıştıysam şimdi de böyle çalışmak istiyorum’ diyor.”
BAHÇELİ DEVLET ADINA YAPIYOR
MHP Başkanı Devlet Bahçeli’nin Parlamento’da DEM Parti ile selamlaşması ve daha sonra grup toplantılarında yaptığı konuşmaları herkesin yakından takip ettiğine dikkat çeken Tülay Hatimoğulları, şunları söyledi: “Biz Devlet Bahçeli’nin bir gün aklına geldi ‘barışı yapalım’ diye çıkmadığını da biliyoruz. Devlet Bahçeli’nin doğrudan devlet adına konuştuğu aslında Sayın Öcalan’ın işaret ettiği bu tehlikeleri bir biçimiyle devletin bir kanadının yada tamamının analiz ettiğini ki bunu tam bilmiyoruz ve bu dönem de bir adım atılması gerektiğine dair bir yaklaşım olabileceğini değerlendirdik. Bu nedenle Devlet Bahçeli’nin konuşması ve çıkışlarının devlet adına yapıldığını düşünüyoruz.
Peki bu çıkışlar yeterli midir. Tabi ki değildir. Sayın Öcalan birinci görüşme de, başta Meclisi Başkanı, MHP Genel Başkanı, Ana muhalefet partisi genel başkanı başta olmak üzere muhalefetteki tüm partilerin ziyaret edilmesini ve biz neden bu barış sürecini inşa etmemiz gerektiği, hem uluslararası gelişmelerin Ortadoğu yansımaları hem de Türkiye’nin kendi iç barışını sağlaması gerektiği mesajlarını heyet aracılığı ile gönderdi.”
TOPLUMSAL DİNAMİKLER BU SÜRECİN PARÇASI OLMALI
Önder Apo'nun muhalefetin bu sürecin bir parçası olmasının hayati önemde olduğunun altını çizdiğini aktaran Tülay Hatimoğulları, “Bizler de Sayın Öcalan gibi düşünüyoruz. Geçmişte barış süreci dönemleri oldu fakat negatif olarak sonuçlandı. 2013 yılında başlayan ve Dolmabahçe Mutabakatı'na varan süreç negatif bir biçimde sonuçlandı. O dönem muhalefet etkin bir biçimde sürecin bir parçası olmadı. Toplumsal dinamikler bu sürecin etkin bir parçası olmamıştı. Bakın muhalefet ve toplumsal dinamikler tesis edilecekse bir barış süreci onun bir parçası olmaları demek bu sürecin eksikliklerini giderilmesi ve gerçekten kalıcı bir iç barışın sağlanması açısından önemli ve kıymetlidir” diye belirtti.
BU TARİHİ BİR FIRSATTIR
İmralı Heyeti’nin Önder Apo’nun mesajlarını ilgili tüm yerlere ilettiğini ve bu görüşmeler dizisinin tamamladığını aktaran Tülay Hatimoğulları, “Bu yapılan görüşmelerin ve bizlerin başta ana muhalefet ile parlamentodaki muhalefet partilerini, Barolar Birliği, emek örgütleri yani bir bütün toplumsal dinamikler ile yaptığımız tüm görüşmeler toplamında pozitiftir. Bu görüşmeler de bizlere verilen yanıt, ‘Evet Türkiye’nin bu koşullar içerisinde iç barışa ihtiyacı var. Kürt sorununun çözümünden yanayız’ şeklindeydi. Ama özü itibari ile genel çerçeve de pozitif olarak bir duruş sergilendi. Bu tarihi bir fırsattır. Çünkü bugüne kadar gerçekten muhalefet barış süreci ifade edildiğinde ‘Aman da aman ülke bölünüyor’ paranoyasını onlar da hissettirdi bu topluma. Bu dönem de ise bunun böyle olmayıp iç barışın ve ortak yaşamın demokratik bir zeminde tesis edilmesi vurgusunun herkes tarafından yapılması bu sürecin sağlıklı ilerlemesi açısından çok önemlidir” dedi.
AÇIKLAMANIN İÇERİĞİ NE OLACAK?
Tülay Hatimoğulları, İmralı Heyeti’nin Başûrê Kurdistan'daki görüşmelerinin de tamamlandığını ve bunların sonuçlarının Önder Apo'ya iletildikten sonra, beklenen tarihi açıklamasının Şubat sonu yada Mart ayı başında yapılmasının beklendiğini kaydetti.
Herkes tarafından Önder Apo'nun açıklamasının içeriğinin ne olacağının kendilerine sorulduğunu söyleyen Tülay Hatimoğulları, şöyle dedi: “Açıklamanın içeriği bize soruluyor. Bunu özetle ve tahmini olarak ifade edersem, “Kürt sorununun çatışma ve şiddetten arındırılarak, barışçıl demokratik ve hukuki bir zeminde çözümünün sağlanmalıdır” olacaktır. Bunu Sayın Abdullah Öcalan’ın kendi kullandığı kavramlar ile bire bir söylüyorum. Heyetle yapılan görüşmelerin tümünde ‘ortak yaşam’, ‘Türk-Kürt kardeşliği’ ve aynı zamanda Türkiye’de bulunan tüm halkların inançları eşit yurttaşlık temelinde haklarının tesis edilmesi ez cümle, demokratikleşme dışında ve demokratik toplumu inşa etme dışında bir çözümün olmadığı vurgusunu her fırsatta ifade etmiştir.”
ÖNDER APO: NARİN GÜRAN CİNAYETİ TOPLUMSAL ÇÜRÜMENİN GELDİĞİ BOYUTU GÖSTERİR
Önder Apo ile İmralı Heyeti arasında yapılan görüşme detaylarından da söz eden Tülay Hatimoğulları, yapılan ikinci görüşmenin 4 saatlik bölümünün yarım saatini Narin Güran cinayetine ayırdığını ve bundan çok etkilendiğini ifade etti. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Önder Apo'nun Narin Güran ile ilgili değerlendirmesinin detaylarını da şöyle anlattı, “Ve diyor ki, bugün Türkiye’de başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere eğer biz onları koruyamıyorsak çocukları istismardan koruyamıyorsak ve böyle bir cinayet toplumda gerçekleşiyor ve toplum bunu izliyorsa bu toplumsal çürümenin geldiği noktayı gösterir. Ve orada başta sol, sosyalist, muhalif ve yurtsever kesimleri dönük olarak ‘Bizler bekleyen talep edenden çıkıp toplumu demokratik zeminde örgütleyen değiştiren ve dönüştüren çocukları istismar etmeyecek katletmeyecek Tavşantepe gibi bir köyün olmayacağı böyle bir anlayışın ve zihniyetin olmaması gerektiğine dair vurguları yapmış. Bunu özellikle söylememin nedeni Sayın Abdullah Öcalan’ın demokratikleşmeye yaklaşım toplumsal değişim dönüşüme yaklaşım konusunda son derece önemlidir.”
MÜZAKEREYE DE MÜCADELEYE DE HAZIRIZ
‘Acaba bu süreç Erdoğan’ı yeniden seçtirmek için mi veya Anayasal değişiklik yapmak için mi?’ gibi kaygıları da değerlendiren Tülay Hatimoğulları, “Bakın heyetimiz ile yaptığı görüşmede, Sayın Abdullah Öcalan demokratikleşme vurgusunu sık sık yapıyor. Çünkü devletle bu görüşmeleri bire bir kendisi yapıyor. Çağrı yapacak olan da kendisi. Burada yine muhalefetin bu süreçte yer almasının öneminin altını çiziyor. Muhalefet eğer bu süreçte etkin bir rol üstlenmezse mevcut iktidar ve rejim bu süreci kendi lehine yontacağına dikkat çekiyor. Bu açıdan konjonktürel gelişmeler lehimize iken, Türkiye’de bir çok muhalif kesim bu işe olur vermişken daha ne bekliyoruz. Burada bize düşen görev iktidarı ve devleti çözüm süreci ile ilgili daha fazla zorlamaktır” diye konuştu.
TÜSİAD soruşturmasından kayyumlara ve HDK’ye yönelik siyasi soykırım operasyonlarını da değerlendiren Tülay Hatimoğulları, ”Biz şu anda 12 Eylül askeri cunta döneminin bizlere yaşattığı dönemi yaşıyor ve yaşamaktayız. Sayın Abdullah Öcalan’da parantez içinde diyor ki, ‘Biz diyor ‘terör’ parantezini kapatmayı başarırsak demokratik mücadelenin de önü açılır. Bakın bugün Türkiye’de emek meslek örgütleri sendikalar eylem yada grev yapamaz hale getirilmiş. Kürt sorununun demokratik barışçıl yöntemle çözülmesi aynı zamanda Türkiye’nin demokratikleşmesinin de kapılarını da açacaktır” dedi.
‘Müzakereye’de hazırız mücadeleye de hazırız’ diyen Tülay Hatimoğulları, barışı kimsenin altın tepsiyle sunmayacağına dikkat çekti. Bu dönemin barışa evrilmesi için çalışıp mücadele edeceklerini ifade eden Tülay Hatimoğulları, “Türkiye topraklarında barış, özgürlük ve eşitlik mücadelesi Mustafa Suphiler ile başladı. Bugüne kadara geldi. Kürt özgürlük hareketi bu yolda ağır bedeller ödedi. Türkiye solunun ödediği bedeller var. Dolayısı ile biz bu süreci en iyi şekilde inşa etmek ve barışa dönüştürmek istiyoruz” dedi.
AABK EŞİT BAŞKANI MAT: GİRİŞİMİ DOĞRU BULUYORUZ
Panel de söz alan AABK Eşit Başkanı Hüseyin Mat’ta, insanı merkezine koyan bir inanç topluluğunun barışı sadece seyircisi değil sorumluluk alması açısından da önemli bulduğunu ifade etti. Barışın sadece Aleviler yada Kürtler açısından değil tüm halklar ve kimlikler, inançlar açısından önemli olduğunun altını çizen Mat, “Devletler Anayasal çerçevede eşit yurttaşlık hakkı yazmışsa bunu uygulamak zorundalar. Ama görüyoruz ki böyle bir şey söz konusu değil. O zaman bu süreç doğru bir süreçtir. Biz Aleviler olarak Erdoğan’ı nereye konumlandırdığımızı biliyoruz. Ama bugün Erdoğan dese ki, ‘Buyrun gelin Aleviler sizinle konuşacağız.’ Biz tabi ki gideceğiz. Görüşmek değil. İlke ve esaslar önemlidir. Bu girişime biz Aleviler olarak doğru bakıyoruz ve pozitif buluyoruz. Hepimiz eşit ve özgür yurttaşlık için bu barış mücadelesinin bir parçasıyız. O nedenle barış önemli ise biz bu sürecin seyircisi ve izleyicisi olamayız. Alın yazımızı da tarihimizi de biz yazacağız” dedi.
“Kürt Özgürlük Hareketi'nin önünde ne bir engeliz nede gerici bir Alevi örgütlenmesiyiz;” diyen Mat, “Kuruluş felsefemizdeki en büyük amacımızı çoğulculuktur sadece Alevi hak mücadelesi değil insan hak mücadelesidir. Bakın bugün burada Kürt özgürlük hareketi sol sosyalist devrimci hareketler ile Cemevi çatısında barışı konuşuyorlar. Demek ki biz doğru bir yerdeyiz” diye belirtti.
FIRAT: BARIŞ İÇİN BİRBİRİMİZE HIZIR OLMAMIZ GEREKİYOR
DEM Parti Milletvekil Celal Fırat’ta barışın esasında Alevilerin adı olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: “Biz iliklerimize kadar barışın coğrafyamızda egemen olmasını istiyoruz. Aleviler farklılaştırııldı katliamlar yaşatıldı. Türkiye’de demokrasi olsaydı kendi yurttaşı ile barışık olsaydı herkesi eşit yurttaşlık kavramında bir arada tutsaydı bir çoğumuz kendi topraklarımız ve köylerimizde kalırdık. Bu açıdan Aleviler barışa daha çok omuz vermelidir verecektir. Sayın Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeler tek taraflı olmamalıdır. Şu anda kayyumlar atanıyor. HDK’ye dönük şu anda operasyon var ve insanlar tutuklanıyor. Bizim barış için birbirimize hızır olmamız gerekiyor. Birileri Irak yada Suriye’de Kürdistan Kürt deyince rahatsız oluyor. HTŞ gibi komşumuz mu, Kürtler gibi bir komşunuz mu olsun? diye sormak gerek. Bunu en fazla da Alevilerin destek olması gerekiyor.”