Almanya’nın Dresden kentinde “Önder Apo’ya Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm” hamlesi çerçevesinde halk buluşması gerçekleştirildi.
Mala Jina ve Demokratik Kürt Toplum Merkezinin ortaklaşa düzenlediği halk toplantısına Kon Med Eşbaşkanı Kerem Gök, Fed Kurd Eşbaşkanı Menderes Canbek, Siyasetçi Dilek Öcalan ile Necdet Atalay katılım sağladı.
İlk sözü alan Dilek Öcalan, şöyle konuştu: “Ulus devletler, kendi varlıklarını sürdürmek amacıyla Ortadoğu’da yeni bir yol açmak için uluslararası bir komplo düzenleyerek Önderliğimizi tutsak etti. Bu tutsaklıkla Kürt halkını sindirebileceklerini düşündüler ancak Kürtler bugün tüm Kürdistan’da bir direniş içerisindedir. Ulus devletler, Önderliğimizin fikirleri nedeniyle bu kadar kapsamlı ve topyekûn bir saldırı içine girdiler. Ancak Önderliğimiz, kapitalist moderniteye karşı oluşturduğu demokratik modernite ile bize bir ‘üçüncü yol’ sundu. Bu bağlamda, bizlerin de kendi rol ve misyonumuzu görmemiz ve değerlendirmemiz gerekiyor. Etkinliklerimizde ve eylemlerimizde şu soruyu sormalıyız; bizler bu sürece ne kadar çözüm üretiyoruz? Bu süreçte aktif rol almalı ve sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz.
16 Kasım’da Köln’de yapacağımız yürüyüşe aktif katılım sağlamalı, herkesi bu yürüyüşe katılmaya teşvik etmeli ve Köln’den güçlü bir mesaj vermeliyiz. Bu noktada Avrupa’da yaşayan halkımıza büyük bir sorumluluk düşüyor. Önderliğimiz bir notunda şu sözleri söylemişti: “İlk mücadeleye başladığımızda iğneyle kuyu kazıyorduk, şu an çok fazla imkânımız var fakat yeterince çalışmıyoruz.” Bu eleştiriyi göz önünde bulundurarak bizler de üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeli ve mücadelemizi yükseltmeliyiz.”
ATALAY: TARİHSEL BİR KIRILMANIN EŞİĞİNDEYİZ
Siyasetçi Necdet Atalay ise, “Birbirimize daha çok ihtiyaç duyduğumuz, birbirimize sığınacağımız, destek olacağımız bir dönemdeyiz. Kürt halkı olarak iki güçlü silahımız var. Bunlardan ilki gerilla mücadelesidir. Elinde sadece piyade silahı ve imanı olan, canı pahasına direnen bir güce sahibiz. Direnişini sürdüren bu arkadaşlarımız, görevlerini yerine getiriyorlar. İkinci güç ise biziz; yani toplumsal dinamiğimiz. Halk olarak, bu mücadeleyi, gerillanın ve Önderliğin arkasında durarak bir dinamik oluşturuyoruz. Tarihsel bir kırılmanın eşiğindeyiz ve bu süreçte birliğimiz, dayanışmamız, ittifakımız büyük bir değer taşıyor.
‘KÖLN YÜRÜYÜŞÜ SİNERJİ YARATACAK’
Bu bağlamda 16 Kasım’da gerçekleştirilecek Köln yürüyüşüne işaret eden Atalay, şöyle devam etti: “Bu tarih önemli bir anlam kazanıyor. Geçen yıl Köln’de yaptığımız yürüyüş, o dönemde bahçelerde konuşulmaya başlayan düşünceleri harekete geçiren bir dinamik oldu. Bazı arkadaşlarımız, yaptığımız yürüyüşlerin, toplantıların ve eylemlerin işe yarayıp yaramadığını sorgulayabilir. Ancak bu tür eylemler, hayatın seyrini değiştirmese de, sürekli devam ettikçe toplumsal dinamiği canlı tutar ve doğru olanı büyüterek sürdürdüğümüzde hayatın akışına etkide bulunur. Bu şekilde ortaya çıkan sinerji, Kürdistan’da mücadele eden yoldaşlarımıza ve cezaevlerindeki arkadaşlarımıza moral olur, onlara daha güçlü direnme gücü verir.
‘TÜM YAPILARIMIZ ÖNDERLİĞİN ÇAĞRISINA SAHİP ÇIKIYOR’
Bu süreçte Önderliğimiz bizlere ilettiği üç mesaj bulunuyor. İlk mesaj, tecridin devam ettiğini belirterek mücadeleye devam etmemizi, bu mücadeleyi büyüterek sürdürmemiz gerektiğini ifade ediyor. İkinci mesaj devlete yönelik. Önderliğimiz bu sorunu çözme gücüne sahip olduğunu belirtiyor. Kürt cephesinde ise tüm yapılarımız bu çağrıya sahip çıkıyor ve Önderliğin arkasında duruyor. Bu noktada herhangi bir sorun olmadığını ve birlik içinde olduğumuzu görüyoruz. Üçüncü mesaj ise selam; mücadeleye emek veren herkese bir teşekkür niteliğindeydi.
‘KÖLN’DE ÖNDERLİĞİMİZE SELAM GÖNDERELİM’
Şimdi 16 Kasım’da Köln’de bizler de Önderliğimize selam gönderelim. Yüz binleri, milyonlarca kişi olarak orada olmayı hedefliyoruz. Bu selamı alarak heyecanlandık ve milyonlarca kez daha selam göndermeliyiz. Dolayısıyla her birimiz sorumluluk hissederek, çevremizdeki insanları bu etkinliğe katmaya çalışmalıyız.”