GÖRÜNTÜLÜ

KCDK-E ve TJK-E: Çağrıyı hayata geçirmek için seferber olacağız

KCDK-E ve TJK-E, Önder Apo’nun çağrısını hayata geçirmek için kendilerini sorumlu gördüklerini belirterek, “Barışı mümkün kılmak için seferber olacağımızı beyan ediyoruz” dedi.

KCDK-E ve TJK-E Belçika’nın başkenti Brüksel’de Avrupa Parlamentosu önünde ortak bir açıklamada bulundu.  Açıklama sırasında Önder Apo’nun fotoğrafının yer aldığı ve üzerinde İngilizce “Avrupa’daki demokratik Kürt toplumu Öcalan’ın barış ve demokratik toplum çağrısını destekliyor” yazılı pankartı açıldı. Ayrıca Önder Apo’nun tarihi çağrıyı yaptığı gün, İmralı Heyeti tarafından paylaşılan fotoğrafı da taşındı ve sık sık "Bijî Sero Apo" sloganı atıldı. 

Önder Apo’nun 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısına yanıt olarak yapılan ve çok sayıda kişinin katıldığı açıklamada, Avrupa’daki demokratik Kürt toplum örgütleri bu çağrının hayata geçmesi için sorumluluk aldıklarını beyan etti. 

DEMOKRATİK VE KAPSAYICI

Kürtçe, Türkçe, İngilizce ve Fransızca okunan açıklamada şunlar ifade edildi: “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı Barış ve Toplumsal Demokrasi çağrısı Avrupa’da yaşayan Kürt toplumunda büyük bir heyecan ve mutluluk yaratmıştır. Sayın Öcalan bu çağrıyı yapmadan önce biz KCDK-E’ye ve Kürt Kadın Hareketi'ne de mektup göndermiş ve önerileri hakkında görüşlerimizi almıştır. KCDK-E ve TJK-E olarak bu demokratik ve kapsayıcı yaklaşımından dolayı Sayın Öcalan'a teşekkürlerimizi iletiyoruz.

KENDİMİZİ SORUMLU GÖRÜYORUZ

Bizler, 27 Şubat’ta ilan edilen Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu’nun hayata geçirilmesinden kendimizi sorumlu görüyor, Avrupa’daki demokratik Kürt toplum örgütleri olarak, demokrasi ve barış için tüm gücümüzle mücadelemizi yükselteceğimizi beyan ediyoruz.

SEFERBER OLACAĞIZ

Avrupa Kürt Kadın Hareketi olarak demokrasi ve barışın inşasında belirleyici ve iteleyici güç olduğumuzun farkındayız. Yeni süreçte demokrasi ve barışın başat gücünün kadınlar olacağını biliyor ve bu bilinçle tüm kültürlerdeki kadınlarla barışı mümkün kılmak için seferber olacağımızı beyan ediyoruz. Bizler salt savaş ve çatışmaların öncelikli kurbanları değiliz, Kürdistan’da son 30 yıldır çözümün alternatifi olduğumuzu da gösterdik. 50 yıllık Apocu mücadelemiz temelinde yükselen kadın özgürlük direnişiyle Kürdistan toplumunda ve siyasetinde demokrasiyi örebildiğimize inanıyoruz. Bugün de bunu farklı halklara mensup kız kardeşlerimizle genişletmeyi hedefliyoruz.  

HERKESE KAZANDIRACAKTIR

Hiç şüphe yok ki Sayın Öcalan’ın çağrısı doğrudan Türk-Kürt barışının sağlanmasıyla birlikte Türkiye’nin demokratikleşmesini öngörmektedir. Demokratik bir Türkiye kuşkusuz herkese kazandıracaktır. Zaten Sayın Öcalan’ın attığı bu adım herkese kazandıran bir nitelik taşımaktadır.  Sayın Öcalan en büyük sorumluluğu yine kendisi üstlenmiştir. Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK’nin) de sorumluluk üstlenerek 1993’ten bu yana ilan ettiği tek taraflı 9. ateşkes kararını da oldukça büyük bir sorumluluğun üstlenmesi olarak görmekteyiz.

KÜRTLERİ KRİMİNALİZE EDEN POLİTİKALARA SON VERİLMELİ

Ancak bu sürecin başarısı her ne kadar başta Kürtler ve Türkiye’yi ilgilendirse de özellikle de Avrupa Birliği'ni (AB) doğrudan ilgilendirmektedir. Zira Sayın Abdullah Öcalan ve PKK, Türkiye’nin AB adaylığına geçmişten bugüne destek vererek, AB’nin katkılarıyla da Türkiye’de demokrasinin gelişmesini umut etmişlerdi. İşte bugün; AB üyelik müzakerelerine başlamasından bu yana Türkiye’nin Kopenhag kriterlerini yerine getirmediği için sürekli ertelenen üyeliği için yeni ve olumlu gelişmelere yol açabilecek tarihi bir fırsat kapısı açılmıştır. Dolayısıyla bu süreçte AB’nin, Sayın Öcalan’ın çağrısını desteklemesi Türkiye-AB ilişkilerinde de olumlu bir sonuç ortaya çıkaracaktır. Nitekim Almanya, Fransa vb diğer AB ülkeleri, Sayın Öcalan’ın çağrısına olumlu yanıt vermişlerdir. AB bu nedenle Kürt politikasında da demokratik bir yaklaşımı geliştirmelidir. PKK yasağı ve Kürtleri bunun üzerinden kriminalize eden politikalarına da acilen son vermelidir.

DAHA FAZLA ORTAKLAŞMA ZAMANI

Bu çerçevede Almanya Federal Hükümeti, Britanya, BM ve ABD ve diğer devletlerin olumlu açıklamalarına değer biçiyoruz. Yine Sol ve ilerici Avrupa parti ve sivil toplum örgütlerinin dayanışma ve destek açıklamalarının bizi güçlendirdiğini de belirtmek istiyoruz. Barış ve demokrasi için dostlarımızla da artık daha fazla ortaklaşmanın zamanıdır diyoruz. Bu kez savaşa karşı değil, barışa bir şans vermek için yürümeliyiz. Dostlarımızın 10 Ekim 2023’de ilan ettiği "Abdullah Öcalan’a Özgürlük-Kürt Sorununa Çözüm" kampanyasının sürecin bu minvalde gelişmesinde değerli katkıları olmuştur. Şimdi ise barışın tesisi için dostlarımızla Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü sağlamanın tam zamanı.

UMUT HAKKI SAĞLANMALI

Barışın yaşam bulması uğruna tüm yükü, sorumluluğu ve riski üstlenen Sayın Öcalan’ın özgürleşmesi için; AB üye devletlerinin, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 16 Eylül 2024’te karar altına aldığı Umut Hakkı'nın uygulanması için Türk hükümetini teşviki adımlarla destek olmasını temenni ediyoruz."