Her ulus için sevdiklerinin mezarları, sonsuz bir bağlılığın ve saygının sembolüdür. Mezarlıklar, geçmişin izlerini taşımalarının yanı sıra geleceğe dair hatıraları da barındırır. İnsanlar için bu mekanlar, yaslarının, sevgilerinin ve kayıplarının bir parçasıdır. Dünya halklarının tarihine baktığımızda, özellikle ulus devletlerin ve diktatörlerin politikaları, kendi kültürlerini ve kimliklerini korumak isteyen haklara karşı her zaman yıkıcı savaşlar temelinde olmuştur. Örneğin Yahudi, Ermeni, Çerkes, Êzidî, Alevi, Pontus soykırımları gerçekleştirildiğinde ilk önce kutsal kitaplar, mabetler, ritüeller ve mekanlar ortadan kaldırılmıştı. Halklar, tarih boyunca birçok zorluk ve savaşa tanıklık etti.
Soykırımların devam ettiği ve ulus devletlerin soykırım kılıcını Kürtlerin üzerinde salladığı bu dönemde Kürtlerin manevi değerlerine ve kutsal mekanlarına yönelik saldırılar da artarak devam etti. Bakur Kürdistanı'ndan Rojava Kürdistanı'na kadar uzanan coğrafyada, sevdiklerini yitirenlerin mezarları, ulusal kimliğin, direnişin ve kolektif hafızanın sembolü haline geldi. Türk devleti ve ona bağlı çetelerin bu kutsal alanlara yönelik saldırıları, yalnızca fiziksel bir yıkım değil, bir halkın kültürel hafızasına, manevi değerlerine ve kimliğine karşı sistematik bir saldırıya dönüştü.
19 Temmuz 2012’de Kobanê’de başlayan Rojava Devrimi’nden bu yana işgalci Türk devleti ve güdümündeki çeteler, işgal ettikleri topraklarda ilk olarak halkların ortak değerlerinin bir arada yaşatıldığı şehitlikleri hedef aldı. Özellikle 18 Mart 2018’de işgal edilen Efrîn’de, Şehit Refîq, Şehit Seydo ve Şehit Avesta Xabur (258) gibi şehitlikler bulunmaktaydı. Türk devleti ve çeteleri tarafından işgal edilen Efrîn’de, 568 şehidin naaşının bulunduğu Şehit Refîq Şehitliği, 2020 yılında işgalciler tarafından tahrip edilerek üzerine sömürge evi kuruldu. Benzer şekilde, 173 şehidin naaşının bulunduğu Şehit Seydo Şehitliği 2018 yılında işgal saldırıları devam ederken savaş uçaklarıyla bombalandı.
2018’de, Efrîn’deki savaş ortamında inşa edilen Şehit Avesta Xabur Şehitliği ise, 288 şehidin naaşını barındırıyordu. Ancak işgalciler tarafından hayvan pazarına dönüştürüldü. İşgal nedeniyle yoğun saldırıların gerçekleştiği 2018’de şehitlerin naaşları, aynı yıl kurulan Şehit Avesta Xabur Şehitliği’nde defnedilemedi. Bu nedenle, 13 Mart 2018’de Efrîn merkezinde geçici bir şehitlik yapıldı. Ancak bu şehitlikte bulunan 73 şehidin naaşı, işgalci Türk devletine bağlı çeteler tarafından defnedildikleri yerden çıkarıldı ve şehitlerin naaşlarının akıbeti hala bilinmiyor. 18 Mart 2018’de Efrîn’in işgal edilmesinin ardından Şehba’ya göç etmek zorunda kalan Efrîn halkı, Şehba’da da şehitleri için bir şehitlik yaptı.
27 Kasım 2024’te Baas rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’de yeni bir süreç başladı. Halep’te başlayan saldırılarla birlikte HTŞ’nin Şam’a yerleşmesi, Türk devleti ve onun güdümündeki SMO çetelerinin Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’ne dönük saldırılarının zeminini hazırladı. Özellikle Şehba, Til Rifat, Minbic ve Nubul Zehra bölgelerine dönük soykırım saldırılarıyla birlikte halkların kutsal yerlerine de saldırılar gerçekleştirildi.
Şehba’daki Ehraz ilçesinde, Berxwedana Serdemê adıyla kurulan şehitlikte 208 şehidin naaşı bulunmaktaydı. Bu şehitlik de işgalci Türk devletine bağlı çeteler tarafından tahrip edildi. Şehitlerin mezar taşları yıkıldı ve fotoğrafları parçalandı. 2024’te Şehba’ya bağlı Fafîn ilçesinde yapılan Şehit Zozan Amanos Şehitliği’nde ise 51 şehidin naaşı vardı. Ancak bu şehitliğin akıbeti şu an için bilinmiyor.
Öte yandan, 6 Aralık 2024’te Türk devleti ve çetelerinin işgali ardından Minbic’te bulunan Şehitlik Müzesi’nde, duvarda asılı QSD, YPG ve YPJ şehitlerinin fotoğrafları parçalanıp ayaklar altına alındı. Aynı zamanda, 400 şehit naaşının bulunduğu Minbic Şehitliği’ndeki mezarlara saldırı yapıldı ve şehitlik tahrip edildi.
Dünya tarihinden benzer örnekler incelendiğinde, bu tür saldırıların savaş ve işgal dönemlerinde sıkça tekrarlandığı görülüyor.
İkinci Dünya Savaşı ve Holokost: Nazi işgali altındaki bölgelerde, özellikle Yahudi mezarlıkları büyük ölçüde tahrip edildi. Nazi rejimi, yalnızca Yahudilere değil, sosyalist, komünist ve diğer muhalif gruplara ait mezarlık ve anıtları da hedef aldı.
Bosna Savaşı (1992-1995): Bosna-Hersek’te yaşanan çatışmalar sırasında, özellikle Srebrenica bölgesinde, Bosnak topluluğuna ait mezarlıklar sistematik bir vandalizme uğradı. Uluslararası Ceza Mahkemesi, bu tür eylemleri insanlığa karşı suç ve savaş suçu olarak nitelendirdi.
Ruanda Soykırımı (1994): Hutu milisleri, Tutsi nüfusuna ait mezarlıklara saldırarak geçmişteki olayların hatıralarını silmeye çalıştı. Bu tür saldırılar, uluslararası kamuoyunda büyük bir tepkiyle karşılandı.
İsrail'in Filistin Toprakları’ndaki Uygulamaları: İsrail-Filistin çatışması sırasında, Filistinlilere ait bazı mezarlıklar tahrip edildi ve bu mezarlıkların inşaat projeleri için kullanıldığı tespit edildi.
Türkiye: Mezopotamya Adalet Gözlemevi (Mesopotamia Observatory of Justice), Kürdistan’daki mezarlara yönelik saldırılara dair bir rapor hazırladı. Raporda, 17 Eylül 2015 ile 4 Nisan 2020 tarihleri arasında Kürt mezarlıklarına 122 saldırı düzenlendiği ve bu saldırılarda en az 4 bin 255 mezarın tahrip edildiği tespit edildi.
Rapora göre tahribatın boyutları:
Şirnex’te 900 mezar tamamen yıkıldı, bin 457 mezar tahrip edildi. Amed’de 143 mezar tamamen tahrip edildi. Êlih’te 200 mezar yıkıldı, 369 mezar tahrip edildi. Dêrsim’de 150 mezar yıkıldı, 3’ü de tahrip edildi. Wan’da 150 mezar tamamen yıkıldı, 3’ü de tahrip edildi. Sêrt’te 200 mezar tahrip edildi. Mêrdîn’de 232 mezarın tahrip edildi. Riha’da 9 mezar yıkıldı, 3 mezar da tahrip edildi. Bêdlis’de 267 mezar tamamen yıkıldı. Colemêrg’de 54 mezar yıkıldı. Mûş’ta 27 mezar yıkıldı, 8 mezar da tahrip edildi. Çewlik’te 80 mezar tahrip edildi.
2017 yılında, 282 YJA STAR ve HPG gerillasının naaşının bulunduğu Bedlîs'teki Garzan Mezarlığı tahrip edildi. Cenazeler ailelerden kaçırılarak, 261’i İstanbul Kilyos’ta bulunan kaldırıma gömüldü. Yine bu süreçte, YJA STAR ve HPG gerillalarının naaşının bulunduğu tüm mezarlıklar tahrip edildi.
Şirnex’in Gabar Dağı’nda, farklı tarihlerde şehit düşen YJA Star ve HPG gerillalarının defnedildiği mezarlık, 2024 yılında askerler ve korucular tarafından tahrip edildi. Şirnex’e bağlı olan ve 90’lı yıllarda “güvenlik” gerekçesiyle boşaltılan Basret köyü kırsalına kurulan mezarlıkta, 100’e yakın mezarın taşları kırıldı. Bu mezar taşları, asker ve korucular tarafından balyozlarla parçalandı. Ayrıca, mezarların yanında çok sayıda boş mezarın da olduğu tespit edildi.
Suriye: Suriye'de 2011 yılından itibaren yaşanan iç savaş sırasında DAİŞ, tarihi ve dini yerleri doğrudan hedef aldı. Bu süreçte, çeşitli mezarlıklar ve kutsal mekanlar saldırılara maruz kaldı. Radikal İslamcı bir grup olan ve şeriatı dayatan Heyet Tahrir El Şam (HTŞ), Aralık 2024’te Alevilerin önde gelen imamlarından Ebû Ebdullah El Hisên El Xesîbî’nin mezarını yaktı. Ayrıca, Suriye’de Baas rejimini deviren cihatçı HTŞ yönetimi, Beşar Esad yönetiminin çöküşünün ardından Hafız Esad’ın mezarını ateşe verdi.
Irak: Kerbela'da bulunan Hazreti Hüseyin'in mezarı, Şii Müslümanlar için son derece önemli bir kutsal mekândır. Tarih boyunca bu mezar, çeşitli saldırılara maruz kaldı. İlk saldırılar, Emevi döneminde başladı ve mezar yeri tahrip edilerek üzerine inşa edilen yapı yok edildi. 2003 yılı sonrasında Irak'ta yaşanan savaşlar sırasında ise Hazreti Hüseyin'in mezarına yönelik bazı intihar saldırıları ve bombalı saldırılar gerçekleşti. Bu saldırılar, mezarın üst yapısına ve çevresine zarar verdi.
ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMELERİ
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (1948): Bu belge, bireylerin onurunu ve saygıyı korumayı amaçlar. Dolayısıyla, mezarlıklar gibi kutsal alanlara zarar vermek bu ilkelere aykırıdır.
BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi: Her bireyin kimliğine saygı gösterilmesi gerektiği prensibini benimser.
ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ (ICC)
Roma Statüsü: 1998'de kabul edilen bu statüde savaş suçu, insanlığa karşı suçlar ve soykırım gibi ciddi suçlar arasında mezarlıklara zarar verilmesi gibi eylemler de yer almaktadır.
LAHEY SÖZLEŞMELERİ
Lahey Konvansiyonu (1907): İşgal altındaki bölgelerde kültürel mülklere saygı gösterilmesini sağlayan bu sözleşme, savaş sırasında mezar yerlerinin korunmasını da içermektedir.
KÜLTÜREL MİRASIN KORUNMASI HAKKINDAKİ SÖZLEŞMELER
1980 Kültürel Mirasın Korunmasına Dair Sözleşme: Mezarlıklar ve diğer kültürel varlıklar için koruma önlemleri öngörmektedir.
ULUSAL VE YEREL YASALAR
Birçok ülke, mezarlıkları koruma amaçlı özel yasalar geliştirmiştir. Bu yasalar genellikle mezarlıklara yönelik vandalizm, talan ve benzeri suçlara karşı ağır ceza öngörmektedir. Ülke bazında bu yasalar, değişiklik göstermektedir.
CEZAİ YAPTIRIMLAR
Savaş Suçları Yasası: Birçok ülkede savaş yasaları çerçevesinde, mezarlıklara yapılan saldırılar savaş suçu olarak değerlendirilmekte ve cezası oldukça ağır olmaktadır.
ULUSLARARASI ÖRGÜTLER VE RAPORLAR
Cenevre Konvansiyonları: Savaş zamanında ve sonrasında tüm taraflar savaş esirlerine, sivillere ve kültürel mirasa saygı göstermek yükümlülüğündedir.
UNESCO: Kültürel mirasın korunması için çeşitli programlar geliştirmiştir. Mezarlıklar, tarihi ve kültürel alanlar olarak değerlendirildiği için, bu kapsamda korunmaları önemlidir.
ÇEŞİTLİ KARARLAR VE ÖRNEK OLAYLAR
Yugoslavya savaşları sırasında mezarlıkların tahrip edilmesi: Uluslararası Ceza Mahkemesi, bu tür eylemleri savaş suçu olarak değerlendirdi.
Ermeni Soykırımı döneminde mezarlıklara yapılan saldırılar: Bu tür olaylar karşısında bazı ülkelerde yasal işlemler ve uluslararası kınama süreçleri yaşandı. Fransa, ABD’nin birçok eyaleti, Arnavutluk, Yunanistan, Kanada, İsveç gibi ülkeler, Ermeni mezarlıklarına yönelik gerçekleşen saldırıları kınadı.
Benzer şekilde, Türk devleti ve ona bağlı çetelerin işgali altındaki Efrîn, Şehba ve Minbic’deki şehit mezarlıklarına yönelik saldırılar da uluslararası hukuk ve kararlar çerçevesinde ele alınmalıdır. Bu tür saldırıların önlenmesi, kayıt altına alınması ve hesap sorulması gerekmektedir. Mezarlıklar, ulusların tarihinin ve kimliğinin sembolleri olduğu için bu korunmaları gerekmektedir.