TCŞ-JCA: Hiçbir saldırıya tepkisiz kalmayacağız!

TCŞ-JCA, Türk devletinin saldırıları ve KDP'nin rolüne dikkat çekerek, "Hiçbir saldırıya tepkisiz kalmayacağız" dedi, ihanete karşı mesaj verdi.

Tevgera Ciwanên Şoreşger ve Jinên Ciwan ên Azad (TCŞ-JCA), Türk devletinin Maxmûr saldırısı ve KDP'nin uygulamalarına ilişkin bugün yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
"İşgalci Türk devletinin Kürt halkı ve Kürdistan’a dönük işgal ve soykırım saldırıları artarak devam etmektedir. Pandemiyi fırsat bilen faşist AKP-MHP koalisyonu, önce çıkardıkları af kararıyla Türkiye zindanlarında ne kadar tecavüzcü, kadın katili, çete lideri yandaşı varsa serbest bırakırken, özgür düşünceleri ve siyasi faaliyetlerinden dolayı rehin alınan tutsakları ölümle yüz yüze getirdi. Bunun yanı sıra Rojava’da işgal saldırılarını sürdürürken en son ise Güney Kürdistan’da BM denetimindeki Maxmûr mülteci kampını ve Medya Savunma Alanlarını bombaladı.
Bu süreçten ancak halkların dayanışması ile güçlü bir şekilde çıkabiliriz. Ancak, faşist Türk devletinin virüsten daha tehlikeli bu soykırım saldırılarına karşı da dünya kamuoyundan benzeri bir duyarlılık bekliyoruz. Kürdistan’ın dağları, şehirleri günaşırı bombalanıyor, halkımız her gün zindanlara atılıyor, ölümle burun buruna bırakılıyor. Unutulmamalıdır ki Türk devletinin Kürdistan’da Kürt halkına karşı kullandığı silahların büyük çoğunluğu Avrupa devletlerinin silahlarıdır.

'KDP TEHLİKELİ POLİTİKASINI HEMEN DEĞİŞTİRMELİ'

15 Nisan günü savaş suçlusu Türk ordusu, Güney Kürdistan’da Birleşmiş Milletler denetiminde bulunan Maxmûr Mülteci Kampını bombalamış, saldırıda hayvanlarını otlatan 3 Kürt kadını katledilmiştir. Yine aynı saatlerde Medya Savunma Alanları’nda Zini Wertê Tepesi KDP güçlerinin desteğiyle işgalci TSK’nin savaş uçakları tarafından bombalanmış ve 3 gerilla şehit düşmüştür.
Öyle görünüyor ki işgalci Türk devletinin Güney Kürdistan’da hem halkımızın yaşadığı Maxmûr’a hem de Medya Savunma Alanları’na dönük geniş çaplı bir işgal saldırısı hazırlığı vardır. Ve bu işgal saldırısında da KDP güçleri aktif bir rol oynamaktadır. Ulusal birlik tartışmalarının yürütüldüğü ve halkımızın tüm Kurdistan’da bu yönlü açık irade ortaya koyduğu bir dönemde KDP’nin bu çok tehlikeli, ulusla birlik ve Kürdistanilik ile hiç bağdaşmayan politikasını bir an önce değiştirmesi gerekmektedir. Kürdistan halkına, onun Özgürlük Hareketine karşı düşmanla ortaklık yapmak, işbirliği içerisine girmek her şeyden önce Kürdistan halkına karşı çok büyük bir ihanettir. Ve Kürdistan halkı bu ihaneti asla affetmez. Kürdistan’da özgürlüğün şafak vaktindeyken uluslararası komplocu güçlerin bu kirli oyunlarına gelmemek gerekir.

'TÜRK DEVLETİ TÜM KÜRTLERİN DÜŞMANI'

Unutulmamalıdır ki, Dêrsim’de, Maraş’ta, Şêx Saîd isyanında, halkımızı katleden Türk devletiydi.
Rojava’da Efrîn’de, Serêkaniyê’de, Girê Spî’de ve Rojava’nın tamamında halkımızı doğrudan veya çeteler eliyle katleden Türk devletiydi.
Sur’da, Cizîr’de, Nisêbîn’de ve özyönetim iradesini ortaya koyan tüm kentlerimizi yıkan, halkımızı canlı yayınlarda diri diri yakan Türk devletiydi.
Güney Kürdistan’daki ‘Bağımsızlık referandumunda’ Güney Kürdistan’daki halkımızı açlıkla tehdit eden, ambargo uygulayan Türk devletiydi.
Yıllarca Kürt halkının en değerli çocuklarının cansız bedenlerini zırhlı araçlarının arkasında mahallelerimizde sürükleyen, kulaklarımızdan anahtarlık yapan, şehitliklerimizi bombalayan, cenazelerimize saldıran ve cansız bedenlerimizi kargoyla, uğruna kıyametler koparılası analarımıza gönderen Türk devletiydi.
Halkımızın, Ortadoğu halklarının özgürlük önderini, Rêber APO’yu 21 yıldır esaret altında tutan Türk devletidir.

'HİÇBİR SALDIRIYA TEPKİSİZ KALMAYACAĞIZ'

Özgürlük mücadelesi, ‘bitti’ denilen anda Önder APO ile adeta küllerinden yeniden doğarak büyüdü ve her türlü sömürgeci, ihanetçi-işbirlikçi saldırıya karşı direnerek bugüne geldi. Bu geleneğin temsilcileri olarak, halkımıza ve mücadelemize karşı yapılan hiçbir saldırıya tepkisiz kalmayacağız. Bu katliam saldırılarında parmağı olan herkesten hesabını sorana dek sesimiz çığ gibi büyüyerek kulaklarınızda yankılanacaktır.

'OYUNA GELİNMEMELİ, İHANET EDİLMEMELİ'

Bu nedenle Güneyli siyasi güçler, özelde de KDP ve YNK güçleri, düşmanın oyununa gelmemeli, halkına karşı ihanet içerisine girmekten vazgeçmelidir. 9 aydır kendi ülkesinde mültecileşmiş Maxmûr’daki değerli halkımıza karşı uygulanan ambargo derhal kaldırılmalıdır. Faşist Türk devleti ile Kürt halkı ve savaşçılarının imhasına dönük girilen işbirliği derhal sonlandırılmalıdır.

GENÇLERE ÇAĞRI

Biz Avrupa’daki Kürdistan gençliği olarak Koronavirüs salgınından kaynaklı halkımızın tedbirlerini alması gerektiğini bir kez daha yineliyoruz. Ancak bu durumu fırsat bilen AKP-MHP-KDP işbirliğine karşı da örgütlü olduğumuz her alanda yaratıcı eylemsellikler ile bu işgal ve soykırım planının boşa çıkarılması için gençleri harekete geçmeye çağırıyoruz.

SOSYAL MEDYA ÇALIŞMASI

Yine bu süreçte gençlik sosyal medyayı doğru bir tarzda kullanmalı, Kürdistan halkına karşı gerçekleştirilen bu ihanetçi tarzı güçlü bir şekilde teşhir etmelidir. Bundan dolayı 18 Nisan Cumartesi günü Amed saati ile 17.00’de bir sosyal medya çalışması düzenlenecektir. Çalışma saat tam 17.00’de Twitter’daki www.twitter.com/TCSoresger hesabından başlatılacaktır."