'Türkiye'de tehdit altındaki demokrasi' paneli

Türkiye eski Başkonsolosu Michael Sahlin, Türkiye'nin hızla demokrasiden uzaklaştığını ve tüm yetkilerin tek br kişi elinde toplandığı otoriter ve İslami bir sisteme doğru evrildiğini söyledi. 

İsveç'in başkenti Stockholm'de düzenlenen “Türkiye'de tehdit altındaki demokrasi “ temalı panele konuşmacı olarak katılan İsveç'in eski Türkiye Başkonsolosu Michael Sahlin, Türkiye'nin hızla demokrasiden uzaklaştığını ve tüm yetkilerin tek br kişi elinde toplandığı otoriter ve İslami bir sisteme doğru evrildiğini söyledi. 

İşçi Eğitim Merkezi'nin (ABF) düzenlediği panelin moderatörlüğünü yapan ABF şeflerinden Gunnar Lassinantti, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra artış gösteren hak ihlallerinin  kamuoyunun Türkiye'ye olan ilgisini arttığı için ABF'in her üç ayda bir ülkedeki gelişmeleri ele alan panel ve seminerler düzenlediğini belirtti. 

Stockholm Üniversitesi Türkiye Araştırmalar Enstitüsü Şefi Paul Levin, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'de sistemde yapılan değişiklikleri, yaşanan insan hakları ve ifade özgürlüğü ihlallerini tutuklanan ve işten atılanlarla ilgili somut rakamlarla anlattı. 

DÜNYADAKİ TUTUKLU GAZETECİLERİN ÜÇTE BİRİ TÜRKİYE CEZAEVLERİNDE

Medyaya yönelik baskı ve saldırıların arttığını ve yüzlerce medya kuruluşunun kapatıldığını söyleyen Levin, “Türkiye gazeteciler için dünyanın en büyük cezaevidir, dünyadaki tutuklu gazetecilerinin üçte biri Türkiye cezaevlerindedir” dedi. 

Levin, 2015 Haziran ayında yapılan seçimlerde HDP'nin gösterdiği başarının Erdoğan'ın başkanlık hayallerinin gerçekleşmesini engellediği için barış sürecinin bitirildiği ve PKK'ya yönelik savaşın yeniden başlatıldığı söyledi.

Türkiye'nin 3,5 milyon Suriyeliyi barındırarak büyük bir yük taşıdığını söyleyen Levin, “Ancak Türkiye suçsuz bir kurban değil aşırı İslamcı grupları destekleyen aktif bir aktördür. PYD'ye karşı savaştıkları için IŞİD  çetelerinin sınırlardan geçmesine göz yumdu” ifadelerini kullandı.

KADIN ÖRGÜTLERİ KAPATILDI

Olof Palme Merkezi Türkiye sorumlusu Helin Şahin,  kadınların durumlarını ve yaşam koşullarını gündeme getirdi. Olağanüstü Hal’in ilanı sonra çoğunluğu Kürdistan'da çok sayıda sivil toplum ve kadın örgütünün kapatıldığına, kayyum atanan belediyelerin kadınların sorunlarıyla ilgilenmediğine ve sorunları ile ilgilenecek kurum ve örgütler bulamayan kadınların Türkiye'nin batısında çalışma yürüten kadın örgütlerine başvurmak zorunda kaldıklarına dikkat çekti. 

Gözaltına alınan ve tutuklananlara işkence yapıldığını ve işkencecilere yönelik hiçbir işlem yapılmadığını söyleyen Şahin, PKK'li kadın savaşçılarının çıplak bedenlerinin teşhir edilerek topluma korkunun yaygınlaştırılmak istendiğini belirtti. 

KADINLAR AŞAĞILANIYOR, TECAVÜZLE TEHDİT EDİLİYOR

Şahin, kadınlara yönelik baskı, saldırı ve cinayetlerin de arttığı örnekler vererek anlattıktan sonra “Aşırı milliyetçi ve muhafazakar gruplar, kendilerine olan güvenle saldırıları gerçekleştiyor. Faillerin cezalandırılmamaları saldırı ve şiddetin artmasına katkıda bulunuyor... Cezaevlerinde durum alarm verici. Gözaltına alınan ve tutuklanan kadınlar aşağılanıyor, saldırıya uğruyor ve çırılçıplak soyunmak zorunda bırakılıyor. Tecavüzle tehdit ediliyor. LGBT’li kişiler daha ağır işkence ve saldırılara maruz kalıyor” diye konuştu. 

Şahin, İşkenceye uğrayanların olanları yargıya taşımak istediklerinde tehdit edildiklerine ve avukatlarına baskı yapıldığına da dikkat çekti. 

Erdoğan'nın kadınlara yönelik aşağılayıcı söylemlerinin kadınlara yönelik şiddetin artmasına yol açtığını ifade eden Şahin, “Kadınlara yönelik aşağılayıcı retorik toplumda hoşgörünün azalmasına  yol açıyor” dedi. 

İÇERİDE KUTUPLAŞTIRMA, DIŞARIDA YALNIZLAŞMA

İsveç'in eski Türkiye Başkonsolosu Michael Sahlin, Erdoğan ve AKP Hükümeti'nin Batı’daki imajının son yıllarda felaket bir biçimde değiştiğini, bir zamanlar Batı’nın ortağı ve modeli olarak görülen Erdoğan'ın 2013 yılındaki Gezi eylemlerinden sonra hızla otoriterleştiğini söyledi.

Gezi Parkı'nda çevrenin korunması için başlayan eylemin milyonların katıldığı kitlesel ve toplumsal bir harekete dönüştüğü ve Erdoğan'ı eylemcilerin taleplerinin kabul edilmesi veya eylemlerin bastırılması gibi stratejik bir karar vermeye zorladığı değerlendirmesini yapan Sahlin, “Erdoğan eylemlerin bastırılması yolunu seçti” dedi. 

17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarından sonra Erdoğan'ın daha da otoriterleştiğini ve toplumu kutuplaştırıcı bir politika izlediğine dikkat çeken Sahlin, dış politikada da izlediği çizgiyle Türkiye'yi yalnızlaştırdığını ve izole ettiğini söyledi.

Türkiye'nin hızla demokrasiden uzaklaştığını ve tüm yetkilerin tek br kişi elinde toplandığı otoriter ve İslami bir sisteme doğru evrildiğini söyleyen Sahlin, “Türkiye'nin ABD, Avrupa Birliği, Rusya ve Suudi Arabistan ve İran gibi ülkelerle olan ilişkileri sorunludur. Uzun süreden beri  komşularıyla olan ilişkileri de sorunlu” dedi. 

Erdoğan'ın yönetiminde Türkiye'nin giderek batıdan koptuğuna, seküler Kemalist sistemi adım adım ortadan kaldıran İslamiyete yönelen bir Ortadoğu ülkesine dönüştüğüne dikkat çekti.