Dev teleskoplarla 'uzaylılar' aranacak
‘Evren’de yalnız mıyız?’ sorusuna cevap arayan bilim insanları, devasa büyüklükteki onlarca teleskop ile uzayda hayat arayacak.
‘Evren’de yalnız mıyız?’ sorusuna cevap arayan bilim insanları, devasa büyüklükteki onlarca teleskop ile uzayda hayat arayacak.
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New Mexico eyaletindeki astronomlar, gece gündüz uzayı didik didik edecek dev teleskopları çalıştırmaya hazırlanıyor. 28 adet dev radyo-teleskopla başlatılacak çalışma kapsamında uzaydaki ‘en ufak bir sinyal’ veya ‘teknolojinin’ tespit edilmesi amaçlanıyor.
The Guardian’da yer alan habere göre, dev teleskoplarla uzaydaki hareketliliğin tespit edilmeye çalışılacağı proje Seti Enstitüsü ile dünyanın en büyük gözlemevlerinden olan Very Large Array (VLA) tarafından yürütülecek. Seti Enstitüsü’nün finansmanı özel sektörden aktarılan fonlarla karşılanıyor.
Gazetedeki haberde, VLA adlı gözlemevinin toplayacağı verilerle uzayda başka canlıların olup olmadığının araştırılmasının kimi bilim insanları açısından önemli olduğu vurgulandı.
BBC’ye konuşan VLA’yı yöneten ABD Ulusal Radyo Astronomi Gözlemevi’nin direktörü Tony Beasley ise, evrende yalnız olunup olunmadığı sorusunun bilim insanlarını çeken en önemli soru olduğunun altını çizdi. Beasley, dev teleskoplarının bu soruya cevap vermeden birincil rol oynayacağını savundu.
Ancak Seti Enstitüsü tarafından bugüne kadar yapılan gözlemlerde henüz uzayda başka gezegenlerden hiçbir transmisyona rastlanabilmiş değil.
BUGÜNE KADAR ‘GERÇEK’ BİLİNENLER YANLIŞ ÇIKMIŞTI
Tüm bunlara rağmen bugüne kadar ‘kesin’ olarak sunulan bazı bilimsel gerçeklerin aslında değişebilmiş olması, bilim insanlarını umutlandırıyor. 1990’lı yıllara kadar Güneş Sistemi’nin kendi türünde tek olduğu varsayılıyordu. Ama 1990’larda ‘exoplanet’ olarak adlandırılan Güneş Sistemi dışındaki gezegenlerin keşfedilmesiyle aslında çok sayıda yörüngesinde gezegenlerin olduğu yıldızların var olduğu ortaya çıkmıştı. Ve bunlara her geçen yıl yenileri ekleniyor.
Binlerce exoplanetin olduğu varsayılırken, söz konusu gezegenlerin yıldızlarına olan mesafeleri itibariyle ‘ne çok sıcak ne de çok soğuk’ bölgelerde oldukları ve bundan dolayı ‘yaşanabilir’ oldukları teorik olarak kabul ediliyor.