Güvenlik Konseyi çarşamba günü birkaç üyenin (ABD, Birleşik Krallık, Fransa, Yunanistan, Panama ve Güney Kore) talebi üzerine özel olarak toplandı.

Bu toplantı, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) İran'ın uranyum rezervlerine ilişkin son raporunun ardından gerçekleşti. 

Rapor, İran’ın zenginleştirilmiş uranyum rezervlerini nükleer silah üretmek için gereken yüzde 90'a yakın bir eşik olan yüzde 60'a çıkarmasını “çok endişe verici” olarak değerlendirmişti. 

ABD'nin BM misyonu tarafından yapılan açıklamada “Başkan Trump, İran'ın nükleer programının Güvenlik Konseyi'nin korumakla yükümlü olduğu uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bir tehdit olduğunu açıkça ortaya koymuştur” denildi. 

Tahran’ı “Konsey'e meydan okumakla” suçlayan ABD, “Konsey bu küstahça davranışa yanıt verme ve kınama konusunda net ve birlik içinde olmalıdır” dedi. 

Açıklamada ABD'nin Tahran'ın atom silahı geliştirmesini engellemek için “Başkan Trump'ın azami baskı stratejisini uygulamaya” devam edeceği vurgulandı. 

Bu açıklama, Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşünden bu yana İran’a yönelik bir dizi girişiminden sonra geldi. Trump, bir yandan Tahran'la nükleer bir “anlaşma” konusunda konuşmaya hazır olduğunu söyleyerek, İranlı liderlere bir  mektup yazarken, diğer yandan İran'ın reddetmesi halinde olası askeri harekat konusunda tehdit etti. 

İran medyasına göre mektup çarşamba günü Tahran'a ulaştı. İran'ın Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney, ülkesinin nükleer silah edinme peşinde olmadığını yineleyerek, ABD'nin görüşme davetinin, ABD'nin “müzakere etmek istediğini ancak İran'ın buna hazır olmadığını” göstererek “dünya kamuoyunu yanıltmayı” amaçladığını söyledi.

Bu bağlamda, İngiltere'nin BM Büyükelçi Yardımcısı James Kariuki çarşamba günü bir kez daha Tahran'a karşı uluslararası yaptırımların yeniden uygulanmasına olanak tanıyacak “snapback” mekanizmasının tetiklenmesi olasılığını gündeme getirdi. 

Büyükelçi basına yaptığı açıklamada “İran'ın nükleer silah edinmesini engellemek için tüm diplomatik tedbirleri alacağımız konusunda netiz ve buna gerekirse geri adım mekanizmasının kullanılması da dahildir” dedi.

Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya aralık ayında Konsey'e bu senaryoya atıfta bulunan bir mektup göndermişti. 

İran 2015 yılında Viyana'da Fransa, Almanya, Birleşik Krallık, Çin, Rusya ve ABD ile nükleer programını düzenlemek üzere bir anlaşma imzalamıştı. 

Anlaşma karşılığında Tahran'a yönelik uluslararası yaptırımların hafifletilmesi öngörülüyordu. 

Ancak Donald Trump 2018'de, görevdeki ilk döneminde, ABD’yi anlaşmadan tek taraflı olarak çekti ve ağır yaptırımları yeniden uygulamaya koydu.