3 kentte hasta tutsak eylemi: Hemen bırakılmalılar!

İstanbul, İzmir ve Ankara'daki eylemlerde, hasta tutsaklar Cemil Erdem, Hüseyin Ortaç, Mustafa Oğuz’un durumuna dikkat çekildi, hasta tutsakların hemen bırakılması istendi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, her hafta düzenlediği “F Oturumu” eyleminin 570’incisini şube binası önünde gerçekleştirdi.

Bu hafta Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutulan 73 yaşındaki 27 yıllık hasta tutsak Cemil Erdem’in durumuna dikkat çekildi. Eyleme çok sayıda insan hakları aktivistinin yanı sıra, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu da destek verdi.

Açıklamayı, İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu adına Meryem Bars okudu.

Erdem’in tek başına yaşamını sürdüremediğini ifade eden Bars, gırtlak kanseri, diyabet, reflü, nefes darlığı ve yüksek tansiyon, yüksek kolesterol gibi çeşitli kronik hastalıkları ve bu hastalıklara bağlı yaşadığı rahatsızlıkları olduğunu vurguladı. Bars ayrıca, Erdem’in gırtlak kanseri nedeniyle ameliyat olduğu için konuşamadığını bundan kaynaklı da kendisini ifade edemediği için de psikolojik sorunlar yaşadığını aktardı.
Erdem’le birlikte aynı koğuşta bulunan arkadaşı tarafından derneğe mektup gönderildiğini söyleyen Bars, mektubu şu şekilde aktardı: “2022’de Şehir Hastanesine götürülerek sağlık kuruluna çıkarıldı. Sağlık kurulu var olan ağır hastalıklarına karşın doğru düzgün bir tetkik yapmadan ‘hapishanede kalabilir’ ve ‘yaşamını tek başına idame edebilir’ raporu verdi. Raporu hazırlayanların ve infazın ertelenmesine engel olanların ne kadar ‘objektif’ tanı koyduklarını anlatmaya çalışacağım. Çünkü biz yirmi dört saat yan yanayız ve arkadaşımızın durumunu görüyoruz. Cemil’in yanında biri olmadığı takdirde sabahları uyanması mümkün değildir. Kullandığı ilaçları kendi yazamıyor, biz yazıyoruz. Maddi-manevi herhangi bir desteği söz konusu değildir. Unutkanlık durumu ve istemsiz kas hareketleri giderek daha fazla belirgin hale gelmiştir. Havalandırmada dolaşırken kendi kendine konuşmaları sıklaşmıştır. Bizim isteğimiz Cemil Erdem’in hem sağlık durumu açısından hem de yaşlılığı dolayısıyla yaşadığı sorunlara karşı harekete geçmeniz ve dışarıdan gerekli işlemleri yapmanızdır.”
Erdem’in halen cezaevinde tutulmasının sağlık ve yaşam hakkına ağır tehdit oluşturduğunun altını çizen Bars, Erdem ve bütün hasta tutsakların serbest bırakılarak, sağlık ve yaşam haklarının korunması için yetkilileri göreve kamuoyunu duyarlılığa çağırdı.


ANKARA
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek amacıyla eylemlerinin 438’inci haftasında İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi önünde bir araya geldi. Eylemde söz alan İHD Ankara Şube Eşbaşkanı Sevil Turgut, Erzurum H Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Hüseyin Ortaç’ın durumuna dikkat çekti.
Mereş merkezli gerçekleşen depremle ağır can kaybına ve yıkıma yol açtığına dikkat çeken Turgut, “Depremin yarattığı ağır yıkım ve acı o bölgelerdeki hapishanelerde tutulan mahpusları ve ailelerini de etkilemiştir. Mahpus yakınları tarafından yapılan başvurularda ve görüşmelerde kimi mahpus ailelerinde can kayıpları ve yaralanmalar olduğu, evlerinin yıkıldığı öğrenilmiştir” diye konuştu.
Deprem bölgesindeki cezaevlerinde kalan tutsakların Antalya, Samsun, Kırşehir, Ereğli, Kırıkkale, Tokat, Yozgat, Erzincan, Bodrum’daki cezaevlerine götürüldükleri bilgisini paylaşan Turgut, şunları söyledi:

"Bu sevkler esnasında ve sevk edildikleri yerlerde mahpusların ailelerine ulaşmasında sıkıntılar yaşanmış, sevkler esnasında verilmeyen eşyalarının hala gönderilmediği öğrenilmiştir. Özellikle henüz açılmaya hazır olmayan hapishanelerde revir ve kantinin olmaması mahpusların yaşam koşullarını zorlaştırmaktadır. Bu hapishanelerde tutulan hasta mahpusların durumları, tedaviye erişimde yaşanacak sorunlardan kaynaklı olarak daha da riskli hale gelmiştir. Durumları ağır olan hasta mahpusların, tedaviye erişimleri daha kolay yerlere yerleştirilmemeleri anlaşılabilir değildir. Depremden etkilenen illerde bulunan ailelerin depremzede olması, evlerinin yıkılması yoksulluğu daha da derinleştirmiş ve mahpusların ihtiyaçlarını karşılama olanağından da yoksun hale gelmişlerdir. Bu mahpusların tüm ihtiyaçları mutlak surette idare tarafından karşılanmalıdır.

Hasta tutsak Hüseyin Ortaç’ın Erzurum H Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulduğunu aktaran Turgut, “Aslen Mardinli olan Hüseyin Ortaç, 2021 yılında Mardin Hapishanesi’ne konulmuş, oradan Rize/Kalkandere L Tipi Hapishanesi’ne götürülmüştür. Daha sonra buradan alınarak Erzurum/Dumlu 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hanesine götürülmüştür. Burada tek kişilik odada tutulmuş ve son olarak Erzurum H Tipi Kapalı Hapishanesi’ne götürülmüş, şu anda orada tutulmaktadır. İleri yaşta olan ve hasta olan mahpus 2 yıl süre içinde 4 hapishane arasında dolaştırılmıştır. Ailesi ve çocukları Adana’da ikamet eden Hüseyin Ortaç’ın bu kadar uzak hapishanelerde tutulması da ayrı bir hak ihlalidir.”

Ortaç’ın yaşının kimlikte 77, fakat gerçekte 82 olduğu bilgisini veren Turgut, “Sağlık sorunları hapishanede kaldığı süre zarfında daha da ilerlemiştir. Bir gözünü çocukken kaybetmiştir. Bir bardak çay bile tutamayacak şekilde elleri titriyor ve bunun için muayene olmuş ancak hastalığının ismini dahi bilmiyor. Akciğerlerinde kitle tespit edilmiştir. Nefes almakta zorlanıyor ve çok öksürüyor. Parmakları sakat ve bunun için kemik testi istemesine rağmen bu yapılmamıştır. Hastalıklarından kaynaklı olarak haftada iki defa mutlaka doktora gitmek zorunda kalmaktadır. Şu anda 3 kişilik odada tutulan Hüseyin Ortaç, kendisine oda arkadaşlarının baktığını ve ihtiyaçlarını karşıladığını aktarmıştır” diye belirtti.
Hüseyin Ortaç’ın ailesine yakın bir cezaevine sevk edilmek için dilekçe verdiğin fakat kendisine geri dönüş sağlanmadığını aktaran Turgut, “Ortaç’ın ilerlemiş olan yaşı, ağır hastalıkları ve kendine bakamayacak durumda olması göz önüne alınarak, bir an önce tahliyesi sağlanmalıdır. Bu süre içerisinde de ailesine yakın bir hapishaneye gönderilme talebi de karşılanmalıdır” diye kaydetti.


İZMİR
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek için 2 hafta bir düzenlediği basın açıklamasının 270’ncisini Konak eski Sümerbank önünde gerçekleştirdi.
Eyleme Barış Anneleri, sivil toplum örgütleri ve siyasi parti temsilcileri katıldı. Açıklama metnini okuyan İHD İzmir Şube Yöneticisi Ahmet Çiçek, Manavgat S Tipi Cezaevi'nde bulunan Mustafa Oğuz’un durumuna dikkat çekti.
Mereş/Türkoğlu 2 Nolu T Tipi Cezaevi'nde bulunan Mustafa Oğuz'un deprem sonrasında Manavgat S Tipi Cezaevi'ne götürüldüğünü belirten Çiçek, "Oğuz 2016 yılında tutuklandı. 30 yıldır bel romatizması olarak bilinen hastalığa sahip. Aynı zamanda cezaevindeyken Tüberküloz geçirmiştir. Hastalığı ileri seviyede olduğu için kendi şahsi işlerini bile göremeyecek ve bu nedenle yanındakilere muhtaç durumdadır. Yıllardır tedaviden hiçbir verim alınamamıştır. Pandemi dönemlerinde tedaviye gidemediği için ilaçlarını düzenli kullanamamış, bu nedenle de kemik eğriliği 3 cm daha ilerlemiş olup karşısındaki insanla yüz yüze konuşamayacak duruma gelmiştir. Deprem nedeniyle de tedavisi aksamaktadır. Kullandığı ilaçlardan kaynaklı olarak bağışıklık sistemi çok ve zayıftır" dedi.
Oğuz'un Manavgat S Tipi Cezaevi'ne 22 saatlik bir yolculuktan sonra götürüldüğünü belirten Çiçek, "Uzun süre oturması, hem hastalığını hem de hemoroidini azdırmış, kanama oluşmuştur. Bu kanama halen devam etmektedir. Oğuz’un ailesi depremde göçük altında kalmış ama sağ salim çıkarılabilmiştir” dedi.
Ailenin geçen hafta yaptıkları görüşte, Mustafa Oğuz'un çok halsiz göründüğünü ve Manavgat’ta 3 kişilik bir odada 5 kişi kaldıklarını aktaran Çiçek, “Mustafa Oğuz’un 20 Ocak 2023’te tahliye edilmesi gerekirken, tahliye edilmemiştir. Bu duruma itiraz edilmiştir. Deprem nedeniyle götürüldüğü hapishaneden de evraklar halen gelmediği söylenmiştir. Oğuz’un fazladan hapishanede tutulması hem var olan hastalıklarını, hem de psikolojisini olumsuz yönde etkileyeceği için Mustafa Oğuz, derhal serbest bırakılmalıdır" diye konuştu.
Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi'ndeki hasta tutsak Bayram Kaymaz'ın annesi Medine Kaymaz ise şunları söyledi: "Bu devlet bütün dünyayı kendisine düşman etti. Çocuklarımız enkaz altında ve devlet cenazelerin enkaz altından çıkarılmasına bile izin vermiyor. Vicdanları bu kadardır. Biz barış dedikçe devlet zulmünü artırıyor. Biz bu zulüm karşısında boyun eğmeyeceğiz. Zulmü yıkana kadar mücadele edeceğiz."