Kurdistan’da yıllardır devam eden yok etme politikaları varlığını tüm sıcaklığıyla devam ettirirken, iktidar özel savaş ile Kurdistan kentlerinde asimilasyon politikalarına da ağırlık veriyor. Halkı siyasi soykırım operasyonları ile baskı altına almaya çalışan iktidar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırdığı tecrit ile de tüm halkları yaşamsal bir krizin içine sürüklüyor. “İmralı kapıları açılsın Kürt sorunu çözülsün” diyen Kürt halkına saldırı ve baskıyla cevap veren iktidar, Kürt sorunu yokmuş gibi üç maymunu oynamaya devam ediyor. 

'BU TOPRAKLARDA BARIŞ İÇİNDE YAŞAMAK İÇİN ÇÖZÜM ŞART'

GENEL-İş Sendikası üyesi Ayşe Güler, Kürt sorununun tüm Kürt halkını ve tüm toplumu etkisi altına aldığını söyleyerek, “En büyük Kürt sorunu dil ve kültür asimilasyonudur. Biz Kürtçe bilmiyorduk, okulda Türkçe eğitim alıyorduk ve aldığımız eğitimi dahi anlayamıyorduk. Türkçe öğrenene kadar okul bitecekti neredeyse. Şu an hem kendi dilimizi hem de zorunlu olarak Türkçe’yi biliyoruz. Türkçe bilmekten de şikayetçi değiliz, her dil değerlidir ancak bizim dilimize yönelik baskı ve asimilasyon politikaları dilimize ve doğrudan varlığımıza saldırıdır. Biz bu topraklarda Kürtçe’nin de bir resmî dil olmasını istiyoruz. Siyasette, eğitimde, sağlıkta Kürtçe resmi olarak var olsun istiyoruz. Kürt halkının yaşamı Kürtçe’dir. Biz sabah Kürtçe ile uyanıp gece Kürtçe ile uyuyoruz. Bu ve bunun gibi onlarca sebepten dolayı Kürt sorunu çözülsün istiyoruz. Kürt sorununun siyaset yoluyla çözülmesi gerekiyor. Dünya halkları gibi biz de kendi topraklarımızda kendi dilimizle ve kültürümüzle yaşamak istiyoruz. Bu topraklarda barış içinde yaşamanın başka bir yolu yok” ifadelerine yer verdi. 

ÖZEL SAVAŞLA SOKAKLARIMIZ GÜVENSİZ HALE GETİRİLİYOR

DİSK üyesi Hanife Kardaş, Kürt sorununun muhattabının İmralı olduğunu belirterek, “Bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Bu ülkede tüm krizleri en çok yaşayan ve etkilenen kadınlardır ve biz kadınlar olarak bu krizin ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Kadınlar olarak barış istiyoruz, çözüm istiyoruz. Kürt sorunu demek savaş demek, kentlerimizde huzursuz demek. Özel savaş politikalarıyla sokaklarımız, mahallelerimiz güvensiz hale getiriliyor. Gençlerimiz uyuşturucuya, fuhuşa sürükleniyor. Faşist zihniyet Kürt halkına her alanda saldırıyor. Bu saldırılara karşı Kürt sorununun çözümü için mücadele etmeliyiz. Herkes elini taşın altına koymalıdır. Gerek iktidara gerek diğer partilere her alanda bu sorunun çözülmesi için çağrılarımızı yapmalıyız ve bunun için elimizden geleni yapmalıyız. Halkımızın ve bu toprakların geleceği için sorunun çözülmesi şart. Sorunun çözümü için de adres bellidir” dedi.