Depremin yaraları sarılmaya devam edilirken birçok bölgede hala en büyük ihtiyaç barınma ve çadır. Yaklaşık iki haftadır İskenderun’da bulunan Emek Partisi GYK Üyesi Halil İmrek, depremzedelerin durumuna ilişkin ANF’ye konuştu.
Halil İmrek, evleri az hasar almış ya da artçılar yüzünden kaygı yaşayan ve evlerine yakın yerlere çadır kurmak isteyenlerin bu talebinin karşılanmadığını ifade etti: “İki haftaya yakındır İskenderun’dayım. İskenderun bölgesinde toplam 35 çadır kent var. Bu çadır kentler hala kuruluyor. Ama hala insanların ihtiyaçları tam anlamıyla karşılanmış değil. Ayrıca bazı insanların evleri hafif hasarlı ya da hasarlı değilse bile yeni artçı depremlerinden dolayı evine girmek istemeyen, kaygı ve korku taşıyanlar da çadır istiyor.
Çadır kentlerden ziyade evlerinin yakınında olmak, arada bir girip evin içinde ihtiyaçlarını karşılamak hem de orada kalmak için çadır istiyorlar ama bu insanlar çadır alamıyor. Çadırlar sadece çadır kentlerin olduğu yerlere veriliyor. O açıdan bize mesela müthiş derecede bir çadır talebi geliyor. Çadır kentlerin olduğu bölgelerden önemli bir hijyen sorunu da yaşanıyor. Mesela uyuz vakaları baş göstermeye başladı. Çünkü insanlar iki haftadır banyo yapamıyor. Üç haftayı geride bırakırken daha yeni yeni kuruldu seyyar banyolar. Ama çamaşırhane yok. Mesela bir tane çadır kente çamaşır ve kurutma makinesi geldi ama onlar için de bir konteyner gelecek ve kuracaklar derken yine vakit alacak. Ayrıca yine sağlık açısından özellikle çocuklarda öksürük ve hastalıklar baş gösteriyor.”
50-60 BİN KİŞİ İSKENDERUN’U TERK ETTİ
İskenderun’un dağlık alanlarında hala insanların kendi evlerinde oturduğunu kaydeden Halil İmrek, 50-60 bin kişinin de kenti terk ettiğini söyledi: “İskenderun’un toplam 250 bin nüfusu var. Bunun 50 bin kadarı Esentepe, Gültepe, Yıldırımtepe ve Kocatepe olmak üzere altı tane tepe mahallesi denilen dağlık ve kayalık bölgede, gecekondularda ikamet ediyor. O insanların evlerinde bir hasar yok. Ama asıl hasar kent merkezi, yani deniz kıyısı dediğimiz o doldurma bölgelerde yaşanmış. Bu açıdan nüfusun 50 bin kadarı kendi evlerinde kalabiliyor. Bir 50-60 bini ise kenti terk etmiş durumda. Kalanları da çadır kentlerde kalıyor ama asıl problem kalıcı barınak, konteyner ya da prefabrik evler.
Bizim bulunduğumuz çadır kentte 170 çadır var şu an. Bunun 100 tanesini Rotary Kulübü gönüllüleri kurdu. 40 kadarını AFAD kurdu. Diğerlerini de biz kurduk. Emek Partisi olarak biz buradayız, ayrıca Ekmek ve Gül, DİSK Gıda-İş, DİSK İletişim-iş ve BİRTEKSEN gibi sendika ve yapılar da var. Toplam burada bin 200 kişi kalıyor. Şu an burada düzenli olarak üç öğün yemek çıkıyor. Elektrik ve su sorunları bir iki gündür çözülmeye çalışıldı ama henüz bütün çadırlara kablo verilemedi örneğin. Henüz dün bir tane sağlık ocağı çadırı kurduk buraya. Halk yavaş yavaş muayene olmaya başladı. Yine bizim de kaldığımız bu çadır kentte iki tane çocuk oyun çadırı ve sanat atölyesi kurduk. Ankara’dan heykeltıraş Uygur Orhan geldi. O çocuklarla kilden heykeller yaptı. Çünkü burada bir hayat da akıyor ve hem insanların hem de çocukların temel ihtiyaçlarının yanı sıra hayata da karışması önemli.”
ŞUBAT SONUNA KADAR ÇADIR DEDİLER AMA…
Yetkililerin Şubat ayı sonun kadar çadır kent, Mart sonuna kadar da konteyner kentler kurulacağı yönünde taahhütler verdiğini fakat Şubat sonu olmasına rağmen hala çadır sorununun bile çözülemediğini belirten İmrek, şöyle devam etti: “Şu ana kadar iki tane konteyner yeri kuruldu İskenderun’da. Denilen şu; ilk başta Şubat ayının bitimine kadar çadır kentler bitecek. Mart bitene kadar da konteynerler tamamlanmış olacak. Ama Şubat zaten bitiyor ve henüz çadır işleri tamamlanmadı. Konteynerlerin de Mart sonuna kadar tamamlanacağı pek ön öngörülmüyor. Çünkü her şey çok ağır işliyor.”