‘Önder Apo tüm halklar için yol gösterici’

Perulu bir baba ve Alman bir annenin çocuğu olan Jimena, Kürt Halk Önderi ve paradigmasıyla tanıştıktan sonra bu paradigmanın hayat boyu rehberi olacağını anladığını belirterek, “O, tüm halklar için yol gösterici” diyor.

Enternasyonalist Gençlik Komünleri’nde mücadele veren Jimena, Kürt Özgürlük Hareketi’ni 2022’de İran’da gerçekleşen “Jin jiyan azadî” isyanında tanıdığını, bu mücadelenin sadece Kürtlerle sınırlı kalmayıp, küresel bir harekete dönüşmesinin kendisi için son derece önemli olduğunu söylüyor.

8. Enternasyonal Yürüyüşü’ne katılanlardan Jimena, Perulu bir baba ve Alman bir annenin çocuğu. Baba tarafından kökleri Abya Yala’da yaşayan halklardan Quechalara uzanıyor. Büyükanne ve büyükbabasının bir zamanlar Quecha dilini konuştuklarını ama artık bu dili unuttuklarını, konuşamadıklarını belirtiyor. “Bir Alman gibi büyüdüm ama diasporada yaşayan biri olarak bu yerel köklerim benim için değerli” diyen Jimena, Alman olarak yetişip ve sosyal yaşama böyle dahil olmanın kendi gerçekliği açısından önemli olduğunu söylüyor. Bu durumu şu sözlerle ifade ediyor: “Siyaseti anlamamda ve Avrupa’yı analiz etmemde bunun etkisi oldu. Şu anda kimliğimin yerel halklar kısmıyla bağlantı kurmaya çalışıyorum.”

PKK, MÜCADELEMDE YARDIMCI OLUYOR

Kürt Özgürlük Hareketi’nin halkların kendi kaderini tayin etmesi ve kimliklerini güçlendirmesi için gösterdiği çabaya işaret eden Jimena, “Benim için Alman, Avrupalı kökene sahip olmak ve ayrıca Perulu veya Abya Yala yerlisi olmak çok zor. Bir taraftan Avrupa'nın sömürgeleştirdiği bir halk gerçekliğim diğer tarafta ise kendi kültürleriyle iyi bir bağ kuramayan Alman halkı gerçekliğim var. Bu bağlantı kurmam gereken iki kimlik. Zor bir mücadele ama aynı zamanda çok güzel. Kürt Özgürlük Hareketi’nin bana yardımcı olduğu bir mücadele.”

KAPİTALİST DEĞERLER YOK EDİYOR

Jimena, ailesinden de yola çıkarak, sömürgeciliğin ve kapitalizmin tahribatlarını şöyle ifade etti: “Peru'daki ailem kökleriyle ilgileniyor ve iyi bir aile ama kapitalist değerler bir anlamda ailemi de yok etmiş durumda. Özel mülkiyetin beslediği miras paylaşımlarında, para, mülkler gibi konularda kavgaları kışkırttı. Sömürgeleşme, ilkin zihinlerinde başladı. Peru’daki yerel halkların direnişinden bahsettiğimizde bunu açıkça görüyorum. Özellikle Sandino Luminoso (Aydınlık Yol) ve devlet terörü dönemi, Peru halkını çok etkiledi. Ayrıca babam askeri akademiye gittiği için Peru'da tanıdığım çoğu insan asker ve faşistti. Militarist ve hiyerarşik bir zihniyetle yaşayan insanlar, güce çok değer verir; sürekli komşularından daha fazlasına nasıl sahip olabileceklerini düşünür. Yani güçlü bir kapitalist ve devletçi düşünce tarzı var. Çok ataerkil. Her zaman biri diğerinin üstünde.

HER GİTTİĞİMDE YENİ BENZERLİKLER GÖRÜYORUM

Ailemin faşizmden, sömürgecilikten doğrudan etkilendiğini görüyorum. Bu kişilik ve toplumsal dönüşüm, halkımızın kültürel kimliğini yok ediyor. Değerlerini silip yerine Katolik dinini, parayı koydu. Gerçekten onları mutlu etmeyen güçlü bir değişim bu. Bunun doğru olmadığını düşünüyorlar ama bir çelişkinin olduğunun da farkındalar. Böyle bir sezgileri var ama bu konuda hiçbir şey yapmak istemiyorlar. Dürüst olmak gerekirse Quechua halkımın hikayesini pek bilmiyorum ama oraya her gittiğimde bir şeyler öğrendiğimde Kürt halkıyla özellikle de kozmovizyonları açısından pek çok benzerlik görüyorum. Doğanın nasıl çalıştığına dair anlayışları, doğa ile insan arasındaki ilişki ve her şeyin nasıl birbirine bağlı olduğu, doğayla birlikte nasıl yaşanır düşüncesi. Günümüzde doğaya son derece aykırı bir şekilde uygulanmasına rağmen tarım örneğinde de bu benzerlik görülebilir. Dünyanın farklı yerlerindeki iki halkın benzerliği, bizim doğamızı gösterir. Hepimiz bu dünyanın yerlisiyiz.”

ÖNDER ABDULLAH ÖCALAN’IN PARADİGMASI

Kürt Halk Önderi ve paradigmasıyla tanıştığında yaşamının nasıl yol alacağını, ne yapacağını bilmediği bir dönemde olduğunu paylaşan Jimena, bir süre sonra bu paradigmanın hayat boyu rehberi olacağını anladığını söylüyor. Jimena, paradigmanın derinliklerine indikçe özellikle ekoloji konusunun, aynı zamanda bir kadın olarak kadın kurtuluş ideolojisinin kendisini çok etkilediğini belirtiyor. “Ayrıca bir kadın olarak ‘özerk bir şekilde örgütlenmemiz gerektiği’ anlayışı son derece önemli” diyen Jimena, Jineoloji dışında bu kadar insanı bir araya getirebilecek bir organizasyonu göremediğini vurguluyor. Jimena, şunları dile getiriyor: “Toplum için siyaset yapmak istiyorsak taban siyasetinin, özerk örgütlenmenin olması bir zorunluluktur. Bu kadar çok insanı organize etmenin tek yolu bu. Başka yolu yok. Bu da kadınların gücüdür. Önder Abdullah Öcalan bunu farketti ve kadınlara başarma gücü verdi. Bu çok değerli bir şey ve bunun sonucunda tüm dünyayı değiştirebiliriz. Karanlık çağın gençlerinden birisiyim ve bu bana sadece umut vermekle kalmadı aynı zamanda savaşma azmini de verdi. Bu yüzden tüm toplumlara faydalı olabilecek bir şey olduğunu düşünüyorum.”

ABDULLAH ÖCALAN ‘BİRİSİ’ DEĞİL, REHBERDİR

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın tutukluluğunun sadece fiziki bir tutukluluk olarak ele alınamayacağının altını çizen Jimena, şunları vurguluyor: “Düşüncelerini hapsetme çabası olarak da görmek zorundayız. Demokratik Konfederalizm, ekoloji ve kadın özgürlüğü düşüncelerine saldırı girişimidir. O artık ‘birisi’ değil, o bu hareketin rehberidir. Fiziksel kurtuluşu, halkların kurtuluşu ve halkların kendi kaderini tayin etmesi için verdikleri mücadelede önemli bir rol oynayacaktır. Fikirleri ve mücadelesi, tüm halklar için yol gösterici. Onun düşünceleri ve fikirleri, bugün hepimizin burada, bu Uzun Yürüyüş’te olmasını sağladı. Evlerimizden ve bizi içine hapseden toplumsal düzlemlerimizden bazen dışarı çıkıp yüzümüzü göstermemiz; sayımızın çok olduğunu göstermemiz gerekiyor. Halklar bir arada ve hepsi Abdullah Öcalan'ın özgürleşmesini istiyor, diye bağırmamız gerekiyor. O özgürleşmeden özgür olamayız. Rêbertî'yi hapseden güçler bizi de hapsetmek isteyen güçlerdir. Her şey birbirine bağlı.”