Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği (MATUHAY-DER) ve tutsak yakınları tarafından düzenlenen eylemde, "Abdullah Öcalan'a özgürlük, Kürt sorununa çözüm" kampanyası kapsamında bir araya gelindi.
Eylemde, "Toplumsal barış ve tecridi kırmak için özgürlüğe ses ver" pankartı açılırken, katılımcılar Kürtçe ve Türkçe "Özgürlük Yürüyüşü" yazılı önlükler giydi. Sık sık "Siyasi tutsaklar onurumuzdur" ve "Bijî berxwedana zindanan" sloganları atıldı.
Tülay Hatimoğulları, cezaevlerindeki baskılara dikkat çekerek, İmralı tecridinin Kürt sorununun barışçıl çözümünün önünde büyük bir engel olduğunu belirtti. "Hasta mahpuslar başta olmak üzere tüm tutsaklara karşı kötü muamele sona ermelidir" diyen Tülay Hatimoğulları, cezaevlerindeki insan hakları ihlallerine son verilmesi çağrısında bulundu.
Tuncer Bakırhan ise, cezaevlerinin bir ülkenin demokrasi ve özgürlük seviyesini gösterdiğini ifade etti. Bakırhan, “Kürt meselesi Türkiye’nin en temel meselesidir. Kürt meselesinin çözümünün en büyük aktörlerinden birini İmralı Cezaevi’ne koymuşsunuz. Sayın Abdullah Öcalan diyor ki Kürt meselesini diyalogla, müzakereyle çözelim. Niye çözmüyorsunuz? Diyalog ve müzakere bu ülkeyi bölmez. Kürdü, muhalifi cezaevine atan, işkence eden, cenazesini çıkaran bu anlayış Türkiye’yi böler. Kürt meselesinin muhattaplarıyla çözülmesi bu ülkeye zarar vermez. Sizin bu uygulamalarınız bu ülkeye zarar veriyor” şeklinde konuştu.
Türkiye'de düşüncelerini ifade eden, haklarını arayan ve Kürtçe konuşan insanların cezaevine atıldığını belirten Bakırhan, iktidarın ülkeyi ekonomik ve demokratik açıdan çökerttiğini söyledi. "Cezaevlerinin kapılarının açılması, Türkiye'nin demokrasiyi ve özgürlükleri tartışması anlamına gelir" diyen Bakırhan, tecridin kaldırılarak diyalog ve müzakere sürecinin yeniden başlatılması gerektiğini vurguladı.
Konuşmaların ardından, eylemciler cezaevi önünde oturma eylemi gerçekleştirdi ve taleplerini yineledi. Eylem, tutsakların özgürlüğüne kavuşması ve tecridin son bulması için mücadelenin süreceği mesajıyla sona erdi.