DEM Parti İl Eşbaşkanı Abbas Şahin, Kurdistan’da devlet eliyle yaşanan doğa katliamlarını ANF'ye değerlendirdi.
Kürt sorunundaki çözümsüzlük politikalarına dikkat çeken Şahin, “Sorunun çözümü basitken, sistem yüz yıldır çözülmemesi için farklı konseptler devreye koydu. Ortadoğu’da, Mezopotamya coğrafyasında hep bir işgal saldırıları olmuştur ve günümüze baktığımızda sistem bu saldırılarını sürdürmektedir. Doğamızın katledilmesi de bunun en büyük parçalarındandır. Barajlar, madenler, petrol arayışları doğaya büyük zararlar vermektedir ve bu tüm dünyada böyledir. Bugün baktığımızda da sistem Kurdistan’da ‘güvenlik barajları’ adı altında onlar baraj yaptı. Bu güvenlik barajları çözümsüz bırakılan Kürt sorununun çözümsüzlüğünü devam ettiren bir doğa katliamından başka bir şey değildir. Bu barajlarla halkın dili, kültürü, yaşam alanı katlediliyor. Halk bu doğa katliamlarıyla göçe zorlanıyor. Biz bu zihniyeti '90’lardan çok iyi biliyoruz. '90’larda yüzlerce köy yakıldı, yıkıldı, boşaltıldı ve halk göç ettirildi” diye belirtti.
'KURDİSTAN COĞRAFYASINI YOK ETMEK İÇİN HER ŞEYİ YAPIYORLAR'
Şahin, Kurdistan’ın halktan izole edilmeye çalışıldığını, asimilasyonun hedeflendiğini kaydederek, “Ancak devletin bu politikası geri tepti. Halk gittiği her yerde dilini, kültürünü yaşatmaya devam etti. Halk tüm katliam ve göç ettirme politikalarına rağmen yıllar sonra yeniden yaşam alanlarına dönerek, yeniden kendi topraklarında yaşamaya başladı. Yüz yıllık devlet politikasını kendi siyasal bekası olarak gören iktidar, şu anda Kurdistan coğrafyasını yok etmek için elinden geleni yapıyor. Halkın kendi toprağı üzerinde yaşamasını engellemek için her türlü talan politikasını devreye koyuyorlar. Kürt halkının bir arada kalmaması için her türlü yol ve yöntemi deniyorlar. Kürt halkını dilinden, kimliğinden ve toprağından uzaklaştırmak için hiçbir saldırıdan kaçınmıyorlar. Doğa katliamı da bunun parçalarından biri” dedi.
'BİR HALKIN DİLİNİ, KÜLTÜRÜNÜ HEDEF ALIYORLAR'
Şahin, doğa katliamlarının Türk askeri ve korucular eliyle yapıldığına işaret ederek, “Kurdistan’da her yıl onlarca orman yangını yaşanıyor. Bunların çoğu asker veya korucu eliyle gerçekleşiyor. Ancak ne yangını çıkaranlar hakkında bir işlem yapılıyor ne de yangına müdahale ediliyor. Devlet Kurdistan’daki orman yangınlarına bilinçli olarak müdahale etmemeyi seçiyor. Sadece Kurdistan’da değil Türkiye’nin her yerinde doğalgaz, petrol, maden arama çalışmaları adı altında doğa katlediliyor. Barajlar yapılıyor. Ancak ne bu barajların ne de diğer çalışmaların ülke ekonomisine hiçbir katkısı yok. Doğalgaz bulduk, deyip, binlerce hektarlık alanı yok ediyorlar ancak sonra öğreniyoruz ki bulduk dedikleri doğalgazı Rusya’dan temin edip Türkiye’ye getiriyorlar. Tabii tüm bunların yanında Kurdistan’da yürütülen politika çok farklı ve sistematik bir politika. Amaç Kurdistan’da sadece rant değil, özel savaş politikaları çerçevesinde bir halkın, bir toplumun kültürünü, dilini, tarihini yok etmektir” diye kaydetti.
'EN GÜÇLÜ YOL ÖRGÜTLÜ HALK MÜCADELESİDİR'
Farqin’de Gelîyê Godernê’nin yok edilmesine, Pasur’da köylerin boşaltılmasına dikkat çeken Şahin, şöyle devam etti: “Kurdistan’daki binlerce yıllık zenginlikler, kültürel miraslar, su kaynakları yok ediliyor. Bunlardan biri de Hasankeyf. Binlerce yıllık bir tarih baraj altında bırakıldı ve itiraz eden hiç kimseye kulak verilmedi. Yasal engelleri bile tanımadılar ve Hasankeyf sular altında bırakıldı. Tüm tarih yok edildi. Bu bir anlayıştır, bir politikadır. Biz de bu politikaya karşı elimizden geleni yapıyoruz. Buna karşı mücadele etmek için bir hukuksal yolumuz, bir siyaset yolumuz, bir de halk mücadelesi yolumuz vardır. Şunu çok iyi biliyoruz, hukuksal zeminde çözülebilecek bir konu değildir bunlar. Hukuksal olarak her şeyi kendilerine göre kesip biçip düzenleyip önümüze koyuyorlar. Yasalar onların elinde ve bir sonuç getirmeyecektir. Buna karşı en güçlü yol örgütlü halk mücadelesidir. Pasur’da da halk bir araya gelip örgütlü bir karşı duruş sergileyince nelerin değişebileceğini gördük. Bizim de paradigmamız bunun üzerine kurulmuştur. Halkımızla birlikte mücadele edeceğiz ve örgütlü bir şekilde hareket edeceğiz."
'KURDİSTAN DİRENİŞ MERKEZİDİR'
DEM Parti Amed il Eşbaşkanı Abbas Şahin, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:
"Örgütlü bir halkın mücadelesini yenebilecek hiçbir sistem yoktur. Devletten ve iktidardan bir beklentisi olmayan halkımız zaten kendi yaşamını kendisi sürdürüyor. Ekonomik hiçbir beklentisi yoktur. Tüm bölge halkı geçimini hayvancılık ve tarımla sağlıyor. Halk ne toprağından ne suyundan ne de yaşamından vazgeçmek istemiyor. Bu nedenle bu halk doğasının tahrip edilmesine izin vermez. Özgürlüklerinin elinden alınmak istendiğinin farkındalar ve buna hiçbir koşulda izin vermiyorlar. Kurdistan bir direniş merkezidir. Doğanın katledilmesine karşı, asimilasyona karşı, savaşa karşı, tüm baskılara karşı bir direniş merkezi olmuştur Kurdistan. Halkımız örgütlü bir halktır ve bu örgütlülüğünü tüm politikalara karşı sergilemektedir.”