Üç kentte kayıplar için adalet istendi

İzmir, Amed ve Batman'da insan hakları savunucuları ile kayıp yakınları, adalet arayışlarına devam etti. Eylemlerde Fehmi Tosun, Fahri Balyeci’nin akıbeti soruldu, devletin işlediği suçlara ilişkin yapması gerekenler hatırlatıldı.

İZMİR

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, “Kayıplar bulunsun, failleri yargılansın” eylemlerinin 454’üncü haftasında Konak’ta bulunan Başbakanlık Binası önünde bir araya geldi. Eyleme Küba Parlamento Üyesi ve Eğitimcisi Lazara Borraya Tolon, Halkların Demokratik Partisi (HDP) üyeleri, İzmir Barış Anneleri Meclisi ve sivil toplum örgütü temsilcileri destek verdi. İHD Şube Yöneticisi Ali Aydın'ın basın metnini okuduğu eylemde, 19 Ekim 1995 tarihinde İstanbul'un Avcılar ilçesinde evinin önünden sivil polisler tarafından gözaltına alındıktan sonra kendisinden haber alınamayan Fehmi Tosun'un akıbeti soruldu. 

TOSUN'UN HİKÂYESİ

Aydın, Tosun Ailesi'nin Amed'in Lice ilçesinden devlet baskısından kaynaklı göç ettiğini hatırlatarak, Fehmi Tosun’un 19 Ekim 1995 tarihinde akşam saatlerinde silahlı ve telsizli sivil polisler tarafından 34 UD 597 plakalı beyaz Toros araçla evinin önüne getirildiğini aktardı. Aydın o gün yaşananları şöyle dile getirdi: “Tosun, kendisini gören eşi ve çocuklarına ‘Beni öldürecekler’  diye bağırdı. Onlar Fehmi’nin yanına koşunca zorla araca bindirilerek evinin önünden götürüldü. Eşi Hanım Tosun ve İHD tüm yasal yollara başvurdu. Ama Fehmi Tosun’un gözaltına alındığı devletin tüm kademelerince inkâr edildi ve kendisinden bir daha haber alınamadı.” 

İç hukuk yolunda sonuç alamayan Tosun ailesinin dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdığını aktaran Aydın, bu davanın 2003 yılında sonuçlandığını belirterek, "AKP hükümeti AİHM'e verdiği savunmada ‘Hükumetimiz Fehmi Tosun’un kaybolması olayının meydana gelmesinden dolayı üzgündür. Bir kimsenin kaybolması olayı hakkındaki soruşturmanın eksik yapılmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2’nci Maddesinin yaşam hakkı ihlalini oluşturduğu kabul edilmektedir.’ dedi" ifadesinde bulundu. Aydın, Türkiye'nin sözünü ettiği sözleşmelere imza atmasına rağmen gerekliliğini yerine getirmediğini aktardı. 

Türkiye’de yüzlerce insanın tüm haklarından mahrum bırakılarak öldürüldüğü ve kaybedildiğini hatırlatan Aydın, devleti yönetenlerin bu gerçeği görmezden geldiğini vurguladı.  Yaşanılanların unutulmadığını belirten Aydın, “Susmak bizi güvensiz bir geleceğe sürükler. Unutmak, işlenen insanlık suçlarının yeniden işleneceği iklimi yaratır. Cezasızlık yaşanan travmaların daha da derinleşmesine yol açar ve bütün bunlar çocuklarımızın geleceği için tehlike yaratır" diye konuştu. 

Aydın, devletin gözaltında kaybedilenlerin akıbetini açıklamadan, faillerini yargılamadan yürüttükleri adalet mücadelesinden bir adım bile geri atmayacaklarını söyledi. 

AMED

İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen eyleminin 507’ncisi düzenlendi. İHD Şubesi Konferans Salonu’nda düzenlenen eyleme Halkların Demokratik Partisi (HDP) Amed Milletvekili Selçuk Mızraklı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclis Üyesi Gamze Pamuk Ateşli, CHP İl Başkanı Mehmet Sayın, Tabipler Odası, KESK Şubeler Platformu, insan hakları aktivistlerinin yani sıra çok sayıda kişi katıldı.  

Eylemde konuşan İHD Şube Başkanı Abdullah Zeytun“Coğrafyamızda yaşanan özel güvenlik bölgelerinin ilan edilmesi, savaş sürecinin çok ağır bir şekilde devam ediyor olması, yaşamın her alanında, cezaevlerinde, sokakta ihlallerin devam ediyor olması talep ettiğimiz toplumsal uzlaşın ve barışı zedeleyen bir durumdur. Geçmişle yüzleşmeyi, aynı zamanda toplumsal barışın birlikteliğinin inşası ve teminatı olarak görüyoruz. Kuşkusuz bunun yolu da öncelikli olarak çatışmasızlığın derhal sonlandırılması ve birlikte yaşamın tesisi noktasında tarafların demokratik bir süreçle çözüme dahil olmasıdır. Aynı zamanda Türkiye’nin uymakla yükümlü olduğu uluslararası sözleşmeleri ve Birleşmiş Milletlerin Kayıplar Sözleşmesini derhal imzalaması gerekir” diye konuştu.

CHP PM Üyesi Gamze Pamuk Ateşli de, Cumartesi Anneleri'nin sesiz barış çığlını ısrarla görmezden gelen bir iktidarın olduğunu ifade ederek, “İnsan Hakları Derneği kapalı bir ortamda barış talebini getiriyor. Olağanüstü Hal bitmiş olsa da uygulamada bitmediğini görüyoruz. Biz parti olarak da insan hakları savunucuları olarak da bu sesiz barış çığlığı yanında olacağız” dedi. 

BALYECİ'NİN HİKÂYESİ

İHD Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan, 26 Eylül 1996 tarihinde Amed'de gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Fahri Balyeci’nin hikayesini anlattı. 1965 doğumlu Diyarbakır Hazro ilçesinde yaşayan, evli ve beş çocuk babası 1965 doğumlu Fahri Balyeci’nin PKK’ye katılan kardeşinden dolayı sürekli Hazro Jandarma Komutanlığı'na çağrıldığını, kardeşini bulup getirmesi ve ajanlık yapması için tehdit edildiğini belirten Örhan, “Aynı sebeple 1994 yılında 45 gün boyunca gözaltında tutulmuş, daha sonra TCK’nin 169. maddesine muhalefetten tutuklanarak 19 ay cezaevinde kalmıştı. Tahliyesinden yaklaşık 4-5 ay sonra, 26 Eylül 1996 tarihinde bir alacağını tahsil etmek için Diyarbakır’a geldi. Parasını tahsil ettikten sonra bir daha kendisinden haber alınamadı” dedi.  

Ertesi gün ailesinin yaptığı araştırmada, Balyeci’nin eski sebze hali civarında gözaltına alındığının belirlendiğini ifade eden Örhan, Balyeci’nin bulunmasına ilişkin yürütülen girişimleri şöyle anlattı: “O dönem kaybedilmekten korktuğu için ismini vermek istemeyen bir kişi, Fahri’yi Diyarbakır’da JİTEM’de gördüğünü, bazen gözleri bağlı bazen de açık bir şekilde ayakta bekletildiğini ve işkence gördüğünü anlattı. Bunun üzerine Balyeci’nin gözaltına alındığından emin olan ailesi Hazro Kaymakamlığına, Savcılığa, Jandarma Komutanlığına ve Diyarbakır DGM Savcılığına başvurdu ancak yanıt alamadı. Bunun üzerine büyük kardeşi Abdurrahman Balyeci 1 Kasım 1999’da İHD’ye başvurdu. Ocak 2012’de Diyarbakır’ın Sur İlçesinde bir dönem cezaevi olarak kullanılan ve JİTEM’in merkezi olarak bilinen İçkale mevkiinde başlattıkları kazılarda insan kemikleri bulunması üzerine, Balyeci ailesi yeniden İHD’ye başvurarak DNA testi yapılmasını talebinde bulundu. Fahri Balyeci’den hala bir haber alınamadı.” 

BATMAN

Batman’da ise kayıp yakınları, İHD Şubesi'nde 413'üncü kez bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" pankartının açıldığı eylemde, gözaltında kaybettirilenlerin yanı sıra Sur’da devlet güçlerince katledilen Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin fotoğrafı açıldı. Eyleme, HDP Milletvekili Feleknas Uca, Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) üyesi avukatlar, kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları katıldı. 

Eylemde konuşan İHD Şubesi yöneticilerinden Abdurrezak Katmaz, annelerin çocuklarının arama mücadelesine yıllardır omuz verdiklerini ve destek vermeye de devam edeceklerini belirterek, "Gözaltında kaybetme insanlığın bir utancı, uygarlığımızın kara deliğidir" dedi. 

İHD olarak beş temel taleplerinin olduğunu belirten Katmaz, şunları söyledi: "Zorla kaybedilenlerin akıbeti ortaya çıkarılmalıdır. Fail ve sorumlular yargı önünde hesap vermeli, devlet gözaltında kaybetme suçundaki sorumluluğunu kabul etmeli, gözaltında kaybetme fiilinin fail ve sorumlularını koruyan cezasızlığa son vermeli, Türkiye Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmeyi imzalamalıdır."