GÖRÜNTÜLÜ

‘Alevilerin örgütsüzlükten kurtulması lazım’

Alevilere yönelik saldırıların örgütsüzlüklerinden kaynaklandığını belirten Pir Mahir Şahin, “Alevilerin ikrar temelli siyasal, sosyal ve inançsal bir örgütlenme kurmaları gerekir” dedi.

ALEVİLER ÖRGÜTLÜLÜK

Pir Mahir Şahin, Suriye’de Kürtlere ve Alevilere yönelik saldırıların tarihsel ve ideolojik çatışmaların devamı olduğunu belirterek, Önder Apo’nun halkların birlikte yaşama düşüncesinin bu saldırılara karşı önemli bir alternatif sunduğunu ifade etti.


Baba Mansur Ocağı Pirlerinden Mahir Şahin, Suriye’de Alevilere ve inanç merkezlerine yönelik saldırıları ANF’ye değerlendirdi. Pir Mahir Şahin, öncelikle bu sürecin tarihsel arka planını hatırlattı: “Bu durum, özelikle İslam tarihindeki farklı coğrafi ve kültürel merkezlerin etkisiyle şekillenmiştir. İslam’ın siyasal, ruhani ve ideolojik açıdan farklı bölgeleri öne çıkmaktadır. Mekke ve Medine daha çok ruhani merkezler olarak bilinirken, Şam, Bağdat ve Kahire ise iktidar, felsefe ve ideoloji açısından belirleyici olmuştur. İslam tarihinde Emeviler ve Abbasiler dönemlerinde yaşanan değişimler, bu bölgelerin önemini artırmıştır.

FATİMİLER DÖNEMİ MISIR

Fatimiler örneğinde olduğu gibi Mısır, İslam ideolojisinin ve felsefesinin şekillendiği önemli bir merkez haline gelmiştir. Hz. Muhamed’in Ehl-i Beyt’ine bağlı olan birçok sahabe ve el-Bekir mensubu kişi, Mısır’a giderek Fatimi devletini kurmuş ve bu ideolojik temeli burada sürdürmüştür. Bu dönemde, Hz. Ali’nin soyundan gelenlere ‘Seyyid’ ve ‘Şerif’ unvanları verilmiş, bu unvanlarda belirli sembollerle ifade edilmiştir. Fatimi devleti, Selahaddin Eyyubi tarafından ortadan kaldırılana kadar bu özelliklerini korumuştur.

CİHATÇI İSLAM’IN MERKEZİ ŞAM

Şam, tarih boyunca cihatçı İslam anlayışının merkezlerinden biri olmuştur. Bu nedenle Şam yönetiminin doğası itibarıyla çeteci ve radikal bir yapıya dayandığı söylenebilir. Şam’ın bu karakteri çevresindeki topluluklar; özellikle Aleviler, Kürtler, Hristiyanlar ve diğer azınlıklar için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Şam yönetimi, kendisine biat etmeyen toplulukları hedef almakta ve bu toplulukları düşman olarak görmektedir.

ABBASİLER DÖNEMİ BAĞDAT

Bağdat ise Abbasiler döneminde şiir, sanat ve bilim gibi alanların merkezi olmuştur. Harun Reşid döneminde, bu şehir aynı zamanda Şii nüfusun ve kültürel zenginliğin yayılma merkezi olmuştur. Abbasiler döneminde yapılan Faruk Camii gibi yapılar, bu kültürel ve ideolojik mirasın birer sembolüdür.

ALEVİ KATLİAMLARI VE DÜŞMANLIĞI

Suriye’de Aleviler, Kürtler ve diğer azınlıklar tarih boyunca ayrımcılıkla ve saldırılarla karşı karşıya kalmıştır. Özelikle Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemlerinde Alevilere yapılan zulümler dikkat çekicidir. Osmanlı döneminde, şeyhülislamların fetvalarıyla Anadolu’da Alevilere yönelik saldırılar teşvik edilmiş, ‘Kızılbaş avı’ adı altında büyük katliamlar gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde, Alevilere karşı toplumun geniş kesimlerinde bir düşmanlık yaratılmıştır.”

KÜRTLERİN OLUŞTURDUĞU MODEL

Son yıllarda Kürtlerin, Suriye’de kendilerine bir alan açarak farklı etnik ve inanç gruplarını bir araya getiren bir model ortaya koyduğuna dikkat çeken Pir Mahir Şahin, bu modelin, çatışmasız bir şekilde toplumsal barışın sağlanabileceğini gösteren önemli bir örnek olduğunu söyledi. Kürtlerin bu başarısının, özellikle radikal İslamcı ideolojilere karşı dikkat çekici bir alternatif sunduğunu vurgulayan Pir Mahir Şahin, bncak bu gelişmenin, Suriye’deki mevcut yönetim ve cihatçı gruplar tarafından tehdit olarak görüldüğünü kaydetti.

ALEVİLERİN ÖRGÜTSÜZLÜĞÜ

Geçmişte olduğu gibi, bugün de Alevilere yönelik kirli propaganda ve saldırıların devam ettiğini belirten Pir Mahir Şahin, şöyle devam etti: “Bu durum, Alevilerin örgütsüzlüğünden kaynaklanmaktadır. Oysa Şeyh Bedrettin, Kalender Çelebi ve Pir Sultan Abdal dönemlerinden olduğu gibi, Alevilerin ikrar temelli siyasal, sosyal ve inançsal bir örgütlenme kurmaları gerekmektedir.”

TÜRKİYE’DEKİ ZİHNİYETİN AYNISI SURİYE’DE

Ortadoğu’daki kaos ortamı ve Suriye’de devam eden gelişmelerin, bölgedeki topluluklar için hem bir tehdit hem de bir fırsat sunduğunu söyleyen Pir Mahir Şahin, şunları  söyledi: “Aleviler, Kürtler ve diğer azınlıklar bu süreçte kendi haklarını savunmak ve geleceğe dair umutlarını korumak için dayanışma ve örgütlenmeye önem vermelidir. Bu dayanışma, tarihsel olarak zulüm görmüş toplulukların haklarını savunmaları için kritik bir öneme sahiptir. Süreç içerisinde herkes yerini alıyor. Şu anki durum, Türkiye’deki zihniyet gibi rahat durmuyor ve her tarafa saldıran bir ruh haliyle ilerliyor. Suriye’deki gelişmeleri manipüle ederek, kendi iç kamuoyunda kaybettiği inandırıcılığını tekrar kazanma çabasını ortaya koyuyor. Yerlere serilen, prestijini kaybeden bu zihniyet, durumu düzeltmek yerine manipülasyonlarla ilerliyor.”

BİR YANDAN GÖRÜŞME, DİĞER YANDAN SALDIRI

Son dönemde Önder Apo ile yapılan görüşmelerin önemli olduğunu ve Suriye’deki gelişmeler üzerinde etkili olacağını belirten Pir Mahir Şahin, bu durumun geçmişteki gibi suiistimal edilmemesi gerektiğini ve tarihsel hatalardan ders alınarak yol alınmasının önemli olacağını vurguladı. Pir Mahir Şahin, “Geçmişte AKP iktidarının barış süreci olarak adlandırılan dönemlerinde, beli aralıklarla bir yumuşama görülse de bu sürecin sonunda hile ve dolapların devreye girmesiyle çok sayıda insan hayatını kaybetti. O dönemde Dolmabahçe’de müzakere fotoğrafları verilmiş olsa da bir taraftan da ‘Kobani düştü düşecek’ gibi söylemlerle provoke edildi. Operasyonlara zemin hazırlandı. Bugün de benzer bir çelişki söz konusudur. Bir yandan görüşmelerden bahsedilirken, diğer yandan Rojava’ya yönelik saldırılar devam etmektedir” şeklinde konuştu.

SURİYE’Yİ ALEVİSİZ, ROJAVA’YI KÜRTSÜZLEŞTİRME

Türkiye’nin amacının, Rojava’yı Kürt’süz, Suriye’yi Alevisiz bir hale getirmek ve demokratik taleplerden uzak bir toplum olduğunu söyleyen Pir Mahir Şahin, bu yaklaşımın, insanları biata zorlayan bir zihniyetle paralellik gösterdiğini belirtti. Bütün bu baskı ve saldırılara rağmen özellikle Rojava’da halkın, kendi varlığını korumak için direnişini sürdürdüğünü ifade eden Pir Mahir Şahin, “Kadınların, gençlerin ve halkın genelinin direnişi, bölgeyi savunma azminin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Bu durum, bölge halkları arasında bir dayanışma örneği sergiliyor ve büyük bir umut yaratıyor” dedi.

ÖNDER APO’NUN DÜŞÜNCELERİ HAYATİDİR

Bölgeye yönelik bu baskı ve saldırıların sonucunda, çatışmanın derinleşmesi ya da barışçıl bir yönetimin ortaya çıkması önündeki engellerin kalkmasının mümkün olabileceğini söyleyen Pir Mahir Şahin, şunları ekledi: “Halkların kardeşliği, bir arada yaşama umudu ve demokratik bir gelecek için direnişin sürmesi kritik önem taşıyor. Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın düşüncelerinin bu bağlamda ele alınması, halkların birlikte yaşamasını savunan fikirlerin ne kadar hayati önemde olduğunu gösteriyor. Hala en zor koşullarda direnen, adalet ve hakkaniyet uğruna mücadele eden insanların desteklenmesi bir insanlık borcudur.”