Tutuklanan gazeteci sayısı OHAL dönemine yaklaştı
Son olarak 6 gazetecinin de tutuklanmasıyla tutsak gazeteci sayısı 35’e yükseldi. Gazetecilerin tutuklanma gerekçesi ise mesleklerini yapmak.
Son olarak 6 gazetecinin de tutuklanmasıyla tutsak gazeteci sayısı 35’e yükseldi. Gazetecilerin tutuklanma gerekçesi ise mesleklerini yapmak.
MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, Kürt gazetecilerin tutuklanmasının hiçbir hukuki zemininin bulunmadığını belirterek, “Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararları belli. Bu bir siyasi gözdağı” dedi.
İstanbul merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 17 Ocak’ta gözaltına alınan gazeteciler Necla Demir, Rahime Karvar, Ahmet Güneş, Velat Ekin, Vedat Örüç ve Reyhan Hacıoğlu, “Örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla 20 Ocak'ta tutuklandı. Son bir ay içerisinde 13 gazeteci tutuklanmış oldu.Bu tutuklamalarla birlikte Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) rakamlarına göre Türkiye’de cezaevinde en az 35, ev hapsinde ise dört gazeteci ve medya çalışanı bulunuyor.
BU MANTIĞIN HUKUKİ BİR AÇIKLAMASI YOK
Suçlamaların sadece haber yapmakla ilgili olduğunu ifade eden MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, son tutuklamalarla ilgili şunları söyledi: “Tutuklanan gazetecilerin büyük çoğunluğu Kürt, en önemli özellik bu, ikincisi bu gazetecilerin büyük çoğunluğu özellikle Avrupa merkezli Kürt yayınlarında serbest haber yapan, telifle çalışan gazeteciler. Suçlama konusu da tam olarak bu. Yani siz nasıl Avrupa merkezli Kürt medyasında çalışırsınız; onlar ‘terör örgütü yayını’; onlara neden haber yolluyorsanız, o zaman siz de ‘terör örgütü üyesisiniz’ mantığıyla yaklaşıyorlar. Bu mantığın, hukuki bir açıklaması yok. Gazeteciler, gazetelerin ve ajansların yayın politikasından sorumlu değildir. Kendi haberinden sorumlulardır. Bir gazetenin veya bir ajansın yayın politikasına sorumlu olan kişi sorumlu müdürdür. Bu yüzden gazetecilere bu suçlamayı yöneltmenin hukuken karşılığı yok. Buna tamamen siyasi bir olay olarak bakmak lazım.”
İKTİDAR BAZI KONULAR TARTIŞILSIN İSTEMİYOR
Veysel Ok, son dönemde Türkiye siyasetinde Kürt sorununa dair farklı boyutlarda tartışmaların olduğunu, bunların dile getirilmesinin iktidar tarafından istenmediğini; bunun da Kürt medyasına baskı olarak geri döndüğünü kaydetti. İktidarın, bu konuların tartışılmasını veya var olan hak ihlallerinin görünür olmasını istemediğini belirten Ok, “O yüzden de hedef Kürt gazetecileri ama onları tutuklarken de ortaya bu kişilerin örgüt üyeliğine dair bir veri koyamıyorlar. Yani bu kişiler emirle mi haber yapmışlar, talimat mı almışlar? Bunların hiçbirisi yok. Hangi hiyerarşik yapı içerisindeler? Bunları hiç tartışmadan özellikle Avrupa merkezli Kürt medyasında haber yapanları tutukluyorlar” dedi.
AYM’NİN CEMİL UĞUR KARARI EMSALDİR
Avukat Veysel Ok, Anayasa Mahkemesi'nin gazeteci Cemil Uğur davasıyla ilgili kararında, gazetelerin ve ajansların yayın politikasından gazetecinin sorumlu tutulamayacağını özellikle vurguladığını hatırlattı. Yapılan haberlerinin incelenmesi, haberlerde varsa bir suç unsurunun belirtilmesi gerektiğine işaret eden Ok, son tutuklanan gazetecilerin hiçbirisine yaptıkları haberlerin içeriğinin sorulmadığını söyledi.
BU, BİR SİYASİ GÖZDAĞI
“Para aldın mı, haberi gönderdin mi, şu kişiler tanıyor musun?” gibi sorular sorulduğuna dikkat çeken MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, şunları ekledi: “Olay bundan ibaret. Türkiye'de binlerce serbest gazeteci var. Bu insanlar da öyle ama Avrupa merkezli Kürt medyası olduğu için savcılık örgüt üyesi olmak için yeterli bulunmuş. Kısa vadede tutuklu kalma olasılıkları yüksek ama orta ve uzun vadede hukuken onların cezaevinde kalmasının bir zemini yok. Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararları belli. Bu bir siyasi gözdağı, tartışma ortamının olmasını istemediği için bu baskının dozu artırdılar. Bakın bu son tutuklamalarla Türkiye’de tutuklu gazeteci sayısı 35’e yükseldi, dört gazeteci de ev hapsinde. Bu rakamlar en son 2016’daki OHAL döneminde bu kadar yüksekti.”