Amca Kabaiş: Rojin sudan korkardı, yanına bile yaklaşmazdı

Yeğeni Rojin Kabaiş’in intihar ettiğine kesinlikle inanmadığını vurgulayan amcası Ahmet Kabaiş, adli tıp raporunda iki erkek DNA’sı bulunduğunu hatırlatarak, “Kaldı ki Rojin sudan korkardı, yanına bile yaklaşmazdı” dedi.

ROJİN KABAİŞ

Üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünün ardındaki tüm soru işaretlerine rağmen birçok benzer kadın şüpheli ölümü gibi “intihar” denilerek kapatılmaya çalışılmasına yönelik tepkiler büyüyor. Tüm aile fertleri gibi yeğeni Rojin’in intihar ettiği iddiasını reddeden İstanbul’da yaşayan amcası Ahmet Kabaiş, ANF’ye konuştu. Rojin’in sudan korktuğuna dikkat çeken Kabaiş, “Rojin sudan korkardı, yanına bile yaklaşmazdı. Kaldı ki zaten intihar edecek bir insan değildi. Hem hayata çok bağlıydı, hem dini inancı da çok yüksekti. İntiharın da büyük günah olduğunu biliyordu. Bu işin peşini bırakmayacağız!” dedi.

‘ÜNİVERSİTEYİ KAZANDIĞINA ÇOK SEVİNMİŞTİ, BÜYÜK HAZIRLIK YAPTI’

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü’nü kazanan 21 yaşındaki yeğeninin güle oynaya Wan’a gittiğini hatırlatan amca Ahmet Kabaiş, “Rojin aslında İlahiyat Bölümü’nü kazanmıştı. Ancak öğretmen olmak istediği için bir yıl çok çalışarak daha iyi bir puanla öğretmenliği kazandı. Özellikle çocukları çok seviyordu, iki ablası var, onların çocuklarıyla da çok ilgilenirdi. Onları bir gün telefonla aramasa çocuklar hemen sitem ederlerdi. Öğretmenlik bölümünü kazandığında çok sevinmişti ve heyecanla okula başlayacağı günü bekliyordu. Büyük hazırlıklar yaptı. Tüm eksiklerini tamamladı. Hatta kulağında duyma sorunu vardı, ameliyat oldu. Hayalini gerçekleştirmenin mutluluğu ve hevesiyle gitti” dedi.

‘EN SON TELEFONDA ODADAKİ KIZ ARKADAŞIYLA GÖRÜŞTÜ’

Ne olduysa 27 Eylül 2024 tarihinde kaldığı KYK yurdundan çıktıktan sonra olduğunu belirten Kabaiş, sözlerini şöyle sürdürdü: “KYK yurduna geleli ve derslere başlayalı henüz iki gün olmuştu. Yurttaki odasında Rojin ile birlikte iki kişi daha kalıyor. Ama diğer üçüncü kişi henüz okula giriş yapmadığı için henüz yurda gelmemişti. Rojin kendisiyle aynı bölümde okuyan başka bir kızla kalıyordu. O kız arkadaşını da sadece iki gündür tanıyordu. 27 Eylül günü saat 18.00 civarlarında yurttan çıkıyor. Telefonla görüştüğü annesine, ‘Markete neskafe almaya gidiyorum, daha sonra yurda döndüğümde seni arayacağım’ diyor ama markete gitmiyor. Annesiyle görüştükten sonra oda arkadaşını arayıp odada kalan telefon şarjının kablosunu getirmesini istiyor. Hatta masa tenisi oynamaya da beraber gideceklerinden söz ediyor. Ancak odadaki arkadaşının kabloyu götürüp götürmediği, Rojin ile görüşüp görüşmediği ise bilinmiyor ancak ertesi gün sahilde bulunan eşyalarının arasında şarj kablosu yok. Çünkü bize verilen eşyalarda şarj kablosu yoktu. Ama en son telefonla odadaki kız arkadaşıyla görüşüyor.”

‘YURT YÖNETİMİ SORUMLU’

Rojin’in o akşama yurda gitmediğini ancak aileye kimsenin haber vermediğini anlatan Kabaiş, ertesi gün üniversite kampüsünün sınırları içinde yer alan Wan Gölü'nün sahilinde dört kişi tarafından Rojin’in telefonu, kulaklıkları, kekinin bulunması üzerine kayıp olduğunun anlaşıldığını söyledi. Yurt yönetiminin tam 17 saat sonra Rojin’in babasını arayıp kayıp olduğu ve eşyalarının bulunduğu haberini verdiğine dikkat çeken Kabaiş, “Yurt yönetimi abimi tam 17 saat sora arayıp Rojin’in kayıp olduğu, eşyalarının bulunduğu haberini veriyor. Böylesi bir sorumsuzluk söz konusu. Neden daha önce haber vermediklerini sorduğumuzda ise reşit olduğunu ve 24 saat geçmeden bir şey yapamayacaklarını söylüyor. İyi de abim zaten yurda teslim etmiş kızını, kızdan yurt sorumlu sonuç itibariyle. İşin ilginç yanı, oda arkadaşı aileyi arayıp aileye Rojin’in kayıp olduğunu söylemiyor. Daha sonra abim Rojin’in telefonunu arıyor, telefona polis cevap veriyor ve kızının eşyalarının kendilerine teslim edildiğini söylüyor. Daha sonra Rojin’in kardeşi Mizgin söz konusu oda arkadaşını arayıp, neden Rojin’in kayıp olduğunu kendilerine haber vermediğini soruyor. O da uyuduğunu, Rojin’in gelip gelmediğini bilmediği cevabını veriyor. Rojin ile telefonla en son onun konuştuğunu da söylemiyor, biz sonra öğreniyoruz” diye konuştu.

‘ÜNİVERSİTE KAMPÜSÜNE DIŞARDAN DA GİRİLİYOR VE İÇKİ İÇİLİYORDU’

Rojin’in cansız bedeninin kayıp olduğu 27 Eylül’den 18 gün sonra Wan Gölü kıyısında, eşyalarının bulunduğu yerin 24 kilometre uzağında bulunduğunu belirten Kabaiş, cenazesinin akıntının tam ters yönünde bulunduğunu ve yapılan otopsi raporunda iki erkek DNA’sına ve vücudunda morluklara rastlandığına dikkat çekti. Otopsi raporunda ölümün boğulmadan kaynaklandığının açıklandığını belirten Kabaiş, Wan Gölü'nde boğulma olamayacağına çünkü suda 100 metre de gitsen boğulacak kadar bir derinlik olmadığına işaret etti. Eşyaların bulunduğu noktanın hemen yakınında alkol şişelerinin de bulunduğunu belirten Kabaiş, “Kız KYK’nin bulunduğu noktanın biraz daha uzağında erkeklerin yurdu var. Üniversite kampüsüne ise dışarıdan kişiler de çok rahat girebiliyor. İçki de rahat bir şekilde içiliyor. Abim kampüse gittiğinde Rojin’in eşyalarının bulunduğu noktaya bakarken orada kendi gözleriyle görmüş içki şişelerini. O akşam ne olduğunu, yeğenine bir şey yapılıp yapılmadığını dosyadaki kısıtlılık kararı nedeniyle öğrenemedik. Ne olduysa üniversitenin sınırları içerisinde olmuş ve Rojin’in eşyalarının bulunduğu noktayı gören kameralar da var. Diyeceğim şu ki öne sürüldüğü gibi intihar etme olasılığı yok. Rojin sudan korkardı, yüzme bilmezdi, suya yaklaşamazdı bile. Onun kendiliğinden suya girmesinin mümkünatı yok. Kaldı ki hayata çok bağlıydı, dini inancı yüksekti, intiharın büyük günah olduğunu biliyordu. Ne olduysa o üniversite kampüsünün sınırları içinde oldu. Ama kamera kayıtları kesik kesik ve tam verilmediği için yaşananlar açığa çıkmıyor” dedi.

‘BU İŞİN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ!’

Rojin’in cansız bedeninin bulunmasıyla dosyaya kısıtlılık kararı getirilmesinin bir olduğunu belirten Kabaiş, kısıtlama nedeniyle ne kendilerinin ne de avukatlarının dosyadaki gelişmeleri takip edebildiklerini söyledi. Bir an önce kısıtlama kararının kaldırılmasını isteyen amca Kabaiş, dosya savcısıyla görüştüklerini ve savcının kendilerine hem intihar hem de cinayet ihtimalini araştırdıklarını söylediğini aktardı. Bu yaşananlarda birinci derece yurdun sorumlu olduğunu ifade eden Kabaiş, “Ne olursa olsun, Rojin reşit de olsa aileye haber vermeleri gerekiyordu. Rojin’in eşyaları da üniversite kampüsünün sınırları içinde bulunuyor. Biz bu işin peşini bırakmayacağız ve gerçekler ortaya çıkana kadar da uğraşacağız” vurgusunda bulundu.