Kürt halkını hedef alan kayyum gaspları Ankara’daki Güven Park’ta protesto edildi.
Parkta yapılan açıklamaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, partinin tüm belediye eş başkanları, belediye meclis üyeleri ve görevleri gasp edilen eşbaşkanlar katıldı.
Park içinde açıklama öncesi yapılan yürüyüş sırasında, “kayyum talandır, direnmek yaşamaktır”, “Direne direne, direnişten zafere” sloganları atıldı.
Yürüyüşte işgalci Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni hedef alan saldırıları da kınandı ve sık sık “Bijî berxwedana Rojava” sloganı atıldı.
KAYYUM, SİYASİ DARBEDİR
İlk konuşmayı yapan Tülay Hatimoğulları “Bugün burada, bütün seçilmişlerimizle beraber, Ankara’nın göbeğinde kayyum atayan zihniyete, Saray’a ve iktidara seslenmek için toplandık. Türkiye’nin her yerinden, bütün seçilmişlerimizle birlikte, seçme ve seçilme hakkımıza bir kez daha Ankara’dan sahip çıkmak üzere buradayız.” dedi.
Seçme ve seçilme haklarının ellerinden alındığı bir rejimle karşı karşıya olduklarını kaydeden Tülay Hatimoğulları, “Kayyum demek, bir siyasi darbe demektir. Kayyum demek, biraz önce altını kalın kalın çizdiğim üzere, başta Kürt seçmenler olmak üzere bizlerle dayanışma içinde olan bütün halklarımızın seçme ve seçilme hakkının elinden alınması demektir.” dedi.
15 ŞUBAT’TA KAYYUM ATANMASI DİYALOGA VERİLMİŞ CEVAPTIR
“Kayyum, bu iktidarın zorla bize dayattığı otoriter rejimin bir ürünüdür. Bunu asla kabul etmiyoruz” diyerek sözlerini sürdüren Tülay Hatimoğulları, şöyle konuştu: “En son Van’a atanan kayyum, çok önemli bir gün olan 15 Şubat’ta atanmıştır. 15 Şubat, Sayın Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla Türkiye’ye getirildiği gündür. Bu tarihin özellikle seçilmesinin bir anlamı var ve biz bunun farkındayız.
Bugün Türkiye’de, 1 Ekim’den bu yana devam eden çeşitli görüşmeler süreci vardır. Van’a 15 Şubat’ta kayyum atanmasını, bu görüşmelere ve diyaloga verilmiş bir cevap olarak da değerlendirmekteyiz.”
BU BİR İŞKENCE BİÇİMİDİR
Türkiye’nin sarayın vesayet rejimi altında olduğunu söyleyen Tülay Hatimoğulları, “Kürt’ü asli yurttaş görmüyorsunuz. Kürt’ü asla ve asla kendini yönetebilir seçebilir seçilebilir olarak görmüyorsunuz. Ama aynı zamanda Kürt’ü hizmet edilmez olarak da görüyorsunuz. Bu bir işkence biçimidir ve bunu uyguluyorlar.” ifadelerini kullandı.
18 Şubat’ta HDK’yi hedef alan operasyonlara da dikkat çeken Tülay Hatimoğulları, “Onların bütün provokatif yaklaşımlarına rağmen biz Türkiye’de onurlu bir barışın, demokratik bir zeminde inşası için mücadele etmeye, barış demeye, barış demeye, barış demeye hep beraber devam edeceğiz.” dedi.
TUNCER BAKIRHAN: HIRSIZLIKTAN VAZGEÇİN
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ise "Kürtlerin, Türkiye halklarının iradesi bugün buradadır.” dedi.
Tuncer Bakırhan, hükümetin üç dönemdir belediyeleri gasp ettiğini belirterek şöyle konuştu: “Bu hırsızlığı yapan bu hükümeti bir kez daha uyarıyoruz: Hırsızlıktan vazgeçin, halkın iradesini çalmaktan vazgeçin, halkın iradesine saygı duyun. Emin olun, bu hırsızlığınızla devam ederseniz, önümüzdeki dönem kurulacak sandıklarda tabela partisi olmaya artık razı olun.”
BİZ BARIŞTAN YANAYIZ
Kayyumlar için “sömürge memuru” olduğunu söyleyen Bakırhan, “Biz barıştan yanayız. Halkın iradesinin tecelli etmesinin, halkın seçmiş olduğu yerel yöneticilerin kendisini yönetmesinin yanayız. Bu iktidarın masasında bunlar yok, iktidarın masasında yüz yıldır olan Kürt inkarı var. Kürt reddi var, kürt asimilasyonu var. Kürt halkının iradesine kayyum atamak var.” şeklinde konuştu.
ANKARA’DA KAYYUMCU VAR
“Yüz yıldır bir denklem oluşturulmuş, o denklemde Kürt yok, Alevi yok, emekçi yok. O denklemde demokratik haklarını kullanarak kendi yöneticisini seçen siz değerli halklarımız yok.” diyen Bakırhan, şöyle devam etti:
“İşte Sayın Öcalan bu denklem bozulsun; bu ülkede barış gelsin, hiçbir halk, hiçbir inanç dışlanmasın, Türkiye'de yaşayan halkların ortaya koyduğu iradeye saygı duyulsun diyor. Biz de bunu destekliyoruz ve bunun için çalışıyoruz ama karşımızda Ankara’da kayyum var. Kayyımcı anlayış var.”
KAYYUM BARIŞA SABOTAJDIR
Bakırhan, “Kayyum, Türkiye’nin sorunudur, hepimizin sorunudur. Bu sorun karşısında hepimiz, bu kayyumcı anlayış karşısında mücadele etmek, direnmek ve dayanışmak zorundayız.” vurgusunda bulundu.
Bakırhan, “Yine biliyorsunuz, Sayın Öcalan bir açıklama yapmıştı. Onun arkasındayız. Aslında Sayın Öcalan’ın düşündüğü Türkiye’de bu kayyumcı anlayışa yer yok. Sayın Öcalan’ın açıklayacağı yol haritasında; yüz yıldır inkar edilen, reddedilen Türk ve Kürt ittifakı var. Türk ve Kürt halkının ve diğer halkların ortak birlikte yaşadıkları bir cumhuriyet var ama maalesef bir yandan çözüm diyenler, çözüm tartışmalarını yürütenler, kayyum atayarak aslında bu anlayışa bu anlayışa da bir sabotaj yapıyorlar. Kayyımcı anlayış barışa da sabotajdır.” şeklinde konuştu.
“Masanıza artık barışı koyun, çözümü koyun” çağrısında bulunan Bakırhan, şöyle devam etti:
“Bu kayyumcu anlayıştan vazgeçerek demokratik bir Türkiye'nin yol taşlarını döşeyecek yol haritası ile çıkın. Bütün Türkiye konuşuyor, bu çözüm sürecine ilişkin düşüncelerini söylüyor ama iktidarın başı tek bir şey söylemiyor.
(...) Bu kayyumcu anlayışa rağmen barış diyeceğiz, müzakere diyeceğiz, demokrasi diyeceğiz. Bu kayyumcı anlayışa rağmen bu çözüm tartışmalarının bir barış sürecine evrilmesi için arkadaşlarımızla beraber yerel yönetimlerde, sahada, sokakta, Meclis’te barışı savunmaya devam edeceğimizi belirtiyorum.”