Bölge büyük bir göç tehdidi altında

Depremin vurduğu illerde ciddi bir göç tehdidi olduğunu söyleyen HDP Milletvekili Ömer Öcalan, uzun vadede demografisinin değişeceğini ifade ederek, yerinde kalmanın imkanlarının yaratılması gerektiğini vurguladı.

Deprem üçüncü haftasını da geride bırakırken etkilenen iller yoğun göç de veriyor. HDP Riha Milletvekili Ömer Öcalan, halkın yeniden buralarda tutunması için teşvik edilmesi, kalma koşullarının sağlanması gerektiğini söyledi. 

Deprem bölgesindeki gözlemleriyle ilgili ANF’ye konuşan HDP Riha Milletvekili Ömer Öcalan, Elbistan ve köylerinde hala birçok eksiğin olduğunu belirterek, şunları paylaştı: “Mereş’in ilçeleri Bazarcix ve Elbistan’da toplamda 5 gün kaldım. Gittiğim ilçeler dışarıya yoğun bir göç vermişti. Elbistan deyim yerindeyse hayalet kente dönmüştü. Merkezde büyük bir yıkım yaşanmıştı. Enkazlar hala yerdeydi ve kaldırma çalışmaları yürütülüyordu. Tabii ki Elbistan'da bizim de partimizin gönüllüleri ve KESK gibi sendikaların kampanyaları devam ediyor. Orada büyük bir salon tutulmuş. O salonda halktan gelen yardımlar kademe kademe ayrılmış vaziyette; kıyafet bölümü, çocuk malzemeleri, kadın ihtiyaçları, temizlik malzemeleri, battaniye, sobalar, insanlar gelip buradan ihtiyaçları doğrultusunda faydalanıyordu. Hala çadır talebi çok yüksekti.

DAĞ KÖYLERİNE ULAŞILMAMIŞTI

Elbistan'da iki gün boyunca oradaki dağ köylerine gittik. Maalesef beklenen ihtiyaçlar karşılanmamıştı. Bazı köylere yoğun bir yardım vardı. Bazı köylere ise yardımlar yapılmamıştı. Özellikle Elbistan bölgesinde Alevi Kürtlerin olduğu bölgelerde birçok eksikliğin olduğunu gördük ve bunları tespit ettik. Gücümüz oranında kendi araçlarımızla ya da bize eşlik eden bir araçla ihtiyaçlarını not alıp bir sonraki gün o köylere ulaşmaya çalıştık. Lakin bu uzun süreli bir meseledir. Elbette yoğun bir dayanışma ve yardımlaşma var. Gerçekten Kurdistan'dan tutun Türkiye'nin metropollerine kadar birçok insan gücü oranında katkı yaptı ve büyük bir dayanışma vardı. Devlet tarafından hala bir organizasyon eksikliği yaşanıyor. AFAD'ın ve diğer ilgili kurumların hala gitmediği köyler var. Elbistan'da cenaze defin işleminden tutun da yardımdan çadıra, barınmadan ısınmaya hala sıkıntılar devam ediyor. Kuzeyde bulunan ilçeler ve iller daha sorunlu. Çünkü orada hava eksi derecelere kadar düşüyor. Örneğin bazen 4 kat battaniye bile yetmiyor. O yüzden yollanan battaniyelerin de mevsime uygun olması gerekli.

KONTEYNER VE KİRA

Şöyle bir mesele de var; bir aileyle görüştük ve bize konteynere girince verilen kiralar kesiliyor diye aktardılar. Devlet sanki bir ev tahsis etmiş gibi oluyormuş. Erdoğan, kuracakları konteyner kentlerde ya da konteyner tahsis edecekleri insanlara ev sahibi ya da kiracı olsun para yardımı yapılacağını söylemişti. Ev sahiplerine aylık 5 bin lira ödenecek, kiracılar olup da evinden çıkmak zorunda kalan insanlara da iki bin lira verilecekti. Şimdi bu para kesildiği ve insanlar da gelirlerini kaybettiği için konteynerlere geçmekten çekiniyorlar. 

DEMOGRAFİK DEĞİŞİKLİK TEHLİKESİ

Meletî, Semsûr, Elbistan, Mereş, İslâhiye, Nur Dağı, Hatay, Antakya hattının demografisinin değişme ihtimali de var. Bu hatta hem Alevi Kürtler hem de Alevi Araplar bulunmakta. Ayrıca az sayıda Hristiyan. Zaten uzun yıllar önce bir göç durumu söz konusuydu. Maraş olayları ve Kürt Alevilere karşı yapılan katliamlardan kaynaklı on binlerce kişi Avrupa'nın çeşitli yerlerine göç etmek zorunda kalmıştı. O dönem pasaportlar dağıtılıyordu. Şu an bile bir vatandaşın bize söylediğine göre hükümet konaklarında sadece nüfus müdürlüğü birimi çalışıyor ve yoğun bir pasaport alımı var. İnsanlar umutsuzluktan bir çıkış kapısı arıyor. Bunun önüne geçmek gerekir. İnsanları burada tutmanın, burayı bir cazibe merkezi haline getirmenin bir yolunu bulmalıyız. İnsanların kendi yurtlarında kalması için çaba sarf edilmeli.

DİASPORA KATKI SUNMALI

Diasporaya da buradan seslenmek gerekiyor. Avrupa'da yaşayanlar, akrabalarını Avrupa'ya çekmekten ziyade burada onlara ekonomik katkıda bulunabilirler. Onlara yaşam alanı ve imkân sağlayabilirler buralarda. Yoksa bu bölgenin tamamen boşaltılması ilerleyen dönemlerde de büyük demografik değişikliklere sebep olabilir. Sanki bunun altyapısı da hazırlanıyor. Hükümet ve devlet tarafından dolaylı bir teşvik var. Sesini çıkarmıyor, bu konuda yorum bile yapmıyor ve bunun önünü açıyor.

Öngörüm şu ki bu şehirler büyük oranda göçertilecek. Çünkü gittiğimiz yerlerde bile insan yoktu. Olan insanlar da arayış içerisinde ‘Nasıl giderim?’ diye. Hatta ben Afşin'e bağlı Oğlak Kayası köyüne gittiğimde gencin biri gelip bana ‘Benim yurt dışı işlemlerimi yapan kişi enkaz altında kaldı yaşamını yitirdi Mereş'te. Ben ne yapabilirim?’ deyip benden yardım istedi. İnsanlar bu anlamda insan kaçakçılarının da eline düşebilir. Belki şu an acı taze, cenazelerin bir kısmı hala yerde, enkazda defnedilmeyen cenazeler var ama uzun vadede bu bölge büyük bir tehlike altında.”

HERKESE GÖREV DÜŞÜYOR

HDP’li Ömer Öcalan, yıkılan evlerin yapımında sadece devlete değil, muhaliflerden STK’lara geniş bir kesime de sorumluluk düştüğünü vurgulayarak, şunları ekledi: “Gerçekten bu evler nasıl yapılmış? İnsan hayret ediyor. Bir kâğıt gibi çöken devasa binalar vardı. Kesinlikle bundan sonra yapılması gereken öncelikli şey, imar ve emlak rantının önüne geçmek. Burada tabii ki kurumsal olarak belediyelere de Çevre Şehircilik Bakanlığı ve diğer kurumlara da iş düşüyor. Bunlardan ziyade bizler, sivil toplum kuruluşları, muhalifler, demokratlar, akademisyenler ve solcuların da böyle bir çalışma yürütmesi gerekiyor.”