Bu felaketlerin temel sebebi imar planlarıdır

Hatay’da imar aflarına karşı açtığı bireysel davalar yüzünden defalarca hedef gösterilen mimar Ercüment Kimyon, bu felaketin sorumlusunun imar izni verenler olduğunu ifade ederken Erdoğan’ın 'bir yılda inşa ederiz' sözüne de itiraz etti.

Mereş merkezli art arda meydana gelen iki büyük depremin ardından özellikle en çok tartışılan konulardan bir tanesi de yıkılan binaların imar izinleri, denetimleri ve bunlardan sorumlu olanların yargılanması. Hatay Yeşil Sol Parti İl Eş Sözcüsü ve mimar olan Ercüment Kimyon, Hatay’da uzun yıllar kent mücadelesi veren isimlerden bir tanesi. Mimar Ercüment Kimyon, verilen birçok imar iznine karşı bireysel davalar açmış, hedef gösterilmiş bir isim. Kimyon, şimdi hem sorumluların bu imar izinlerini verenler olduğunu işret ediyor hem de Erdoğan’ın "bir yıl içinde yeniden imar ederiz" söylemlerine karşı çıkıyor.

Hatay Yeşil Sol Parti İl Eş Sözcüsü ve mimar olan Ercüment Kimyon, ANF’ye imar izni verenlerin sorumluluğunu ve bir yıl içinde neden şehirlerin yeniden kurulamayacağını anlattı.

RANT ÇEVRELERİ BİZİ İSTEMEDİ

Mimar Ercüment Kimyon, en başta belediyelerin bu imarlardan sorumlu olduğunu söyledi ve şunları anlattı: “Şehirlerin imar planları belediye başkanlarının iki dudağının arasında. Türkiye’yi AKP nasıl tek adam sistemi ile yönetiyorsa, belediyeler de tek adam yönetimi mantığıyla yönetiliyor, güçlü başkanlık sistemi ve zayıf bir belediye meclisiyle çalışıyorlar. Belediyelerin meclisleri başkanın gözünün içine bakıyor, dolayısıyla başkanlar da belediye meclislerini istedikleri gibi yönetiyor. Belediye başkanının istemediği hiçbir karar belediye meclisinden çıkmaz. Belediye başkanını ikna edemediğiniz hiçbir konuda belediye meclisinden karar üretme şansınız yok. Bu da belediye başkanının merkeze alan, rantçı bir anlayışın tekelini yaratıyor. Bu da imar rantına, kent rantına ve kent topraklarının talan edilmesine sebep oluyor. Belediye meclisinin gündemlerine bakarsanız, yüzde 95’i imar ve buradan yani inşaat sektörü üzerinden elde edilen imar rantı ve geliri olduğunu görürsünüz.

Dolayısıyla buradan büyük bir yolsuzluk, hırsızlık ve de yanlış kent politikaları, sürekli insanların can ve mal kaybına sebep olacak politikalar ortaya çıkıyor. Ben Mimarlar Odası yöneticiliği de yaptım. Bunun için biz yıllardır imar planlarını yaparken yer seçimleri doğru değil, yüksek yapılar kentin topoğrafyasına, jeolojik yapısına bakılmaksızın yapılamaz, dedik. Örneğin İskenderun gibi bataklık bir bölgede böylesi bir yapılaşma kararlarının kamu yararına uygun olmadığını defalarca söyledik, anlattık.

Ama bizi mimarlar odasının yönetimlerine seçtirmeyecek bir kent yönetimi oluştu. Müteahhitler, rant çevreleri, bizi artık mimarlar odasının yöneticisi olarak istemediler ve başkalarını da ikna ettiler. Dolayısıyla kentte kendilerine hizmet eden mimarların oylarıyla bizim Mimarlar Odası üzerinden yaptığımız bu kent mücadelesini etkisiz kıldılar.”

ÖNCELİKLE BELEDİYE MECLİS KARARLARI SORGULANMALI

Açtığı davalar yüzünden hedef olduğunu, saldırıya uğradığını belirten Mimar Ercüment Kimyon şunları kaydetti: “Kente sahip çıkacak bir vatandaş olarak bu imar planlarına bireysel davalar açtım. Bunun sayısını inanın ben de bilmiyorum. 200 belki de 300. Birçok davayı da sonunda kazanıyoruz ama davanın süreci 1-2 sene sürüyor ancak bu arada inşaat yapılıyor. Yargı süreçleri uzun sürdüğü için vatandaş inşaat ruhsat alıyor, inşaatını yapıyor, inşaatın ortasında ya da sonuna doğru mahkeme karar veriyor ama anlamı kalmıyor. Çünkü bina bitmiş oluyor. Şimdi bu buna benzer bir sürü örnek var.

İskenderun’da biz baktık olmuyor, imar planının tamamının iptali için dava açtım. Uzunca bir süreden sonra kararı geldi. Şehirde bir sene bir tek inşaata ruhsat verilemedi. Bir tane binaya oturma müsaadesi veremediler, şehrin ekonomisi tıkandı. Ekonomik sorunu toplumsal, sosyolojik sorun haline getirdiler. Herkese hedef haline gelmemiz için ‘Bakın bu vatandaş şehrin ekonomisini batırıyor’ demeye başladılar. Bizi hedef gösterdiler. Silahlı saldırı oldu, çenemizi de kırdılar, fiziki saldırıya da uğradık. Devlet o zaman da ortada yoktu. Bu adama niye saldırı yapılıyor diye ne savcılar ne de ilgili birimler sormadı, bunları görmezden geldi.

Ancak bu deprem gösterdi ki, biz haklıyız maalesef ve bu kadar can, mal kaybını hep beraber yaşadık. Bu felaketlerin temel sebebi imar planlarıdır. Belediye başkanları ve belediye meclisindeki imar değişiklikleri bu yaşananların baş sorumlusudur. Savcıların, yetkililerin öncelikle belediye başkanlarını ve de belediye meclis kararlarını sorgulaması lazım.”

ÖYLE BİR YILDA FALAN İNŞA EDİLEMEZ

Erdoğan’ın "Bir yılda inşa ederiz" sözünü sorduğumuz Mimar Kimyon, şunları ifade etti: “Bunca zarardan sonra yeniden planlama öyle 2 ayda 3 ayda yapılacak bir iş değil. Aylarca ciddi bilimsel çalışma yapmak lazım. Kentin mikro bölgeleme, jeolojik raporları baştan aşağı yeniden yapılmalı. Bu planlama kentin topoğrafyasına uygun olarak düzenlenmeli. Örneğin yapılaşma yoğunluğunun çok olmadığı jeolojik ve balçık bir zeminde bu kadar yüksek katlı binaların yapılmasının kamu yararına, planlama ilkelerine uygun olmadığını söylüyoruz. Ama yine de sanki çamaşır suyuna batırıp bu işi hemen bir günde temizleyeceğini söylüyor iktidar. Bu kafayla buna benzer depremler yaşamaya devam edeceğiz diye düşünüyorum.

Öte yandan vatandaşın şu an en acil derdi yokluk, açlık ve sefalet. Yeme içme, barınma gibi çok önemli sorunlar var. Bu sorunları çözecek bir iktidar da yok, yerel yönetim de yok. Toplum örgütlü değil, örgütlü bir toplum olmadığımız için bu yardımlar da düzensiz geliyor. Düzensiz gelen yardımlar da tutanın elinde kalıyor. Bu afetin sonuçları aylar sürecek. Bu insanların sıkıntıları birkaç günlük yardımla çözülecek gibi görünmüyor. Uzun soluklu bir yardım kampanyasının, organizasyonunun ivedilikle sağlanması lazım.”