DEM Parti İsrail’in 'siyasi suikastlarını' kınadı
DEM Parti Dış İlişkiler Komisyonu Eş Sözcüleri Ebru Günay ve Berdan Öztürk, İsrail’in “uluslararası hukuka aykırı ve savaş suçu kapsamında değerlendirilebilecek siyasi suikastlarını” kınadı.
DEM Parti Dış İlişkiler Komisyonu Eş Sözcüleri Ebru Günay ve Berdan Öztürk, İsrail’in “uluslararası hukuka aykırı ve savaş suçu kapsamında değerlendirilebilecek siyasi suikastlarını” kınadı.
Yazılı bir açıklama yapan Eş Sözcüler, “Netanyahu Hükümetinin Gazze'yi işgali ve soykırım uygulamaları son günlerde Ortadoğu'nun çeşitli ülkelerinde yapılan siyasi suikastlarla devam etmektedir. 40 binden fazla sivilin katliamıyla devam eden bu savaş, Netanyahu Hükümetinin hukuk tanımaz politikaları ve son saldırılarla daha da tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. DEM Parti olarak, uluslararası hukuka aykırı ve savaş suçu kapsamında değerlendirilebilecek bu siyasi suikastları kınıyoruz” dedi.
Açıklamada, “İsrail, bu ve benzeri saldırılarla bölgeyi daha büyük bir savaşa ve daha derin kaosa sürüklemeyi amaçlayarak Ortadoğu halklarına 21. yüzyılda yeni katliamlardan ve soykırımlardan başka bir şey sunmamaktadır” diye belirtildi.
Eş Sözcüler ayrıca şunları ifade etti: “Bu kirli savaş politikaları iflas etmişken ve kendi kamuoyunda bile desteği azalmışken Netanyahu Hükümetinin savaşta ısrar etmesinin altında yatan temel nedeni bütün kamuoyu görmelidir. Bilinmelidir ki barıştan ve çözümden korkan her hükümet halktan gizlediği çıkarlarını korumak için savaşta ısrar eder. O nedenle, barıştan ve siyasi çözümden korkan Netanyahu Hükümetine karşı barış talebini yükseltme zamanıdır.
Siyasi suikastlarla bir halkın haklı ve meşru talepleri bastırılamaz. Tarih bunu bize dün gösterdiği gibi yarın da gösterecektir. Filistin halkının haklı ve meşru mücadelesinin dünyanın dört bir yanında yaşayan halklar tarafından dile getirilmesi, Filistin halkının özgür geleceğinin yakın olduğunun işaretidir.
DEM Parti olarak, çözümün tek adresinin siyasi diyalog ve müzakere olduğunun; Ortadoğu’da kalıcı barışın ve istikrarın ancak her kimlik, inanç ve kültürden kesimin ortak, eşit ve özgür yaşamıyla mümkün olduğunun altını çiziyoruz.”