Gasba karşı nöbetlerde ortak mücadeleye vurgu

Mersin’deki nöbette konuşan DEM Parti Milletvekili Mithat Sancar, “Kayyum politikalarına karşı en önemli güç, dayanışmadır. Birlikte mücadele, bu politikaları mutlaka durduracak ve yeni yaşamın yolunu açacaktır” dedi.

İRADE GASPINA KARŞI NÖBETLER

Colemêrg Belediyesi Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış’a siyasi saiklerle hapis cezası verilerek tutuklanması ve 3 Haziran’da belediyenin gasp edilmesine karşı başlatılan nöbet eylemleri sürüyor.

MERSİN 

Mersin Akdeniz Belediyesi önünde haftada bir gün gerçekleştirilen nöbete bu hafta

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Riha Milletvekili Mithat Sancar, DEM Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan, Yeşil Sol Parti (YSP) Eşsözcüsü Ahmet Asena, DEM Parti Mersin il ve ilçe yöneticileri, Barış Anneleri, kentte bulunan birçok siyasi parti, sendika temsilcisi ve çok sayıda halk katıldı. “Kayyum halkın iradesine gasptır. Demokrasiye vurulmuş darbedir” pankartının açıldığı eylemde sık sık, “Bijî berxwedana Colemêrgê” sloganı atıldı.

Sanatçı Kadir Çat, bir halkı inkar etmenin yolunun o halkın dilinin yasaklanmasından geçtiğini belirtti. Çat, “Bu yolu izleyenler geçmişte yaşadıkları hazin sonu yine göreceklerdir. Bu yüzden de bu dile saygılı olmaya, bu dile sevgi göstermeye, bu dile adaletli yaklaşmayı bekliyoruz. Kürt dili, Kürt sanatı, Kürt kıyafetleri, Kürt halayı yasaklanamaz” dedi.

‘KAYYUM DEMOKRASİ SORUNUDUR’

 Milletvekili Mithat Sancar, 2016’da başlayan kayyum politikasının gelinen noktanın habercisi olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Kayyum politikaları otoriter ve tekçi sistemi yerleştirme hazırlıklarının en önemli adımlarıydı. Bunu o zamanlar da anlattık, anlatmaya çalıştık. Sadece Kürt halkının iradesinin gaspı değildir kayyum politikaları. Sadece DEM Parti'ye karşı bir saldırı değildir, sadece belli şehirlerin sorunu değildir; bu sorun bir demokrasi sorunudur. Türkiye'de yaşayan demokrasi, özgürlük, eşitlik, çoğulculuk isteyen herkesin sorunudur. Artık merkezi yönetimin kendisi bir kayyum rejimine dönüşmüştür. Kayyum uygulamasının yaygınlaşması demek, halkın, halkların iradesini tanımamak demektir. Belediyeleri bir ticari işletme, bir rant alanı olarak değerlendiren anlayışın yerleşmesinin bir aracıdır kayyum politikaları. Halkçı, toplumcu belediyeciliğe bir saldırı, böyle bir belediye zihniyetini yerleştirmeye karşı da bir duvar örmedir.” 

‘İRADE GASPINA KARŞI EN ÖNEMLİ GÜÇ DAYANIŞMADIR’

Kayyumların ilk iş olarak Kürtçe ile ilgili kurumları kapattığını hatırlatan Sancar, günümüzde bu uygulamanın valiler ile sürdüğünü belirtti. Sancar, “Kürtçe trafik yazılarına bile tahammül edilemiyor. Gördüğünüz gibi kayyum politikaları demokrasiye karşı, toplumcu halkçı belediyeciliğe karşı insanların, halkların kimliğini, kültürünü, yaşamalarına karşı bir sistemli politikalardır. O nedenle hep birlikte bu politikaları, kayyum uygulamalarını ve zihniyetini reddetmemiz gerekiyor. Bu meseleyi sadece Kürtlerin, sadece DEM Parti’nin meselesi olarak görürsek ileride çok daha ağır, otoriter, tekçi, baskıcı talancı uygulamalarla karşılaşırız. Kayyum politikalarına karşı en önemli güç, dayanışmadır. Bütün demokrasi çevrelerinin ortak mücadelesidir. Birlikte mücadele bu politikaları mutlaka durduracak ve yeni yaşamın yolunu açacaktır. Yeni yaşam, halkların özgür ve eşit yaşadığı, şehirlerin halk için, toplumcu anlayışla yönetildiği bir dünya vaat ediyor. Bizler bunu hep birlikte gerçekleştirebiliriz. Başta Mersin'deki bütün halklarımız olmak üzere, bütün ülkedeki demokrasi güçlerini, özgürlük güçlerini yürekten selamlıyorum. Kararlılıkla, gücümüzü birleştirerek ortak mücadeleyi yükseltirsek mutlaka başaracağız” şeklinde konuştu.

‘KAYYUM REJİMİNDEN KURTULACAĞIZ’

YSP Eşsözcüsü Ahmet Asena ise, kayyum uygulamasının hayatın her alanına yayıldığını belirtti. Asena, “Kayyum zihniyeti hayatın her alanına müdahale ediyor. ‘Eğitimin müfredatını ben böyle istiyorum’ diyor. ‘Mecliste bana hırsız diyemezsin, seni döverim’ diyor. ‘Bir halkı inkar edebilirim, sindirmeye uğraşabilirim, işime gelmediği zaman aç da bırakabilirim’ diyor. Kayyuma karşı mücadele Türkiye'de genel demokrasi mücadelesini, halklar mücadelesinin, özgürlükler, eşitlikler mücadelesinin kendisidir. Türkiye'nin devrimcileri, Türkiye'nin solcuları, demokratları, demokrasiyi savunan herkes halkın oylarına sahip çıkmak için bu dayanışmayı sürdürmek zorundadır. Elimizden geldiğince gücümüzün yettiğince bu dayanışmanın içinde olacağız. Hep birlikte bu kayyum rejimini sandığa gömeceğiz ve kurtulacağız” dedi. 

İSTANBUL 

İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin Beyoğlu’nda başlattığı nöbet 51’inci gününde devam etti. Eyleme katılan çok sayıda siyasi parti, sendika, kurum ve kuruluş temsilcisi, “Kayyum defol” yazılı tişörtler giydi.

Güngören İlçe Eşbaşkanı Mahmut Halis, son günlerde Kürtler yönelik nefret politikalarının devrede olduğunu belirtti. İktidarın bütün ekonomik ve siyasi politikalarını Kürt düşmanlığı ve nefret suçu üzerinden inşa ettiğine dikkati çeken Halis, “Oysa Kürtler bu ülkenin en kıymetli ve münevver halkıdır. Kürtler bu ülkede her şeye canlılık getiren, ekonomiye güç getiren ve kendi özgür haklarını talep etmekten farklı bir düşüncesi olamayan bir halk olmasına rağmen her gün onlara zulmediliyor, yaşam alanlarında müdahale ediliyor. Artık bizim normal yaşam alanlarımıza müdahale etmekten öte halk iradesinin ve kürsü dokunulmazlığı olduğu alanlarda bile milletvekillerimize saldırabilecek kadar vandallaşıyorlar. Bugün eylemimizin 51 birinci gününde irademizi saygı göstermeyenlere buradan sesleniyorum. Kürt halkının iradesini ve gasp edilen belediyeleri geri verin, aksi halde biz sonuna kadar direnişimiz sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.  

EN KADİM, EN ZENGİN DİLLER ARASINDA YER ALAN KÜRTÇEYİ YAŞATACAĞIZ

Başakşehir İlçe Eşbaşkanı Yunus Ünal da, kayyum politikalarını tanımadıklarını belirterek derhal bu politikalardan vazgeçmeleri gerektiğini vurguladı.

Her geçen gün yeni bir faşizm dalgasıyla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Ünal, “Son günlerde Kürtlerin kültürüne ve diline yapılan saldırı asla kabul edilemez. Bu saldırılar büyük bir insanlık suçudur. Bizler halaylarımızla varız ve halaylarımızla var olmaya devam edeceğiz. Trafik kurallarına dair yazılan Kürtçe uyarı yazılarının silinmesi Kürtçeye tahammülsüzlüktür. Bizler Mezopotamya’nın en kadim dili ve dünyanın en zengin dilleri arasında yer alan Kürtçeyi yaşatmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.