Hatay halkı öfkeli: Olmaz olsun böyle hükümet!

Depremin üzerinden 14 gün geçmesine rağmen hâlâ temel ihtiyaçları karşılanmayan Hataylılar “Olmaz olsun böyle hükümet” diye isyan etti.

Depremin büyük hasara neden olduğu Hatay’da barınma, su gibi temel ihtiyaçların karşılanmadığı mahallelerde halkın yaşam mücadelesi sürüyor.

Devlet ve hükümetin hiçbir yardım eli uzatmadığı bu mahallelerde halk, bir yandan enkaz altında kalan yakınlarının cenazesine ulaşmaya çabalarken, diğer yandan da kışın ayazında barınabilecek yer arıyor.

Siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri ve çeşitli kurumlar aracılığıyla ülkenin dört bir yanından gönderilen yiyecek, giyecek ve erzaklarla ihtiyaçlarını karşılayabilen halk, bu terk edilişe büyük bir tepki duyuyor.

Kimisi yıkılmaya yüz tutmuş binalarının çevresinde kendi imkânlarıyla bulabildikleri AFAD çadırlarında, kimisi arabasında, kimisi ise meyve sebze seralarına sığınıp ateş yakarak ısınmaya çalışan depremzedeler, ANF’ye konuştu.

En çok evin yıkıldığı Armutlu Mahallesi’nde halk günlerce sağ veya ölü yakınlarının enkazdan çıkarılmasını bekledi. AFAD’ın uğramadığı mahallede, TKP ve TÖP’ün yardım dağıtımları sayesinde yiyecek ve giyeceğe ulaşabilen halk, günlerce karanlıkta, internetsiz ve çadırsız kaldı.

Bırakıldıkları bu duruma tepki gösteren mahalle sakinlerinden Mehmet Ali Can, depremin üzerinden günler geçmesine rağmen tek bir çadırın getirilmediğini söyledi.

İktidarın bütün yardımları yandaşlara dağıttığını dile getiren Can, “Bizden vergi alıyorlar ama yandaşı besliyorlar. Bugüne kadar bu mahalleye yardım etmeye hep gönüllüler geldi. Yurtdışından bile geldiler yardım eli uzatmaya. Peki nerede bu devlet? Nerede bu hükümet? Bu durumda bile seçim propagandası yapıyorlar. Olmaz olsun böyle hükümet” diye sitem etti.

‘ASKERLER İKİ PARÇA YARDIM DAĞITIP GERİSİNİ KARAKOLA GÖTÜRDÜLER’

Bu mahallelerden biri olan Harbiye Mahallesi halkı, depremin üzerinden 14 gün geçmesine rağmen hâlâ temel ihtiyaçlarına kavuşmuş değil.

Deprem felaketinden ancak 5 gün sonra Atatürk Parkı’na yerleştirilen AFAD çadırlarının yetersizliği nedeniyle barınacak yer bulamayan mahalle halkı, hâlâ çadır bekliyor.

Özellikle ilk 3 gün hiçbir yardım gelmediğini belirten Halit Demir, gönüllülerin dağıttığı yiyeceklerin çoğunun ise askerler tarafından Defne Karakolu’na götürüldüğünü söyledi. Demir, “Depremin ilk 3 günü askerler iki kez gelip iki parçasını dağıtıp gerisini karakola götürdüler. Bu böyle olmaz” diye tepki gösterdi

‘NİYE HÜKÜMET VAR O ZAMAN?’

Devlet tarafından hiçbir yardımın yapılmadığı mahallelerden Subaşı Mahallesi’nde halk harap olmuş binaların bulunduğu noktada ateş yakarak yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Tek bir çadır getirilmediğini anlatan mahalle sakinlerinden Bahar Demir, çadır olmadığı için depremden bu yana ailesiyle birlikte odunlukta kalıyor. Demir, “Hükümetten hiç yardım gelmedi. Yüzlerini göremedik. Niye o zaman oy alıyorlar? Niye hükümet var o zaman? Hiç ilgilenmiyorlar. Bizden aldıkları vergilerle paraların tepesinde yaşıyorlar. Babaları mı miras bıraktı bu vatanı onlara?” diye tepki gösterdi.


         


        

‘ENKAZDAN ÇIKAN GELİNİMDEN ÖZEL HASTANE TEDAVİ MASRAFI İSTEDİ’

Antakya’nın Güzelburç Mahallesi’nde de aynı mağduriyeti yaşayan depremzedeler, artık dayanma güçleri kalmadığını vurguladı. Yıkılmaya yüz tutmuş binalarının yanı başında naylonlardan barınaklarda, temel ihtiyaçlarından yoksun yaşamaya çalışıyorlar.

Depremden bu yana çok kötü durumda olduklarını anlatan 67 yaşındaki tansiyon hastası Semire Şahutoğlu, hiçbir ihtiyaçlarının karşılanmadığını, çoluk çocuk perişan halde kaldıklarını söyledi.

Depremde enkaz altından sağ kurtardıkları gelininden sevk edildiği özel hastanede bir de para istendiğine dikkat çeken Şahutoğlu, “Gelinim enkaz altında kaldı; hiçbir arama kurtarma ekibi gelmediği için onu oradan kendi çabamızla çıkardık. Ayağı yaralandı. Sevk edildiği Adana’daki özel bir hastanede bir de ondan tedavi masrafı istendi. Bizim evimizden hiçbir şey çıkmadı; ne para ne pul ne başka bir şey. Sokaktayız. Devletten yardım istiyoruz, biz de bu ülkenin vatandaşıyız. Dayım Kore gazisi olmasına rağmen hiçbir yardım almadık. Eşi de yatalak. Çocuklarımız perişan halde, yatacak yerleri yok, bir battaniyeye sarılıp üst üste yatıyoruz. Ne yapalım ölelim mi? Allah öldürmedi, bu koşullar mı öldürsün?” dedi.

TEDAVİYE DEPREMDEN GÜNLER SONRA ULAŞABİLDİLER

Enkaz altında kalan ve yakınlarının yardımıyla sağ çıkarılabilen Seren Şahutoğlu, sağ ayağının ezildiğini ancak hastane olmadığı için günlerce tedavi edilemediğini söyledi.

Ancak evvelsi gün ayağını gösterebildiğini anlatan Şahutoğlu, “Ayağımda zedelenme var, bir de su toplamış ama ancak dün çadırlara gönüllü olarak gelen doktorlara muayene olabildim” diye konuştu.

Deprem sırasında başına gardırop düşen ve kaburgaları zedelenen Neval Şahutoğlu, “Ailem kendi çabasıyla bizi yıkıntılar içinden çıkardı. Yazık değil mi bu millete? Seçim günü gelmelerini istemiyoruz, geleceklerse bugün gelecekler. Günler oldu, ne gelen var ne giden” diye sitem etti.

‘DEVLET BURAYA HİÇ UĞRAMADI’

Yeniçağı Mahallesi’nde de halk depremden hasar gören evlerine giremedikleri için sokakta ateş yakarak ısınmaya çalışıyor. Mahalle sakinlerinden Nesrin Deli, seyyar tuvalet gelmediği için ihtiyaçlarını bahçelerde gidermek zorunda kaldıklarını, tam 13 gündür mahalleye çadır getirilmesini beklediklerini söyledi. Erzak konusunda da çok büyük sıkıntı yaşadıklarını belirten Deli, devletin buraya hiç uğramadığını, acilen yardım beklediklerini duyurdu.

‘ÖLÜN, KALIN, NE HALİNİZ VARSA GÖRÜN MESAJINI VERDİLER’

Samandağ Karaçay Mahallesi’nde çadır olmadığı için ailesiyle birlikte meyve ve sebze serasında kalan Yeliz Gültekin, devlet tarafından kendi kaderlerine terk edildiklerini vurguladı. “Evimiz yıkıldı, devletten arayan soran olmadı” diyen Gültekin, “Çadır da gelmedi, hiçbir şey gelmedi. Sadece iki gün önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan bilirkişi gelip kolonları yıkılan evimizde hasar tespitinde bulunarak eve girmememiz gerektiğini söylediler. Ne devlet ne AFAD ne Kızılay; hiç kimse uğramadı” dedi.

Gültekin, üç kızından en büyüğünün üniversite sınavlarına hazırlandığını ama bütün kitaplarının yıkıntı içindeki evinde kaldığını anlattı. Kimsenin gelmediği mahallede güvenliği de nöbetleşerek sağlamaya çalıştıklarına dikkat çeken Gültekin, “Resmen unutulduk. Ölün, kalın, ne haliniz varsa görün mesajı verildi. Bari çocuklara bakılsın. Biz büyükler bir şekilde kendi başımızın çaresine bakarız ama çocuklar çok zor durumda kaldı” diye konuştu.

SERADA ÜNİVERSİTE SINAVLARINA HAZIRLANIYOR

Üniversite sınavlarına kaldığı seranın içinde hazırlanan Yeliz Gültekin’in 17 yaşındaki kızı Sekibe ise, “Dershaneye gidiyordum ama dershane de yıkıldı artık. Öyle kaldık işte. Yine de sınavlara hazırlanmaya devam ediyorum ama test kitaplarım yok, yıkılan evde kaldı. Merdiven çöktüğü için eve giremiyoruz” dedi.

‘AFAD SADECE UZAKTAN BAKIP FOTOĞRAF ÇEKİP GİTTİ’

Antakya’ya bağlı Odabaşı Mahallesi’nde çadır olmadığı için ailesiyle birlikte serada yaşayan Meltem Köse, hiçbir yardımda bulunmayan AFAD’ın sadece gelip uzaktan baktığına, fotoğraf çekip gittiğine işaret etti. Gönüllülerin getirdiği yardımlar sayesinde karınlarını doyurabildiklerini anlatan Köse, ısınmak için acilen bir sobaya ve çadırlara ihtiyaçları olduğunu söyledi.

Aynı zamanda atanamayan öğretmenlerden olan Köse, şöyle konuştu: “10 yıldır atanamayan bir öğretmenim. Normalde reçel atölyesinde çalışıyordum ama şimdi işsiz kaldım çünkü atölyem de kötü durumda, ürünler kullanılamaz hale geldi.”

‘MURATPAŞA BELEDİYESİ YARDIMLARI ENGELLEDİ’

Aynı serada kalan depremzede Kader Çobanoğlu ise Antalya’dan gelen yardımların Muratpaşa Belediyesi tarafından keyfi olarak engellendiğine dikkat çekti. Çobanoğlu, “Muratpaşa Belediyesi bizim stokçu olduğumuzu düşündü ve yardımların gelmesini engelledi” dedi.