Kadriye Doğan: "Devletin Alevi inancına müdahalesi beyaz soykırımdır"

Kadriye Doğan, Kültür Bakanlığı bünyesindeki Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'nın, Hacı Bektaş'ta yıllardır düzenlenen anma etkinliğine paralel olarak düzenleyeceği etkinliğin, Alevi inancını tahrif etme çabalarının bir parçası olduğunu belirtti

ALEVİ İNANCINA SALDIRILAR

Alevi kurumları, Kültür Bakanlığı bünyesinde oluşturulan ve "Alevi Diyaneti" olarak adlandırılan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'nın, Hacı Bektaş'ta düzenlenen Alevi etkinliğine paralel olarak farklı bir etkinlik düzenlemesine tepki gösterdi. Alevi kurumları, Cemevi Başkanlığı'nın düzenleyeceği etkinliği "korsan" olarak nitelendirerek, 5 maddeden oluşan bir imza kampanyası başlattı.

Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Başkanı Kadriye Doğan, Hacı Bektaş'ta yaşanan sürece dair ANF'ye yaptığı açıklamada, devletin inanç alanına müdahale ettiğini belirterek, "Alevi inancı açısından önemi bilinen Hacı Bektaş Veli gibi bir değerin anmasında devletin düzenleyici olarak dahi bir yeri olamaz. İnancımızı ve ritüellerini kültürel etkinlik boyutuna indirgerken buradan sızmaya ve dönüştürmeye çalışıyorlar. Alevi kurumlarının başlattığı kampanyayı destekliyoruz" dedi.

CEMEVİ DAİRE BAŞKANLIĞI BEYAZ SOYKIRIMA HİZMET EDİYOR

Kültür Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'nın, Nevşehir'in Hacı Bektaş ilçesinde her yıl Alevi kurumları tarafından düzenlenen anma etkinliklerine paralel olarak bu yıl düzenlediği etkinliği, DAD Eş Başkanı Kadriye Doğan, 'beyaz soykırım' sürecinin bir adımı olarak değerlendirdi. Kadriye Doğan, devletin Alevi diyaneti yaratma çabasının son halkası olarak oluşturulan bu kurumun, yıllardır Aleviliği inanç ekseninin dışında, kültürel faaliyet boyutuna çekerek hapsetme çabasına dikkat çekti:

“Hacı Bektaş Veli, Alevi inancı açısından önemli bir isimdir ve yıllardır yapılan anma etkinlikleri Alevi kurumları tarafından düzenleniyor. Alevi Bektaşi Federasyonları (ABF), Alevi Dernekleri Federasyonu (ADFE), Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) ve Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı tarafından düzenlenen bu etkinlikler uzun yıllardır aynı şekilde sürdürülüyor.

Bu yıl ise, 'Alevi Diyaneti' olarak adlandırılan Cemevi Başkanlığı, Alevi kurumlarının belirlediği tarihe yalnızca bir gün kala paralel bir etkinlik düzenleme kararı aldı. Alevi kurumları, Cemevi Başkanlığı'nın bugüne kadar yapılan etkinliklerde yer almadığını ve bundan sonra da yer almayacağını belirtti. Sadece Alevi inancı açısından değil, tüm inanç gruplarına mesafeli olunması gerektiğini savunuyoruz. Laik devlet deniyor, eğer böyle ise devletin inançla ilgilenmek gibi bir görevi olamaz. Devletin oradaki tek görevi; güvenlik gibi konularda olabilir o da ancak destek pozisyonunda. Güvenli bir ortam hazırlamanın dışında bir sorumluluğu ve katkısı olamaz, olmamalı. Bu nokta itibariyle, Diyanet'in varlığı başlı başına sorundur. Türkiye'de eğitimden sağlığa kadar birçok alanı Diyanet İşleri'nin yönlendirdiğini görüyoruz. 5-6 bakanlığın bütçesi kadar bütçe kullanan bir diyanet söz konusu. Çeşitli tarikatların, yapılanmaların, kurumların bu işleyişe nasıl hâkim olduğuna basından belgeleriyle tanık oluyoruz. Diyanet, toplumun sırtında yeterince bir yük değilmiş gibi üzerine bir de Kültür Bakanlığı bünyesinde Alevi diyaneti oluşturdular. Bu, Alevi inancına kayyım atamadır. Yıllardır 'Beyaz Soykırım' tehlikesine dikkat çekiyoruz. Devlet, Sünni İslam değerlerini Aleviliğe atfederek, Alevileri ve toplumu buna iknaya çalışarak, Alevilere yöneliyor. Bizim devlet eliyle tahrif edilip, eklemlenecek bir inancımız, yolumuz yok. Haliyle, Alevi kurumları yapılmak isteneni kabul etmiyor."

ALEVİ TOPLUMUNUN PARÇALI YAPISI DEVLETİ CESARETLENDİRİYOR

Cemevi Başkanlığı eliyle yapılmak istenenlerin önüne geçebilmek için Alevi toplumunun ve kurumlarının hem reflekslerini diri tutması hem de kendi içlerindeki iletişim eksikliklerini gidererek bir direniş hattı kurması gerektiğini vurgulayan Kadriye Doğan, Alevi kurumları arasındaki iletişimsizlik ve ortaklaşma eksiklerinin devleti cesaretlendirdiğini belirtti:

"Alevi toplumunun ve kurumlarının kendi içlerindeki parçalı yapısı, maalesef devletin bu girişimlerine zemin sunuyor. Örneğin, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) olarak Hacı Bektaş Veli anmalarına çağrılmıyoruz. Uzun yıllardır böyle. Bu, Alevi kurumları açısından bir eksikliktir. Elbette oluşturulan 5 maddelik metni biz de imzalıyoruz. Bu maddeler, toplumumuzun genel talepleridir:

Cemevi Başkanlığı'nın kapatılması, Alevilere ait türbe ve dergâhların asıl sahipleri olan Alevilere teslim edilmesi, Alevilerin ibadetlerinİ ve inançlarını yaşama biçimlerine devletin hiçbir şekilde müdahale etmemesi...

Bu noktada şunu söylemek gerekiyor: Devletin sizin inancınıza ve yaşam biçiminize müdahale edecek alanları hiçbir şekilde açmamalısınız. Kültür Bakanlığı'ndan maaş alabilmek ya da maddi destek alabilmek adına bazı Alevi kurumları, bizim tavizsiz mücadele hattımızda adeta gedik oluşturuyor ve devlet bu gediklerden içeri sızmaya çalışıyor. Bizim inancımız biat etmez, uzlaşmaz bir yapıya sahiptir. Maaşlarla ve maddi desteklerle devlet bir biat kültürünü yerleştirmeye çalışıyor. Sonra size doğru bir hamle geliştirdiğinde sesiniz çıkmaz veya cılız çıkar."