Kalıcı dayanışma ağları kurmaya çalışıyoruz

‘Kız Kardeşlik Köprüsüyle Hayatı Yeniden Kuruyoruz’ kampanyası ile depremzede kadınlarla bir dayanışma ağı kuran Ekmek ve Gül, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için 5 Mart’ta İstanbul Kartal Meydanında yapılacak mitinge tüm kadınları çağırıyor.

Mereş ve Hatay’da yaşanan depremlerin üzerinden haftalar geçti. Halk partiler, STK’ler ve odaların kurduğu dayanışmalarla yaralarını sarmaya çalışıyor. Deprem ve afet gibi durumlarda korumasız kalan gruplardan olan kadınlar için ise kadın örgütleri ve yine partiler ile demokratik kitle örgütleri çalışmalar yürütüyor. Türkiye ve Kurdistan’daki kadınlar bu dayanışmalar çerçevesinde 8 Mart’ta da taleplerini haykırmaya hazırlanıyor.

Ekmek ve Gül Dergisi’nin “Kız Kardeşlik Köprüsüyle Hayatı Yeniden Kuruyoruz” adıyla başlattığı ve birçok ilde örgütlü Ekmek ve Gül grubunu oluşturan kadınlar ile farklı yerel kadın derneklerinin çabasıyla yürüyen kampanyayı, derginin editörlerinden Elif Turgut ile konuştuk.

Elif Turgut kampanyanın amacını anlatırken en acil olarak ihtiyaçların sürekli karşılanmasını gözettiklerini dile getirdi: “Deprem ve afet dönemlerinde kadınlar ve çocuklar açısından çok acil ihtiyaçları var. Güvenliğinden eğitimine, gıdasından barınmasına ve sağlığına kadar birçok ihtiyacının acil karşılanması gerekli. Ama depremin ardından ilk iki haftada yoğunluklu yapılan yardımlar süreklilik arz etmiyor. Önceliğimiz kadınlar ile çocukların deprem bölgesindeki temel ihtiyaçlarının hızlı, organize ama düzenli ve sürekli bir şekilde karşılanması. Çünkü yardımların düzensizliğinden dolayı oradakilerde şu kaygı hep var, çocuğu için aldığı bir mamayı yarın alabilecek mi? Bugün aldığı azıcık çorbaya bir daha ne zaman ulaşacak ya da iç çamaşırını değiştirip değiştiremeyeceğini bilememenin kaygısı...”

BU SADECE BİR YARDIM KAMPANYASI DEĞİL

Elif Turgut, “Kız Kardeşlik Köprüsüyle Hayatı Yeniden Kuruyoruz” kampanyasının yardım değil, kalıcı bir dayanışma amacıyla yapıldığını da şu ifadelerle vurguladı: “Biz bunu bir yardım kampanyası olarak adlandırmıyoruz. Sebebi de şu: Biz birincil olarak, dediğim gibi deprem bölgesinde kadınların temel ihtiyaçlarının belirlenmesi, yaşadıkları eksikliklerin, ihlallerin kayda geçirilmesi ve de bu taleplerin acil ihtiyaç olarak ortaya konması için çalışıyoruz. Bir yanıyla da Türkiye’nin dört bir yanında Ekmek ve Gül grupları ile çeşitli illerdeki yerel kadın dernekleri deprem bölgesindeki kadın ve çocukların ihtiyaçları için organize oluyor, hatta örgütleniyorlar diyebiliriz. O ihtiyaçları karşılamayı sürekli hale nasıl getireceklerini tartışıyorlar.

En acil şeyleri toparlamak üzere çalışıyorlar. Bu açıdan çeşitli dayanışma noktaları da oluşturduk. Hem deprem bölgesi dışındaki illerde yan yana gelen kadınlar hem de deprem bölgesinde bulunan, kendileri de depremzede olan Ekmek ve Gül gruplarımız var. Depremzede kadınlarla birlikte orada hayatı yeniden kuracağımız, yeniden inşa edeceğimiz bir dayanışmayı örgütlemeye çalışıyoruz. Kadınları hayatı kurmanın bir öznesi ve bulunduğu yerde söz söyler hale getirmek de önemli bir ayağı bu çalışmamızın.”

HER AN BİR AFETİN KURBANI OLABİLİRİZ VE ÖRGÜTLENMELİYİZ

Elif Turgut, bu afet ve yıkımların başka illerde yaşanma olasılığına karşı da örgütlenmenin şart olduğuna dikkat çekti: “Sonuçta her an her birimiz bir afetin kurbanı olabiliriz. İstanbul’da yaşıyorsak deprem, Kastamonu’da yaşıyorsak da bu afet sel olabilir. Her bir felaket yaşandığında nasıl yalnız bırakıldığınızı da görmüş olduk bu depremle birlikte. İhtiyaçların karşılanmadığını, biz bize kaldığımızı ve de bizi ancak bizim dayanışmamızın kurtardığını görmüş olduk. Bu dayanışmayla hem deprem bölgesindeki kadınların ve çocukların hayatı orada yeniden inşa etmesine dönük olanakları yaratmaya çalışırken hem de kendi bulunduğumuz yerlerde de hayatı yeniden kurmak ve kalıcı dayanışma ağları örgütlemeye çalışıyoruz. Yarın mesela İstanbul’da ne olabileceğini bilmiyoruz ama yarın ne olmaması için neler yapabileceğimize dair bu kurduğumuz dayanışmalarla, kadınlarla, çeşitli tartışmalar sürdürebiliyoruz. Çünkü ancak birbirimizin dayanağı yine biz oluyoruz.”

HAMİLE KADINLAR İÇİN KADIN SAĞLIK ÇADIRLARI ÖNEMLİ

Bölgede yaptıkları çalışmalara da değinen Turgut, şu an bir kadın sağlık çadırı kurmaya çalıştıklarını da aktardı: “Şu anda bir kadın sağlığı çadırı kurmaya dönük bir çalışmamız var. İllerdeki Ekmek ve Gül grupları ve diğer kadın dernekleri öncelikli olarak buna dönük ihtiyaçları toplama, olanak yaratma, gönüllülerle görüşme gibi çalışmalar yapıyor. Aynı zamanda bir gönüllü formu da oluşturduk ve daha geniş, görünür olup illere yönlendirebileceğimiz gönüllülerle de iletişime geçmeye çalışıyoruz. Bunun dışında deprem bölgesindeki çocuklar için eğitim ciddi bir sorun. Özellikle de sınava hazırlanan gençler ve çocuklar için özel dayanışma sınıfları kurmaya dönük bir planımız ve bir hazırlığımız var şu anda.

Onun görüşmelerini sürdürüyoruz. Antep’te Nar Sanat Derneği bünyesinde birkaç tane çocuk çadırı kuruldu. Arkadaşlarımız yardımları ulaştırırken şunu çok söylüyor: Kadınların iç çamaşırı, sutyen ya da ped isterken çokça çekiniyor. Bu açıdan onların bu ihtiyaçlarının karşılanması çok önemli. Mesela deprem bölgesinde 24 bin hamile kadın olduğu söyleniyor. Bu gebe kadınların hem çocuklarının sağlığı hem de kendi sağlığından emin olması ve daha güvende hissetmeleri için kadın sağlığı çadırının gebe kadınlar için de ayrı bir önemi var. Mesela bu kampanyamıza ses veren derneklerden biri, gebe veya yeni doğum yapmış kadınlara özel yeni doğum kitleri hazırlayıp gönderiyor deprem bölgesine.”

TÜM KADINLARI 5 MART’TA MİTİNGE ÇAĞIRIYORUZ

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için İstanbul Kartal Meydanı'nda, 5 Mart’ta yapılacak mitinge de çağrı yapan Turgut, depremle meydana gelen taleplerin burada dillendirilmesinin önemine de dikkat çekti: “8 Mart taleplerimiz olarak deprem bölgesindeki kadınların ve çocukların ihtiyaçlarının hızla karşılanmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Bunu da ancak biz yapabiliriz diyoruz. Çünkü şunları gördük çok büyük bağış kampanyaları düzenlendi. Halkın parası yine halktan toplandı. Kızılay’a yapılan bağışlar ise bir ticaret aracına dönüştürüldü. Çok açık bir şey var, bizlere ancak yine biz sahip çıkarız ve 5 Mart’ta da İstanbul’da bu taleplerimizle meydanda olacağız. Tüm İstanbullu kadınlara da çağrımız olsun.”