Kara: Kürkçüler F Tipi’nde tutsakları ‘tehlikeli mahkum’ olarak damgalayıp kelepçeliyorlar

Kuyu tipi hapishanelerdeki tecrit koşullarını duyurduğu için tutuklanan TAYAD’lı ailelerden Naime Emlik’in eşi İsmail Kara, Y Tipi’nden Adana Kürkçüler F Tipi’ne sevk edilen tutsakların “tehlikeli mahkum” olarak damgalanıp kelepçelendiğine dikkat çekti.

65 yaşındaki Naime Emlik, F Tipi Hapishaneleri dahi aratır duruma getiren Y, S, R Tipi hapishanelerde dayatılan insanlık dışı tecrit koşullarını ifşa ettiği ve siyasi tutsaklara mektup yazdığı için 6 Kasım 2024 tarihinde keyfi bir biçimde tutuklanan 7 TAYAD’lı aileden biri.

İlerlemiş yaşına bağlı türlü hastalıklara rağmen 2 aydır keyfi bir biçimde Marmara (Silivri) Hapishanesi’nde tutulan eşi Naime ve Adana Kürkçüler F Tipi Hapishanesi’nde tutsak olan oğlu arasında mekik dokuyan İsmail Kara, ANF’ye konuştu.

Hapishanelerin tam bir zulümhaneye dönüştüğünü vurgulayan Kara, Y Tipi hapishanelerden açlık grevi sonucunda F Tipi hapishanelerine sevk edilen siyasi tutsakların “tehlikeli mahkum” olarak damgalanarak 40 gün boyunca aile, avukat ziyareti ve revire kelepçeli götürüldüğüne dikkat çekti.

‘OĞLUMUN ZİYARETİNDEN GELİRKEN EVİN BASILDIĞINI ÖĞRENDİM’

Adana Kürkçüler F Tipi Hapishanesi’nde tutsak olan oğlu Fikret Kara’nın açık görüş ziyaretinden dönerken İstanbul’daki evlerinin sabah basıldığını öğrendiklerini anlatan İsmail Kara, evlerinin kapılarını kırarak içeriye giren eli silahlı özel harekatçıların arama adı altında evi talan edip, gözlemci olarak getirdikleri apartmandaki komşuyu tehdit ettiklerine dikkat çekti. İstanbul’a dönerken Sultanbeyli gişelerinde polis tarafından durdurulduğunu anlatan Kara, “Otobüse binen polis, benim ve eşimin yanına gelerek kimliklerimizi istedi ve Naime’yi aldılar. Bütün otobüs bize bakıyordu. Gerçekten trajikomikti. Gören de çok büyük suç işlemişiz sanmıştır. TEM’den geldiklerini söylediklerinde, onlara eşimin ikametinin bastıkları evde olmamasına rağmen neden kapıyı kırdıklarını sordum; cevap vermediler. GBT yapıp 65 yaşındaki Naime’yi öylece Vatan Emniyet TEM Şubesi’ne götürdüler” dedi.

POLİS TALİMATIYLA TUTUKLANDILAR

Eşi ve diğer TAYAD’lı ailelerin çıkarıldığı Çağlayan Adliyesi’ne gittiğinde bizzat bir polisin savcıya tutuklama için talimat verdiğini duyduğunu belirten Kara, “Adliyenin nezarethanesinde tutulan Naime ve arkadaşlarına yemek götürmek için adliyedeydim ve savcılığa çıkarıldıkları yedinci katta bir polisi telefonla konuşurken duydum. Bir polis diğer polislere, ‘Ben konuştum savcıyla, hepsi tutuklanacak’ dedi. Bu konuşmayı yaparken hemen arkalarındaydım. Beni gördüğünde hemen ‘Burada ne işin var?’ diye sordu aralarından biri. Yemek getirdiğimi söyleyince o polis diğer polise, ‘Duydu mu ne söylediğimi’ diye sordu. O da ‘Evet, herhalde duydu’ dedi. Yani insanları özgürlüklerinden alıkoymak bu kadar basit işte” diye konuştu.

TECRİDİ DUYURMAK, MEKTUP YAZMAK SUÇMUŞ…

Eşi tutuklandıktan sonra avukattan tutuklamaya ilişkin öne sürülen gerekçeleri öğrenebilen Kara, oğlunun da aralarında yer aldığı siyasi tutsaklara toplu bir biçimde mektup göndermenin eşi ve diğer TAYAD’lı ailelerin tutuklanması için yeterli sayıldığına işaret etti. Sosyal medya adı altında yaşları 65-75 arasında olan insanları tutuklamanın resmen zulüm ve usulsüzlük olduğunu vurgulayan Kara, “Sosyal medya üzerinden hasta tutsaklar için yapılan duyarlılık çağrıları, Y, S, R Tipi hapishanelerdeki tecrit koşullarının kamuoyuna duyurulması ve mektup yazmak, bunların hepsi örgüt suçu olarak gösterilmiş. Çağlayan Adliyesi önünde veya herhangi başka bir yerde yapılmak istenilen basın açıklamaları zaten polis tarafından keyfi bir biçimde gözaltıyla engelleniyor. Bunun üzerine bu hak ihlallerini sosyal medya üzerinden duyurdular. Başka türlü nasıl kamuoyunu bilgilendireceğiz?” diye tepki gösterdi.

‘BİZİM ÇOCUKLARI BU KUYUYA KAPATIYORLAR!’

Özel olarak inşa edilmiş S, Y, R Tipi hapishanelerin insanlık onuruna ve sağlığına aykırı yerler olduğunu kaydeden Kara, buraların adeta siyasi tutsakların sesini duyuramadığı ve ölüme terk edildiği birer kuyu tipi olduğunu vurguladı. Sağlıklı giren insanların hastalandığı, dayatılan tecrit koşullarından psikolojisinin bozulduğu bu hapishanelerin kapatılması talebiyle kampanya yürüttüklerini hatırlatan Kara, bunun suç olamayacağının, tam tersine bunun kabulünün suç olduğunun altını çizdi.

Bu tip hapishanelerin Amerika’da yapıldığını ama gelen yoğun tepki üzerine 40 gün içerisinde kapatıldığını aktaran Kara şöyle konuştu: “Bu hapishaneler 4-5 yıl önce Türkiye’de inşa edildi ve genellikle buraya sürgün edilenler hep siyasi tutsaklar. Yani bizim çocukları buraya bu kuyuya kapatıyorlar.” 

Zulmün ve işkencenin bununla da sınırlı olmadığını belirten Kara, bu ağırlaştırılmış tecrit koşullarına karşı açlık grevi yapıp F Tipi hapishanelere sevk edilen siyasi tutsakların ise “tehlikeli mahkûm” diye damgalanıp, 2 ay boyunca aile görüşlerine, revire, hastanelere dahi elleri kelepçeli bir biçimde götürüldüğüne dikkat çekti.

Bu siyasi tutsaklardan Ferdi İşçi’nin, oğlu Fikret Kara’nın tutulduğu Adana Kürkçüler F Tipi Hapishanesi’ne sevk edildiğini anlatan Kara, “Kırıkkale Y Tipi Hapishanesi’nden yaptığı açlık grevi sonucunda sevk edilen Ferdi İşçi’yi, bu kez de Adana F Tipi Hapishanesi’nde ‘tehlikeli mahkum’ diye damgalayarak 40 gün denetime almışlar ve hapishane içinde telefona, aile görüşüne veya revire götürülürken kelepçeliyorlar. Bu hukuksuz uygulamayı protesto eden işçi de ne aile ne avukat görüşüne ne de revire çıkıyor.

‘KANSER HASTASI KARAPINAR’A, ‘SENİN BURADAN ÖLÜN ÇIKACAK’ TEHDİDİ’

Mulla Zincir isimli siyasi tutsağa da aynı muameleyi yaptılar. Ona da Y Tipi Hapishanesi’nden sevk ettikleri Adana F Tipi Hapishanesi’nde ‘tehlikeli mahkum’ kaşesi basarak 40 gün boyunca kelepçeli işkence yapmışlar. Yine aynı hapishanede tutuklu olan kanser hastası Hasan Karapınar’ı gardiyanlar, ‘Senin buradan ölün çıkacak, seni bırakmayacağız’ diye tehdit etmişler. Hapishanelerde durum bu kadar vahim bir hal almış ama bu ihlalleri aktaranları da tutuklayarak cezalandırmaya çalışıyorlar.”

‘BU SİSTEM BİZE BUNU DA YAPTIRDI!’

Sırf bu baskılar yüzünden aynı soyadını taşımamak için eşiyle boşanmak zorunda kaldıklarına dikkat çeken Kara, “Oğlumuz tutsak olduğu ve aramızdan birine bir şey olursa diğeri hapishaneye gidip onu ziyaret etmesi ve ihtiyaçlarını karşılaması için Naime ile 2006’da boşandık. Bu sistem bize bunu bile yaptırdı. Dolayısıyla bugün aynı soyadını taşımıyoruz. O yüzden de ben şu an tutulduğu Marmara (Silivri) Hapishanesi’nde ziyaretine gidemiyorum. Naime hapishanede olan oğlumu telefonla arıyor, oğlum da sonra beni arayıp onun durumunu anlatıyor. O şekilde birbirimizden haberimiz oluyor. 2 aydır ne sesini duydum ne de kendisini gördüm maalesef” diye konuştu.

‘KİMSE ÇOCUKLARINA EZİYET VE İŞKENCE YAPILIRKEN SUSMAZ!’

Eşi ve çocuklarının annesi Naime’nin ve diğer TAYAD’lı ailelerin sırf insanlık onuruna aykırı S, Y, R Tipi hapishanelerin kapatılması için mücadele ettiği, milletvekilleriyle konuştukları ve gazetelere demeç verdikleri için hapsedildiğini vurgulayan Kara, yaşa bağlı tansiyon, şeker gibi hastalıkları olduğunu belirtti.

Tutuklananlardan 78 yaşındaki Fahrettin Keskin’in ise iki çocuğunun da hapiste olduğuna dikkat çeken Kara, “Hapiste olan çocukları için yıllardır mücadele eden yaşlı başlı insanlardan ne istiyorlar? Yine hasta ve yaşlı olan Necla Can’ı da aldılar. Kimse çocuklarına eziyet ve işkence yapılırken susmaz. Biz de susmadık. Mektup yazmak nasıl suç kategorisine alınıyor, onu anlamış değilim gerçekten. Bize resmen çocuklarınız tecritte ölüme terk edilirken susun, onlara mektup yazmayın, yaşadıkları işkenceyi kamuoyuna aktarmayın demek istiyorlar. Ama bu tabii ki mümkün değil. Biz sonuna kadar çocuklarımızın yanındayız. Bu tutuklama tamamen yasalara ve anayasaya aykırıdır. Bu hukuksuzluğun derhal sonlandırılmasını istiyorum” vurgusunda bulundu.