Kobanê Davası: İmralı'daki tecrit nedeniyle ülke nefes alamıyor

Kobanê Davası'nın duruşmasında, "Tecrit insanlık suçudur, Sayın Öcalan ile yapılan diyalog süreci tüm Türkiye’ye nefes aldırdı, şimdi İmralı kapısını kapattılar, Türkiye tecrit altında" dedi.

Kobanê Davası’nda konuşan siyasetçi Ayla Akat Ata, bu dosyanın demokratik çözüm sürecinin intikam dosyası olduğunu belirterek, “Bizler de bu sürecin yürütücüleri olarak karşınızdayız” dedi.

18’i tutsak 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 31’inci duruşmasının dördüncü oturumu, Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsünde bulunan Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Riha Milletvekili Ferit Şenyaşar, Amed Milletvekili Sevilay Çelenk, Amed Baro Başkanı Nahit Eren, Mardin Baro Başkanı İsmail Elik, Şırnak Baro Başkanı Rojhat Dilsiz, Ağrı Baro Başkanı Serdar Günakın, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar katıldı.

Sincan Cezaevi'ndeki tutsak siyasetçiler duruşmada bulunurken, Ankara dışındaki cezaevlerindeki siyasetçiler ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.

Sincan Cezaevi’nden duruşmaya katılan siyasetçiler, duruşma öncesinde yakın zamanda ablasını kaybeden Gültan Kışanak’a başsağlığı diledi.

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Nuray Özdoğan, 193 aydının Kobanê Davası kapsamında gerçekleştirdikleri imza kampanyasını anımsattı.

 Amed Baro Başkanı Nahit Eren, "AİHM savunma hakkını hem sanık hem da müdafiler açısından yeterli zamanın tanınması olarak tanımlıyor. Bunu ihlal ediyorsunuz” dedi.

Siyasetçi Ayla Akat Ata, gelen evraklara dair aleyhe olan hususları kabul etmeyeceklerini söyledi. Duruşmalara katılamayacağını söyleyen Ata, tutuksuz yargılanan sanıkların savunmaları bittiği takdirde savunma yapacaklarının altını çizdi.

Şırnak Baro Başkanı Dilsiz de "Kürt siyasetçilerin yargılandığı dosyalarda inanılmaz bir çelişki söz konusu" dedi.

TUNCEL: YARGILANMAK İSTENEN KÜRTLER VE DOSTLARI

Tutsak Siyasetçi Sebahat Tuncel de şunları söyledi:

“Bu dava devletin Kürtlere karşı yürüttüğü bir dava. Siz de bir bağımsız muhakeme yapmak yerine devlet adına görev bilmişsiniz. Üzerinizdeki cübbe adil ve bağımsız bir yargılama yaptığınız anlamına gelmiyor.
Maddi gerçeğin açığa çıkarılmasını istemiyorsunuz, isteseniz bu dava böyle sürmez. Savcı Beye laf bulamıyorum, mütalaasında bir düşman hukuku var. Duygusunu katmış, onun duygusuyla karşılaşıyoruz. Bunların hepsi suyu bulandırmak için. Burada Kürtleri ve dostlarını yargılıyorsunuz tüm mesele bu. Yeni adli yıl için Erdoğan, adil yargılanma dedi. Barış Anneleri sokağa çıkamıyor, insanlar çıkamıyor. Ama çeteler dışarıda. Yargı reformu dediğiniz şey nedir? AB uyum sürecinde iyi yasalar da çıktı, şimdi hepsini geri aldılar. İstanbul Sözleşmesini iptal ettiler, şimdi 6284 Sayılı Kanunu kafaya takmışlar. Her gün iktidarın küçük ortakları kadınlara dair beyanlarda bulunuyor. Kadınlar sokaklara çıkamıyor, her gün kadın katliamı var. Bu durum Kürt sorunundan bağımsız değildir. İktidar toplumu çürütüyor.
1 Eylül’de insanlar sokağa çıkarak barış istediler. Kürt sorunu çözülmeden yargı bağımsızlığı olamaz. Anayasa, yasa, parlamento askıda, işlemiyor. 1 Eylül’de insanlar toplumsal barış olsun derken, demokratik düzenin yolunu da gösterdiler. 38 kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyoruz ve barış diyoruz. Buna inanıyoruz. Kürt halkının statüsünü talep etmesi cezalandırılamaz. Tek adam demokratikleşme diyor ama hiç de öyle değil. İkinci cumhuriyeti kurmak istiyorlar ve bir kez daha Kürtlersiz yapmak istiyorlar. Kürt kadınlarını önlerinde engel olarak görüyorlar. Çünkü biz itiraz ediyoruz. Bu onların işine gelmiyor. Bu dava da tam da bunun için açıldı. Maddi deliller ortaya çıkarıldığında 6-8 Ekim olaylarının faillerinin biz değil iktidar olduğunu çok iyi göreceksiniz. Davutoğlu sağda solda konuşuyor, neden bu süreci konuşmuyor? Hakan Fidan bölge bölge geziyor ama bu davanın sorumlularından biri de odur.

İMRALI TECRİDİ

Temel hak ve özgürlüklerimizi kullanmamız dosyada suç olarak sayılmış. Tecride karşı açlık grevine girdiğimiz için suç demiş. Tecrit insanlık suçudur, Sayın Öcalan ile yapılan diyalog süreci tüm Türkiye’ye nefes aldırdı, şimdi İmralı kapısını kapattılar, Türkiye tecrit altında. Sayın Öcalan üzerindeki ağır tecrit suçtur, mutlak izolasyon suçtur. Bunlara itirazımızı suç olarak ele almış Savcı. Neden barış istediğimi, neden Kürt halkının statüsünün tanınması gerektiğini düşündüğümü savunmamda açıklayacağım. Düşüncemi beğenmiyor olabilirsiniz ama Kürtler bunu söyleyince ‘Terörle Mücadele Kanunu’ devreye girer. Kerkük’te Kürtler ve Arapları kışkırtıyorlar, farklı oyunlar dönüyor. Bunlar için mücadele edeceğim.

Örgütlenme hakkı ve konuşma özgürlüğü elimizden alındı. Kürt belediyesine kayyum atandı sonra İstanbul için aynı tehditte bulunuldu. Siz o Kürdü dövdürtmeyecektiniz. Kürde bu yapıldığında ses çıkarılacaktı. AİHM bir karar vermiş, hukuksuzluk demiş. Keşke bu hukuksuzluğu herkes görse. Biz konuşamıyoruz ama başkaları bizi krimalize ederek konuşuyor. 2015’ten bu yana bu ülkede zulüm politikası var. Aydınların bunu bilmemesi mümkün mü? Gezi Davasında yargılananlar cezaevinde, kadınlar cezaevinde, Yeni Yaşam gazetesi ile insanlar dayanıştı diye cezaevinde. Bu ülke yaşanılamaz hale geldi. İnsanlar öldürülüyor, kadınlar ölüyor, taciz ve tecavüz artıyor. Tüm bunlar güvenlikçi politikaların sonucu.
İnsanların cenazeleri ailelerine kutuda veriliyor. Bu, iktidarın çürüdüğü noktadır. Bu ülkenin eski içişleri bakanı -ki şimdikinin de faaliyetleri farklı değil- sarı torbalarla övünüyor.”

AKDENİZ: KÜRT OLMAMIZ HEDEF OLMAK İÇİN YETERLİ

Tuncel’in ardından tutuksuz yargılanan siyasetçilerden Sibel Akdeniz’in Zazaca gönderdiği yazılı savunması Avukatı Kenan Maçoğlu tarafından okundu.
Akdeniz, şunları kaydetti:
“(...) Aslında tamamen niyetselsiniz. Niyetsel olmanız için de Kürt olmamız, iktidarın hedefinde olmamız yeterli galiba. Mesela benim davranışımdan dolayı arkadaşımı yargılayabiliyorsunuz. Biri yurt dışına gitti diye herkesi bundan sorumlu tutup tutukluluk gerekçesine dönüştürebiliyorsunuz.
 IŞİD’i yenilgiye uğratan ruhu ve iradeyi yargılıyorsunuz.

KATLEDİLEN KÜRT ÇOCUKLARI

Onlarca Kürt çocuğu zırhlı araçların çarpması sonucu yaşamını yitirdi
Halklar olarak en büyük acıları yaşadık ve biz tüm bunlarla birlikte en ağır cezalarla yargılanmaktayız. Onlarca Kürt çocuğu zırhlı araçların çarpması sonucu yaşamını yitirdi. Türk ırkını yücelten bir türküyü söylemedi diye kalbinden bıçaklanarak öldürüldü bir müzisyen. Kadınlar katledildi, küçük kız çocukları zorla evlendirilmeye devam etti. Taciz tecavüz giderek arttı. Bu ülkenin partili cumhurbaşkanının dediği gibi asrın felaketi olan büyük bir depremi yaşadık, yüzlerce iş cinayeti yaşandı. Yani kalbi delinen Kürt gençlerinin, ekmek kavgasında iş cinayetine kurban giden işçilerin, katledilen kadınların, yakılan Cudi’nin, kesilen Akbelen ağaçlarının, Deniz Poyraz’ın, Dedeoğulları ailesinin acılarını yüreklerimizde yaşadık.

IŞİD muazzam bir direnişle yenilgiye uğratıldı."

Mahkeme heyeti, duruşmayı 7 Eylül'e erteledi.