Her yerde özgür bir yaşam kurma mücadelesini yürütmenin önemine işaret eden PKK Gençlik Komitesi’nden Firaz Garzan, “Gençlerin 21. yüzyılda dünyayı özgür ve onurlu bir yaşama doğru değiştirecek potansiyele sahip oldukları açıktır” dedi.
PKK Gençlik Komitesi’nden Firaz Garzan, 3-5 Kasım tarihleri arasında Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenen 1. Dünya Gençlik Konferansı ile ilgili ANF’nin sorularını yanıtladı.
Konferans bir ilk olmasına rağmen yapılması, katılım ve tartışmalarını nasıl buldunuz?
1. Dünya Gençlik Konferansı’nın düzenlenmesi bizde büyük bir heyecan ve coşku yarattı. Katılamadık, ancak bir selamlama mesajı gönderdik. Konferanstaki tartışmaları ve gelişmeleri imkanlarımız ölçüsünde takip ettik. Kurdistan’ın dört parçasından Kürt gençleri, hem konferans hazırlıklarına hem de konferansa aktif katılım sağladı. Gençliğin öncülüğünde yapılan bu konferansı tüm insanlığın özgürlük mücadelesi adına önemli bir adım olarak değerlendiriyoruz. Bu konferansın hazırlanmasında ve gerçekleşmesinde emeği geçen tüm gençleri selamlıyor ve bu çalışmayı başarıyla tamamlayan, evrensel mücadele yürüten tüm gençleri tekrar kutluyoruz. 49 ülkeden, 95 örgütü temsilen 400 genç buluştu. Evrensel düzeyde sorunları tartışmak, özelde ise gençlerin güncel sorunlarını tartışmak, çözüm aramak ve bu temelde deneyimlerini paylaşmak, uluslararası dayanışmayı güçlendirmek açısından büyük bir anlam ifade ediyor. 1968’te Paris’teki baş kaldırıya gençlik öncülük etmişti. 55 yıldan sonra tekrar ‘Başka bir dünya mümkündür’ diyen gençlerin sesi Paris’te yükseldi. Bu anlamda sıradan değerlendirmiyoruz. Tarihi bir toplanma olarak değerlendiriyoruz. Günümüz dünyasında kapitalist sistemin baskı ve zorbalıklarına karşı gençlerin arayışının güçlü olduğu ortaya çıktı. Gençlerin 21. yüzyılda dünyayı özgür ve onurlu bir yaşama doğru değiştirecek potansiyele sahip oldukları açıktır.
Konferansta yürütülen çalışmaların özelikle Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için yürütülen çalışmalara etkisi nasıl olacak?
Konferansın kendisi başlı başına güçlü bir tutuma sahipti. Gençlik Tarih Yazıyor İnisiyatifi, açılış konuşmasında konferansı Önder Apo’ya adadı. Konferansta üç gün süren yoğun tartışmalar sonucunda hem genç kadın yapısı hem de genel yapısı “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Siyasi Çözüm” kampanyasına katılma kararı aldı ve bunun için çağrıda bulundu. Genel çağrının Kenya Devrimci Sosyalist Birliği Temsilcisi Lewis Maghanga tarafından yapılması başlı başına büyük bir anlam ifade ediyor. Önder Apo’nun 1999’da esir edilip, kaçırıldığı bir ülkenin demokratları ve devrimcileri kendilerini sorumlu görmekte ve bu komploya karşı tutumlarını ortaya koyuyor. Konferansın sonuç bölümünde Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün önemi de açıkça ifade ediliyor. Konferanstan bu konuda güçlü bir kararlığın ortaya çıktığı açıktır. Önder Apo’nun fikirlerinin dünyanın her köşesinde tartışıldığını, birçok hareketin onun gücünü çözüm aracı olarak gördüğünü görüyoruz. Demokratik, ekolojik ve kadın özgürlüğünü esas alan bir toplum paradigması olan konfederalizm sistemi, sadece Kurdistan için yol göstermiyor, aynı zamanda dünyanın birçok yerinde devam eden sorun ve karışıklıkların çözümüne yönelik de bir cevaptır. Abya Yala sosyalist hareketleri ve yerle halkların yanı sıra Avrupa ve Kuzey Amerika’daki ekolojik ve demokratik hareketler de bunu görüyor ve tartışıyor. Afrika ve Asya’da git gide Önder Apo’nun fikirleri tanınıyor ve tartışılıyor.
Bu konuda Apocu gençlik hareketi olarak öz eleştiri veren konumdayız. Önder Apo’nun “Sosyalizmde ısrar insanlıkta ısrar” çalışmalarının ardında fikirleri Kurdistan sınırlarını aşarak, tüm insanlığa perspektifler sundu. Ancak bu fikirleri yaygınlaştırmada ve her yerde tanınmasını sağlamada geç kalındı. Önder Apo’nun 5 ciltten oluşan Demokratik Modernite Manifestosu, sosyalizm felsefesinin çağdaş zirvesinin ifadesidir. Bu manifesto günümüzün demokratik, sosyalist ve devrimci hareketlerine ve bireylerine ilham vermektedir. Bu gelişmeyi daha etkin bir şekilde tanıtmamız gerekirdi. Rojava Devrimi ve Kobanê direnişiyle birlikte bu daha da önem kazandı ve dünyanın her yerinde tanınır hale geldi. Özelikle dünyadaki kadın hareketlerinde Önder Apo’nun düşüncesi ve özelikle jineoloji bilimi büyük etki yaratmıştır. Arayış içindeki gençlerin, Önder Apo’nun fikirlerine ve felsefesini yakından tanıması gerekir. Buna ilgi ve merakında giderek artığını görüyoruz. Paris’te gerçekleşen konferans ve ele alınan konular bunun kanıtıdır. Bu temelde konferansın atılan bu adamlara önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz. Farklı hareketlerden gençler kendi ülkelerinde konferansın kararlarını almaya devam ederlerse gençlerin önderliğinde bu adım mutlaka amacına ulaşacaktır. Kürt gençliğinin bu temelde öncü rolünü görmesi ve bu atılım çerçevesinde Kurdistan’ın dört parçasında ve yurt dışı faaliyetlerini genişletmesi, diğer ulusların gençliğiyle ittifaklarını geliştirmesi elbette gereklidir.
Bu konferansın amacı neydi, gençlik hareketlerin bir araya gelmesi ve amaç birliği için bir gelecek planınız var mı?
Konferansta alınan kararlar ve sonuçlarına karşı kendimizi sorumlu tutuyoruz. Bunu mesajımızda da belirtmiştik. Konferansta hazır bulunmasak da kararlar bizim için de geçerlidir. Sonuç bölümünde yapılan açıklamada, halkların birliği, sistem karşıtı hareketlerin, yeni adil ve demokratik bir dünyaya uluşmamanın koşulu olduğu belirtildi. Biz de bu görüşe katılıyoruz ve bu birliğin gelişmesine hizmet etmeye hazırız. Ayrıca katılımcı hareketlerden saldırıya uğrayanların birbirine destek olacağı ve birbirlerini koruyacağı da belirlendi. Bu kesinlikle anlamlı bir duruş ve enternasyonalizmin çok değerli bir yoludur. Bunun sadece lafta kalmaması ve birbirimize sahip çıkmamız bizim için önemlidir. Dünyadaki kapitalist, egemen ve faşist güçlere karşı bizi güçlü kılacak şey dayanışmamızdır. Bu nedenle Gençlik Tarih Yazıyor İnisiyatifi’nin, ilk konferansın sonuçlarına göre faaliyetlerini genişleteceğine, ittifakını yükselteceğine ve uluslararası gençlik mücadele birliğinin sadece sözde değil, aynı zamanda uygulamada da gerçekleşeceğine inanıyoruz.
Bu konferansta kadını sorunu, ekoloji sorunu gibi konularda çalışmalar yapıldı. Bu sorunlar üzerinde yürütülen tartışmaları yeterli görüyor musunuz?
Takip edebildiğimiz kadarıyla konferansta üç gün boyunca çok zengin tartışmalar yürütüldü. Dünyadaki durum, kadınların özgürlük mücadelesi ve dünya gençliği, demokratik konfederalizm üzerine paneller düzenlendi. Ayrıca ekoloji, genç kadınlar, liberalizm, yerli halklar, Ortadoğu’daki savaş ve çatışmalar, ekonomi, göç, gençlik tarihi, enternasyonalizm ve özgürlük meselesi konularında atölye çalışmaları düzenlendi. Tüm panel ve çalıştaylarda farklı ülkelerden genç temsilciler görüş, değerlendirme ve deneyimlerini paylaşarak güçlü sonuçlar ortaya çıkardı. Bu kadar çok kuruluş, millet, kültür ve dil bir yerde bir araya geldiğinde mutlaka farklılıklar olacaktır. Bazı konularda mutlaka farklı görüşler olacaktır. Bu farklılıklar, tecrübeler ve paylaşımlar güçlü bir amaç ortaya çıkardı. Kapitalist sistemler, her türlü milliyetçilikler, ırkçılık ve karşı cinsiyetçi düşmanlıklar, hepimizin karşısında durduğu şeylerdir. Ortak hayallerimiz ve hedeflerimiz var.
Farklılıklarımız bizim zenginliğimizi ifade eder ve ortak çalışmamıza engel teşkil etmez. Üç günde insanlar her konuyu, her sorunu tatmin edici bir şekilde tabii ki tartışamıyor ama ortak bir mücadele zeminin ortaya çıkmasına vesile oldu. Bu temelde yürütülen tartışmalar ve paylaşımlar farklı şekillerde devam edecek. Bunu yanı sıra ortaya çıkan ortak görüşleri hayata geçirmemiz, hayatın içindeki baskıcı sistemlere karşı mücadelemizi artırmamız gerekiyor. Bulunduğumuz her yerde özgür bir yaşam kurma mücadelesini yürütmemiz önemlidir.
Bu konferans Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a ithaf edildi. Genç kadınlar tecride karşı da mücadele sözü verdiler. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Genç kadınların öncülüğü belirgindi. Tüm tartışmalarda, panel ve çalıştaylarda genç kadınların aktif rol alması çok önemliydi. Bunun içinde konferansta genç kadınların gündemi belirlemesi de doğaldı. Bu temelde genç kadın arkadaşlarımızı tebrik ve takdir ediyoruz. Genç kadınlar örgütlendikleri takdirde toplumun ve özgürlük mücadelesinin en aktif, canlı ve güçlü kesimleridir. Kapitalist ve ataerkil sistemden intikam alma kararlılığına en çok ihtiyaç duyan genç kadınlardır. Bu temelde toplumun tüm kesimlerini etkileyebilecek, onları mücadele çizgisinde örgütleyebilecek kişilerdir. Özgür yaşamın savunucularıdır. Bizim hareketimizde de öyledir. Kurdistan’da bu en belirgin gerçek haline geldi. Savaşta, direnişte ve toplumun örgütlenmesinde, ulusal demokratik sistemin inşasında genç kadınların öncü rolü vardır. Genç kadınların kendilerini güçlü kıldıkları yerde tüm toplum için büyük bir başarı ortaya çıkıyor. Dolayısıyla genç kadınların uluslararası düzeyde örgütlenmesinin tüm dünyadaki özgürlük mücadelelerinde de benzer etkiler yaratacağına eminiz. Böyle bir adımın konferansta atılması önemliydi.
Konferansa 49 ülkeden 400 genç katıldı. Enternasyonalist temel üzerinde bu konferans nasıl bir ilerleme sağlayacak?
Konferansın sonunda tüm delegelerin onayıyla açıklanan sonuç bu anlamda pek çok önemli noktayı içeriyordu. Artık konferansa katılan hareketlerin ve örgütlerin daha fazla ortak etkinlik geliştirmesi gerekiyor. Birbirimizi ne kadar ziyaret edersek, tartışmalarımızı derinleştirirsek, desteğimizi artırırsak, birbirimizin doğrularını, kültürünü, dilini daha iyi tanırsak eğer mücadeleyi daha büyütme zeminimiz olur. Kapitalist modernite sistemi insanlığı varoluşsal eşiğine getirmiştir. Savaşlar, krizler, yoksulluk ve açlık, kadın cinayetleri, doğanın tahribatının artığı bir dönemde, bu acı gerçek karşısında kadınlar, gençler ve çok insan aciliyet duygusuna kapılıyor. Örgütleniyor ve ayakta duruyor, sistemi değiştirmek için mücadele ediyorlar. Günümüzde çok acı bir gerçeklik var ama ayın zamanda büyük umutları da beraberinde getiren bir gerçeklik var. Mücadele yoluyla gerçekten başka bir dünya inşa edebileceğimiz gerçekliği. 1. Dünya Gençlik Konferansı bu bağlamda önemli bir çalışmaydı. Konferansın sonuç kısmında son olarak 175 yıl önce ortaya çıkan ve tüm dünyayı etkisi altına alan Komünist Manifesto’nun mirasına odaklanıldı. Bu temelde birleşin, bu dünyayı birlikte değiştirin! çağrısıyla son buldu. Biz de bu çağrıya katılıyoruz. Artık bunun için hep birlikte çalışıp mücadele etmemiz gerekiyor.