Kuyu tipi cezaevleri: Tutsaklar için tecrit ve insanlık dışı koşullar

Çağdaş Hukukçular Derneği Cezaevi Komisyonu Üyesi Naim Eminoğlu, kuyu tipi olarak bilinen Y, S ve R tipi cezaevlerinin insanlık onuruna aykırı olduğunu vurgulayarak, yeni cezaevlerinin açılmaması için mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.

CEZAEVLERİNDE İŞKENCE

Son dönemde ismini daha sık duyduğumuz S, Y ve R tipi cezaevleri, özellikle siyasi tutsakların mutlak bir tecrit altında tutulması amacıyla iktidar tarafından öncelikli olarak kullanılan cezaevleri olarak öne çıkıyor. 15 Temmuz sonrası “FETÖ” davasından yargılananların konulacağı yerler olarak duyurulan, ancak sonradan ağırlaştırılmış müebbet cezası olanlar ve 'tehlikeli mahkûm' statüsündekiler için kullanılacağı açıklanan S ve Y tipi cezaevlerine, son dönemde yaklaşık 2 bin siyasi tutsak yerleştirildi. F tiplerinin aksine kamuoyuna tanıtılmayan ve sessiz sedasız açılan bu cezaevleri, adeta birer tabutluk ve tecrit merkezi olarak işlev görüyor.

51 KUYU TİPİ CEZAEVİ MEVCUT

Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, ülke genelinde 22 Y tipi, 22 Yüksek Güvenlikli ve 7 S tipi olmak üzere toplam 51 kuyu tipi cezaevi bulunmakta. Yeni cezaevlerinin inşaatları da devam ediyor. Kamuoyunda "Kuyu Tipi" olarak bilinen cezaevlerinde tutsaklar, ağır tecrit koşulları altında yaşam mücadelesi veriyor. Bu cezaevlerine götürülen tutsaklara, girişte artık tek başlarına oldukları ve kendileri dışında kimsenin seslerini duyamayacağı anlatılıyor. Kuyu tipi cezaevlerinde tutsaklara uygulanan tecrit koşullarından bazıları şöyle:

Tek kişilik hücrede tutulma

Havalandırmaya mektup ya da çay ile çıkamama

Hücrelerin pencerelerinin olmaması

Banyo dahil her yerin kameralarla izlenmesi

Her şeyin otomatik sistemle yapıldığı ve tutsakların gardiyanlar dahil hiç kimseyle iletişim kuramaması

İletişimin megafon ile sağlanması

Havalandırmaya açılan tek pencerenin demir korkuluk ve perde ile kapatılması, dolayısıyla güneş ve gökyüzünün hiç görünmemesi

Havalandırmaların tellerle çevrili kafes şeklinde inşa edilmesi

BM: İNSANLIK ONURUNA YAKIŞMAYAN YERLER

Birleşmiş Milletler (BM) İşkenceye Karşı Komite, Temmuz 2024'te yayımladığı Türkiye raporunda kuyu tipi cezaevlerine dair şu değerlendirmede bulundu: "Türkiye'de hapsedilme oranı önemli ölçüde artmış olup, bu durum cezaevi sisteminde yüzde 110'un üzerinde aşırı kalabalığa yol açmıştır. S-tipi, Y-tipi ve diğer yüksek güvenlikli cezaevlerinde bazı mahkûmlar, günde 22 saatten fazla yeterli havalandırmanın olmadığı ayrı hücrelerde tutulmakta, bu durum fiilen hücre hapsi anlamına gelmektedir. Özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin, hücrelerinin dışında yeterli zamana sahip olmaları ve düzenli olarak anlamlı sosyal etkileşimlerde bulunma fırsatına sahip olmaları sağlanmalıdır."

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Cezaevi Komisyonu Üyesi Naim Eminoğlu, kuyu tipi cezaevlerinin durumu ve tutsakların yaşadıkları hakkında ANF’ye önemli değerlendirmelerde bulundu.

Eminoğlu, Y tipi cezaevlerinin aslında 2018 yılında açıldığını ancak sol kamuoyunun bu cezaevleriyle tanışmasının 2020 yılından sonra olduğunu belirtti. Eminoğlu, "Bu cezaevlerinin 'kuyu tipi' olarak anılmasının nedenini açıklamak gerekir. Bu hapishaneler, diğer cezaevlerinden farklı bir şekilde 3 katlı olarak inşa edildi. Birinci katında olduğunuzda kendinizi bir kuyunun dibinde gibi hissediyorsunuz. Camlar ışık almıyor ve güneşin hiç girmediği yerler" diye belirtti.

KENDİ KANUNLARINA DAHİ UYMAYAN CEZAEVLERİ

Eminoğlu, kuyu tipi cezaevlerinin gündeme ilk olarak 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası geldiğini ifade etti. Ardından OHAL ilan edilip, davalar sonuçlanmaya başladığında, Adalet Bakanlığı'nın "Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alacak çok sayıda insan var, Ankara'da bir hapishane inşa ediyoruz" açıklaması yaptığını hatırlattı. İlk olarak Sincan 1 ve 2 No'lu Yüksek Güvenlikli Hapishaneler açıldı. Bu hapishaneler, özellikle tek kişilik hücreleriyle dikkat çekti. Başlangıçta FETÖ’den yargılananlar için açıldığı söylenen cezaevleri, sonradan gizli bir şekilde açılmaya devam etti ve kamuoyuna tanıtılmadı. Eminoğlu, "O kadar kötüler ki, kamuoyuna açamıyorlar. İnsanlık dışı yerler. Kendi kanunlarına dahi uymayan cezaevleri" dedi.

Eminoğlu, ilk olarak ağırlaştırılmış müebbet cezası olanların konulacağı açıklanan bu cezaevlerinin, zamanla özellikle siyasi tutsakları koymak için kullanılmaya başlandığını belirtti. Y tipi cezaevlerinin inşaatlarının devam ettiğini ve Çorlu'da iki yeni Y tipi hapishanenin açıldığını öğrendiklerini ifade eden Eminoğlu, "Bu hapishanelere götürülen tutsaklara, 'Burası diğer yerlere benzemez, istediğinizi yapın, kimse sesinizi duymaz, ölseniz bile haberimiz olmaz, yüzümüzü bile görmeyeceksiniz' dediler. Kitap hakkı, gazete hakkı, sohbet hakkı gibi hiçbir hak verilmeden hücrede tutmaya başladılar" diye konuştu.

KUYU TİPİ CEZAEVLERİ İNSANLIK DIŞI YERLER

Kuyu tipi cezaevlerinde havalandırma sisteminin diğer cezaevlerinden oldukça farklı olduğunu, bu cezaevlerinde havalandırma ve hücre sistemlerinin ayrıldığını belirten Eminoğlu, "Buradaki havalandırma sistemi ile hücre kapısı birbirinden farklı. Silivri’de hücreye girdiğinizde hücre ve havalandırma kapısı bitişik olur. Ancak burada, havalandırma ile hücreyi ayrı tutmuşlar. Havalandırmaya çıkmak için gardiyanın sizi götürmesine mahkûmsunuz. Normalde tutukluların havalandırma hakkı güneş doğumu ve batımı arasındadır. Ancak buralarda sadece 1 saat 50 dakika veya 1 saat havalandırma hakkı veriliyor. Buna tepki gösterildiğinde, 'Sizi bütün gün çıkartırsak başkalarını çıkartamayız' deniliyor. İnsanların sağlığı ve onuru ile oynanıyor" dedi.

Eminoğlu, hücrelerdeki pencerelerin hem demir parmaklıklarla hem de ızgaralarla kapatıldığını, bu nedenle havanın dahi giremediğini ve hücrelerde bulunan kameralarla tutsakların her saniyesinin izlendiğini vurguladı.

R TİPLERİ, HASTA TUTSAKLARI TAHLİYE ETMEMEK İÇİN AÇILDI

R tipi cezaevlerinin ise hasta tutsakları tahliye etmemek için açıldığının altını çizen Eminoğlu, Adalet Bakanlığı'nın cezaevlerinin isimlerini değiştirerek halkı yanıltmaya çalıştığını ifade etti. "Antalya’daki bir cezaevinde Y Tipi hapishanesi tabelası görüldü. Ancak gündem olunca, bakanlık ismini değiştirip 'Yüksek Güvenlikli Hapishane' tabelası koydu. Bu, Adalet Bakanlığı nezdinde bile meşru olmadığını gösteriyor" diye konuştu.

Eminoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) İşkenceye Karşı Komite’nin Türkiye raporunda da kuyu tipi cezaevlerinin insanlık onuruna yakışmayan yerler olarak değerlendirildiğini belirtti. Ayrıca, S ve R tipi hapishanelerin de benzer şekilde insanlık onuruna uygun olmadığını vurguladı. "S tipi hapishane modeli iki katlı. Bu cezaevlerinde pek çok hak gaspları yaşandı. Oraya sürgün edilen müvekkillerimiz, hücre içerisindeki kamerayı kapatmak istediklerinde işkenceye uğradı. R tipi cezaevleri ise “Rehabilitasyon Cezaevi olarak geçiyor. Hasta tutsakların tahliye edilmemesi için daha ağır koşullarda tutuldukları yerler. Diğer cezaevlerinden tek farkı; revirde iki doktor bulunmasıdır" dedi.

Naim Eminoğlu, S, R ve Y tipi cezaevlerinin kuyu tipi hapishaneler olarak tasarlandığını ve bu tür cezaevlerinin durdurulması gerektiğini, aksi takdirde insanlık dışı bir duruma, Guantanamo benzeri bir duruma doğru gidebileceğimizi vurguladı. Özellikle Y tipi hapishanelerin, insan sağlığına ve onuruna tamamen aykırı olduğunu ifade etti.

Eminoğlu son olarak, davalarını takip ettikleri 15 kişinin yanı sıra, siyasi tutsakların her geçen gün bu cezaevlerine sevk edildiğini belirterek, "Bu cezaevlerine sevk edilen tutsakların düşüncelerinden vazgeçmelerini hedefliyorlar. Şu anda bu cezaevlerinde bulunan siyasi tutsak sayısının bine yaklaştığını söyleyebiliriz" dedi.