MKP: Newroz isyandır, isyanı kuşan!
Maoist Komünist Parti (MKP) Merkez Komitesi, faşist AKP-MHP iktidarını tarihin çöplüğüne göndermek için “Newroz’un isyan ruhunu kuşanalım, devrimci mücadeleyi yükseltelim” vurgusunda bulundu.
Maoist Komünist Parti (MKP) Merkez Komitesi, faşist AKP-MHP iktidarını tarihin çöplüğüne göndermek için “Newroz’un isyan ruhunu kuşanalım, devrimci mücadeleyi yükseltelim” vurgusunda bulundu.
Maoist Komünist Parti (MKP) Merkez Komitesi, Newroz dolayısıyla yayınladığı mesajda, “Günümüzün Dehaklarına karşı tıpkı Demirci Kawa’nın eyleminde olduğu gibi isyan bayrağını yükseltmek, devrimci savaşımı büyütmek görevdir” dedi. Merkez Komite’nin yazılı mesajı şöyle:
"Ezilen ve sömürülen hakların tarihinde isyanın ve direnişin simgesi, özgürlük uğruna yakılan ateş olan yeni bir Newroz’u karşıladığımız bugünlerde, yeryüzü ezen ile ezilenlerin tarihsel kavgasının en kanlı dönemlerinden birine daha şahitlik ediyor. Dünyamızın dört bir tarafı giderek daha çok emperyalist kapitalist sistemin yarattığı savaş, işgal, katliam, açlık ve yoksullukla sarmalanıyor. Filistin- Gazze’ de kitlesel katliamlar uygulanırken, Ukrayna’da işgal devam ediyor; emperyalist bloklar arasında derinleşen çelişkiler, çıkmaza giren sistem krizi ve bunlar sonucu onlarca alanda/bölgede yaşanan sıcak çatışma durumu adeta üçüncü dünya savaşının ayak seslerini çağrıştırıyor.
Estirilen ağır baskı ve kuşatmaya rağmen dünyanın ezilen ve sömürülen halkları direnişten, mücadeleden ve isyan etmekten geri durmuyor. Erkek egemenliğine ve kapitalizme karşı mücadele etmekten başka seçenekleri bulunmayan kadınlar 8 Mart’ta meydanları doldurarak ve yaşamın her alanında isyana geçerek baharın müjdeleyicisi oldular. Kadınların isyan çağrısı Newroz’un isyan ateşiyle buluşacak, kavga büyüyecektir!
Katliam, direniş ve başkaldırılarla dolu bir ay olan Mart ayı, başta Türkiye- Kuzey Kurdistan olmak üzere bölge ve dünya halklarının belleğine ağır bedeller sonucu silinmezcesine kazınmıştır. Mart ayının direnişi ve isyanı simgeleyen günlerinden biri de halkların tarihsel belleğinin ortak mirası olan Newroz’dur. Yüzyıllar öncesinde Demirci Kawa’nın zalim Dehak’a karşı başlattığı mücadelenin zaferle sonuçlanmasının tarihi olan 21 Mart, yüzyıllardan bu yana Kawa’nın tutuşturduğu özgürlük ateşi olarak zalimlere karşı mücadele edenlerin ellerinde bayraklaşmıştır. Newroz’ un yaratıcısı Demirci Kawa’ nın ardılları da en zor koşullar altında kan ve can pahasına Kawa’ nın mücadelesini büyütmüş, bugünlere taşımışlardır. Başta Kürt ulusu olmak üzere bölge halkları Newroz’u mücadelenin ivmesi yapmış, egemenlere karşı isyanın sembolü kılmışlardır. Kürt ulusu, Mazlum Doğan şahsında çağımızın Kawalarını yaratmış, ezilen mazlum halklar da zalimlere karşı nice Kawalar yetiştirmiş, mücadeleye adamıştır.
Kendi kaderini tayin hakkı bölge hakim ulus devletleri tarafından yok sayılmış, dört parçada katliam, sürgün, işkence ve soykırım saldırılarına uğramış Kürt ulusu için Newroz tam da zulme karşı başkaldırının adıdır. Hem tarihsel hem de güncel olarak bu gerçeklik devam etmektedir. Günceldir, çünkü dört parçadaki Kürt’ler üzerinde uygulanan zulüm katmerli bir biçimde bugün de sürmekte, katliam, işgal, soykırım kıskacı içeresinde bir ulus yok edilmek istenmektedir. Faşist Türk devleti tarafından soykırımı amaçlanan Kürt ulusu Kuzey Kürdistan’ da her türlü zulme uğramakta, tarihsel düşmanlık güncel politikalarla sürdürülmektedir. Rojava ve Güney Kürdistan üzerine ise her gün tonlarca bomba yağdırılmakta, kimyasal silahlar da dahil tüm silahlar pervasızca kullanılmakta, sivil yaşam alanları ve alt yapı hedeflenerek Kurdistan’ın insansızlaştırılması hedeflenmektedir. Nerede Kürtlere ait bir kazanım varsa oraya faşist Türk devletinin ve gerici bölge devletlerinin kanlı elleri uzanmaktadır. Şimdi de başta faşist ‘TC’ olmak üzere bölge gerici devletleri ve efendileri olan emperyalist güçler Kürt ulusu üzerinden kirli pazarlıklara girişmekte, kendi gerici çıkarları için Kürtlere karşı yeni kanlı planlar hazırlamaktalar. Bugünün Kawa’ları dün olduğu gibi şimdide zalim Dehaqlara karşı savaşı büyütecek, işgal saldırılarını boşa düşürecektir.
Türkiye- Kuzey Kurdistan işçi sınıfı ve emekçi halk kitleleri bu kirli pazarlıklara, planları yapılan yeni yeni kanlı saldırılara ve işgal planlarına dur demek için örgütlü oldukları her yerde harekete geçmeli, Kürt ulusuyla dayanışma eylemlerini geliştirmeli-genişletmelidir. Bilinmelidir ki yalnız ve yalnız halkların birleşik eylemi ve örgütlü mücadelesi faşist Türk devletinin ve bölge gerici devletlerinin saldırı planlarını durdurabilir, işgali engelleyebilir ve tüm saldırıları püskürtebilir.
ZULME KARŞI İSYAN EZİLEN HALKLARIN MEŞRU EYLEMİDİR, İSYANI KUŞANALIM
Faşist AKP-MHP iktidarı varlığını sürdürmek, temsil ettiği sermaye sınıfının çıkarlarını korumak için Türkiye- Kuzey Kürdistan halklarına karşı topyekün savaş yürütmekte, sömürü, yoksulluk, katliam, baskı ve işkence her geçen gün ağırlaşmaktadır. Açlık sınırında yaşam mücadelesi veren işçi sınıfı ve emekçiler üzerindeki sömürü yoğunlaşırken, işçi sınıfının kazanılmış hakları bir bir gasp edilmekte; sendikal hakları ve çalışma şartlarının düzeltilmesi için mücadele eden emekçiler devletin zor aygıtlarıyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Kadınlar katledilmekte, erkek ve devlet şiddeti olağanlaştırılmakta, kadınlar aile odaklı politikalarla erkeğe mahkum edilmekte, yasal düzenlemelerle kadınların evsel köleliğinin derinleştirilmesi amaçlanmaktadır. Gençler, ezilen ulus, azınlık ve inançlar, siyasi tutsaklar, doğasını savunanlar kısacası tüm toplum faşist kuşatmanın hedefi durumundadır. Bu faşist kuşatmaya karşı direnen, mücadele eden, karşı duran tüm dinamiklerin tasfiyesi hedeflenmekte, faşist iktidar tüm olanaklarını seferber ederek toplumsal direniş odaklarına karşı savaşı yükseltmektedir.
Fakat faşist devlet ne kadar çabalıyor, şiddet ve baskı başta olmak üzere her türlü araca başvurmaktan çekinmiyor, tecridi giderek tüm topluma yayıyor, İHA- SİHA, kimyasal başta olmak üzere tüm ‘yerli ve milli’ teknolojisini gerilla ve devrimci güçler üzerinde deniyor, her sokağı mobeselerle izliyor, her caddeyi polis barikatlarıyla çeviriyor ve faşist kuşatmayı çok yönlü boyutlarda sürdürüyor olsa da yaklaşan yıkımını durduramayacak, tarihsel yazgısından kurtulamayacaktır, tüm bu kuşatma ve saldırılar yalnızca onun halkların örgütlü gücünden, onların devrimci hareketinden ne derece korktuğunun birer göstergeleridir. Ama nafile! İşçi sınıfının, emekçi ve ezilen halkların öfkesi isyanla buluşacak, faşist iktidar tarihin çöplüğüne gönderilecek, Dehak’la aynı kaderi paylaşacaktır.
Günümüzün Dehaklarına karşı tıpkı Demirci Kawa’nın eyleminde olduğu gibi isyan bayrağını yükseltmek, devrimci savaşımı büyütmek görevdir. İşgale, sömürüye, yoksulluğa, baskıya, tecride karşı her alanda Newroz’un isyan ateşini daha gür harlamalı, faşizme, emperyalizme ve kapitalizme karşı birleşik devrimci mücadeleyi büyütmeliyiz.
Kurtuluşumuz isyanda, birleşik mücadelede, devrimci savaşta ve DEVRİM’dedir. Dünyanın ezilenleri ve emekçileri için bundan başka bir çıkar yol yoktur/kalmamıştır. İşçi sınıfını, emekçi ve ezilen halklarımızı kurtuluşları için Sosyalist Halk Savaşına katılmaya, Partimiz saflarında örgütlü mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
Başta Türkiye- Kuzey Kurdistan halkları olmak üzere bölge ve dünya halklarının direniş bayramı olan Newroz halklarımıza kutlu olsun. Newroz’un direniş ateşini bedenleriyle büyütürken ölümsüzleşenler şahsında tüm devrim, sosyalizm ve komünizm şehitlerini saygıyla anıyor, mücadelelerini zafere taşıyacağımızın sözünü yineliyoruz."