Murad Mıhçı: Öz savunma, kolektif bir sorumluluktur
Murad Mıhçı, Önder Apo’nun yeniden geliştirdiği öz savunma anlayışının hem Kürtlerin hem de Ortadoğu halklarının varoluşlarına olan etkisinin çok değerli olduğunu ifade etti.
Murad Mıhçı, Önder Apo’nun yeniden geliştirdiği öz savunma anlayışının hem Kürtlerin hem de Ortadoğu halklarının varoluşlarına olan etkisinin çok değerli olduğunu ifade etti.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) Göçmen ve Mülteciler Komisyonu Eş Sözcüsü Murad Mıhçı ile anadilin, kültürün, tarihin ve benliğin öz savunması üzerine konuştuk.
‘1915’TE DİRENENLERİN TORUNLARIYIZ’
Murad Mıhçı, öz savunmanın bu coğrafyada 1915’lerde Ermeni halkıyla başladığını belirterek, şunları söyledi: “O dönemlerde yaşanan soykırım neticesinde Ermeni toplumu, belirli bölgelerde öz savunmalarını yapmak zorunda kaldı. Biz Ermeni halkı olarak, bugün yaşayanlar, o gün direnenlerin evlatlarıyız, torunlarıyız.
Direnenlerin bir nevi öz savunmasını yapmasıyla bir toplum, soykırım yaşamış olmasına rağmen bugüne kadar ayakta kaldı. En büyük sıkıntı, bu dönemde Kürtler için geçerli. Asimilasyona ve yaşanan ayrımcılığa sessiz kalmak istemeyen toplumun önemli bir bölümü, kendi öz savunmasını yapıyor. Bu öz savunma, kültürel, ekonomik birçok şeyi içeren bir savunmadır. Geçmişe baktığımızda, bu öz savunmanın ne kadar önemli ve kutsal bir durum olduğunu görüyoruz. “
RENGİNİ, YAŞANTINI, BENLİĞİNİ SAVUNMAK
Öz savunmada en önemli konunun anadil olduğu vurgulayan Mıhçı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anadildeki öz savunma, bir halkın varlığını sürdürebilmesidir. Yine geçmişe baktığımızda, Ermeniler olarak anadilimizi bugüne kadar taşıyabilmemiz, bizim yaşadığımız ‘vatansız’ durumda dahi var olmamıza ve dünyanın neresinde olursa olsun, anadilimiz sayesinde yan yana kalabilmemize olanak sağladı.
Kürtlerin de kendi coğrafyasında, kendi anadillerini yıllarca yaşatması da bu şekilde oldu. ‘Vatandaş Türkçe Konuş’ kampanyalarının bir devamını bugün bile yaşıyoruz. Kürtlerin, kendi anadillerini ve lehçelerini öğrenebilecekleri bir yer olmamasına rağmen, hem bununla mücadele etmeleri hem de dillerini koruyabilmeleri, bir öz savunmadır. Renklerini, yaşantılarını ama en önemlisi benliklerini savunmak, öz savunmanın en önemli ayağıdır.
Bu coğrafyada, onlarca halk kendi anadillerine sahip çıkamadığı için adları sadece tarih kitaplarında var. Bu coğrafyanın en yerli halklarından olan Kürtlerin kendi anadilleri, kültürleri ve tarihleriyle verdikleri mücadele, yaşantılarını sürdürebilmelerine olanak sağladı. Kimsenin bir halkı bu şekliyle yok etmeye hakkı olamaz. İspanya’nın yerli halkı, bu coğrafyaya sürgün gönderdiği Yahudilerden eski İspanyolca’nın Ladino dilini öğrenmek için buraya geliyor.”
‘GÜNEŞ DOĞUDAN DOĞDU’
Öz savunmanın kolektif bir sorumluluk olması gerektiğini vurgulayan Mıhçı, “Özellikle Kürtlerin son 40 yılına baktığımızda, uyanışın ve kolektif bir bakışın diğer halklar için de bir uyanış olduğunu söyleyebiliriz. Kürtlerin, anadil konusunda ve tarihsel geçmişleriyle ilgili verdikleri mücadele, Lazlar ve Çerkesler için de bir uyanış oldu. Bu çok önemli bir ışık ve bu ışıktaki güneş, doğudan doğdu” dedi.
‘ABDULLAH ÖCALAN LEGAL ALANDA KARŞILIK BULDU’
Önder Apo’nun sadece Kürt halkına değil, tüm Türkiye halklarına güneş olduğunu belirten Murad Mıhçı, “Abdullah Öcalan, evrensel bir bakış açısıyla sadece bizim coğrafyamızda değil, sınırın öteki tarafları için de geçerli bir hale dönüştü. Mücadele şeklini sadece savaşla yapsaydı bu denli başarılı olmayabilirdi. Ama felsefik alt yapısı olan bir mücadele şekli, legal alanda da çok büyük karşılık buldu. Bugün, onun karşıtlarının bile yazılarını ve kitaplarını okuyarak beslendiklerini duyuyoruz, görüyoruz. Geçmişe baktığımızda, yazılarında Ortadoğu’yu anlatış şekli, bugün Ortadoğu’nun karşılığı oldu. Kürt halkının önemli bir lideridir ama bir yanıyla bu coğrafyada da bir temsiliyetinin olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu.