Onay: Depremden ölmedik, kanserden öleceğiz!

Meletî'nin Battalgazi İlçesi’ne bağlı Beydağı Mahallesi’ne ısrarla deprem molozlarının dökülmesine karşı suç duyurusunda bulunan Nazife Onay, “Göç ve ölüm arasında seçime zorlanıyoruz. Depremden ölmedik, kanserden öleceğiz” dedi.

Meletî'de deprem nedeniyle yıkılan binaların enkazları asbest tehlikesine rağmen Battalgazi İlçesi’ndeki Beydağı Mahallesi’ne dökülmeye devam ediliyor. Halk sağlığını hiçe sayan bu uygulamaya karşı AKP’li Büyükşehir Belediyesi ve Malatya Valiliği hakkında suç duyurusunda bulunan öğretmen Nazife Onay ANF’ye konuştu.

Bilinçli bir şekilde sağlıklarıyla oynandığına işaret eden Onay, “Depremden ölmedik, kanserden öleceğiz” dedi.

‘ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK İL MÜDÜRLÜĞÜ TOPU BAKANLIĞA ATTI’

Onay, Mereş merkezli büyük depremlerin ardından yıkılan binaların enkazları kaldırılmaya başladığından beri afet artıklarının oturdukları mahalleye döküldüğüne dikkat çekti. Bu uygulamanın derhal durdurulması için yaklaşık 1 hafta önce moloz döken kamyonların önünü kestikten sonra Malatya Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından çağrıldıklarını anlatan Onay, “Görüştüğümüz il müdürü Zeki Duman topu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na atarak, ‘Bu bakanlığın sorumluluğunda, biz sadece buradaki enkazları kaldırmakla yükümlüyüz’ dedi. Mahalleye maske dağıtımı yapacağını ve molozlardaki tozların yayılmaması için üstüne su dökeceğini söylemesine rağmen bunu da yapmadı. Sonuçta yaptığı konuşma sadece bizim tepkimizi yatıştırmak içindi” dedi.

‘NEFES ALAMAZ HALE GELDİK’

İl müdürüyle görüşmelerine rağmen hâlâ yaşam alanlarına moloz döküldüğünü belirten Onay, mahallenin dört bir tarafının moloz olduğunu, mahalleli olarak nefes alamaz hale geldiklerini, tarım alanlarının etkilendiğini vurguladı.

Son olarak bir mahalle sakiniyle birlikte AKP’ye bağlı Büyükşehir Belediyesi ile Malatya Valiliği hakkında suç duyurusunda bulunan Onay, şunları kaydetti: “Depremde hayatını kaybeden insanlarımızın yasını dahi tutamadan, önce çadır, sonra moloz derdine düştük. Bu molozlar asbest içermesi nedeniyle sağlığı ciddi bir biçimde riske atıyor. Normalde molozların yerleşim yerlerinden 13-14 kilometre öteye, o da topraktan arındırılarak dökülmesi gerekirken, bizim burada bu mesafe 100 metreden başlıyor. Uzmanlar deprem bölgelerinde kanser yapıcı kimyasalların dört katına çıktığı uyarısında bulundu. Asbest Türkiye’de yasaklanmasına rağmen inşaatlarda kullanılıyor. Bu yetmiyormuş gibi bir de toprağa bile karışması tehlikeliyken, burada yaşam ve tarım alanlarına dökülüyor.”

‘İHALE, KOLİN VE CENGİZ HOLDİNG TARAFINDAN ALINMIŞ’

Molozların mahalledeki tarım alanlarının hemen yanı başındaki boş araziye döküldüğüne dikkat çeken Onay, genellikle kayısı yetiştirilen bölgede bu durumun üretim alanlarını da etkilediğini söyledi. Son günlerde esen sert rüzgar nedeniyle nefes alamaz hale geldiklerini ama işin oldu bittiye getirilmek istendiğini belirten Onay, “Çevrecilerden aldığım duyuma göre enkaz çalışmalarının ihalesi Kolin ve Cengiz Holding tarafından alınmış. Ancak molozları kaldırmak için gelen kamyonları durdurup bu hususu sorduğumuzda bilmediklerini söylüyorlar. Her yer toz içinde ve fırtına uyarısı da var. Bu tozun sadece tarım alanlarına değil, yeraltı sularına karışması da çok tehlikeli. Biz sonuçta barajdan gelen suyu değil, yeraltından gelen suları içiyoruz ve hayvanlara da onu verip, tarım alanlarımızı suluyoruz. Havaya, toprağa karışıyor. Yani depremden ölmedik, kanserden öleceğiz” dedi.

‘TOPYEKÛN HALKA KARŞI BİR HAMLE’

Yıllar önce de mahalleye yakın bir noktada yapılan taş ocağıyla tarımın bitirilmek istendiğine işaret eden Onay, buna karşı halkın direndiğini ve mahkemeyi kazanmalarına rağmen şirketin değiştirildiğini ancak taş ocağının devam ettiğini anlattı. Onay, şimdi de asbest içeren molozların döküldüğünü kaydetti. Buradaki yerleşim bölgeleri yoğunlukla Alevi ve Kürt olduğu için bu uygulamanın göçe zorlamak için yapıldığı kanaatinin öne çıktığını belirten Onay, ancak molozların AKP’li olan Fırıncı Mahallesi’ne de döküldüğünü, o nedenle topyekûn halka karşı bir hamle olarak da okunabileceğini söyledi.

DOKTORLARDAN NİYE TEPKİ YOK?

Depremin hemen ardından insanlardan habersiz bir biçimde molozların yerleşim yerlerine döküldüğünü anlatan Onay, bölgede yas ve ciddi bir çadır sorunu olduğu için ilk haftalarda bu durumun fark edilmediğini söyledi. Malatya İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve inşaat halindeki Bilkent Üniversitesi yönetiminden de bu konuda ciddi bir tepki gelmemesini eleştiren Onay, “Bu hastanede hocalar ve halk sağlığı profesörleri var. Halk sağlığı için bu kadar tehlikeli olan böyle bir uygulamaya nasıl tepki göstermiyorlar? Ya da Bilkent Üniversitesi yönetimi mesela… Bizim mahallede inşaatları sürüyor ama bu konuda tek bir kelime ettiklerini duymadık. Yani bu inşaat bittikten sonra kimsenin molozlardan haberi olmayacak, reklam yapıp buraya öğrenci mi çekeceğiz diye düşünüyorlar? Çok yazık” diye tepki gösterdi.

‘YA GÖÇE YA DA ÖLÜME MAHKÛM EDİLDİK!’

Çadır ve konteyner gelmediği için ailesiyle birlikte hasarlı evde kaldıklarını anlatan Onay, ya göçe ya da ölüme mahkûm edildiklerini vurguladı. Aynı zamanda Kanun Hükmündeki Kararname (KHK) zulmüyle hukuksuz bir biçimde ihraç edilen eğitim emekçilerinden olan Onay, “KHK ile hukuksuz bir biçimde işimden ve evimden oldum. Köyüme dönüp anne ve babamla sebze ve bahçemizi yapıp geçinecektik ama şimdi göç ile ölüm arasında seçime zorlanıyoruz. Bunu kabul etmiyoruz. Bu molozlar mahalleden kaldırılıncaya kadar mücadele etmekte kararlıyız. Canımızdan öte hiçbir şeyimiz kalmadı ve bunu kabul etmeyeceğiz” dedi.