Sağlık çalışanları hala risk altında

Türkiye normalleşme sürecinde adım atsa da özellikle sağlık çalışanları ve sendikalar bu konuda yeterli tedbirlerin alınmaması durumunda daha ciddi sorunlarla karşılaşılabileceğine ilişkin uyarılarda bulunuyor.

Türkiye 1 Haziran’dan itibaren koronavirüs salgını sonrası normalleşmeyi başlattı. Şu an salgın kısıtlamaları ve önlemlerden geriye sadece 65 yaş üstü ve 20’yaşına kadar olanların sokağa çıkmaması kaldı. Hastanelerde diğer servisler açıldı, personelin dönüşümlü olan mesaisi normale çevrildi. Ama sağlıkçılar hala büyük risk altında. Zira Mayıs ayının son haftasında İzmir Tabip Odası, toplamda 501 sağlık çalışanına Covid-19 teşhisi konulduğunu açıkladı.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), yaptığı basın açıklamasıyla normalleşme sürecinin salgın verilerine göre yapılmadığından, sağlık çalışanlarının durumuna ilişkin bir değerlendirme yaparak bakanlığın hazırladığı rehbere dair endişelerini dile getirdi.

Bunu yanı sıra Türk Tabipler Birliği de salgının devam ettiğine dair açıklamalar yapıyor. Zira Diyarbakır TTB’nin açılamasına göre normalleşme sonrası kentte vaka sayılarında artış oldu. Bunlar olurken özellikle hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması İçişleri Bakanlığı tarafından Perşembe gecesi açıklandı daha sonra AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ‘gönlüm razı olmadı’ diyerek yasağın iptaline dair karara aldığını duyurdu.

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ YÜKÜ DE ARTIYOR

ANF’ye konuşan SES İstanbul Şişli Şube Eş Başkanı Fadime Kavak normalleşmenin erken alınan bir karar olduğunu vurguluyor ve şunları ifade ediyor: "Erken bir normalleşme sürecine girildi. Neyin ihtiyacıydı bu tabi ki bunu sormak lazım iktidara. Büyük ihtimalle sermaye tarafından sıkıştırılmanın sonucu ilan edilmiş bir normalleşme bu. Bozuk giden ekonomik durumun da düzeltilmesi açısından böyle bir erken normalleşme yaşandı. Hastanelerde ameliyatlar ve poliklinik hizmetleri yeniden açıldı.

Birtakım önlemlerle başladı çalışma elbet eskisi gibi değil; ama çok sayıda sağlık çalışanı aynı anda, aynı ortamda bulunmak durumunda kalıyor. Bu da bulaşma riskini artırıyor. Öncelikle bu durumun önüne geçilmeli. Dönüşümlü çalışma, ya da onların tabiriyle esnek çalışma şeklinde ilerliyordu. Şimdi o da iptal edildi ve tamamen normal bir çalışma düzenine geçildi. Bu hem sağlık çalışanları üzerindeki iş günü artırıyor, hem de virüsle karşılaşma oranını yükseltiyor."

ENFEKTE OLMA RİSKİ HALA VAR

Özellikle ameliyat konusunda örnek veren Kavak, sağlık çalışanlarının tüm hastalara potansiyel Covid-19 hastası olarak yaklaşması gerektiğinin altını çiziyor: "Örneğin bu hepimizin başına geliyor henüz testi çıkmamış hastaları ameliyatı alıyoruz. İki gün sonra hasta Covid 19 pozitif çıkıyor.

Bu yüzden sağlık çalışanları gelen her hastaya şüpheli Covid 19 pozitif gözüyle yaklaşmalı ve kendini korumalı. Çünkü sağlık çalışanlarına bulaşması durumunda bunun dönüşü çok geç olabilir. Birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızı da enfekte etme durumumuz var. Bu da uzun vadede düşündüğümüzde 1 ay sonra çalışacak sağlıkçı bile bulunamayacağı gibi sonuçlar doğurabilir."

SAĞLIK BAKANLIĞI REHBERİ EKSİK

Kavak’ın da dikkat çektiği sağlık çalışanlarının enfekte olma durumu SES’in önceki günkü açıklamasında da yer aldı. SES yaptığı açıklamada bir rehber hazırlayan Sağlık Bakanlığı’na ciddi anlamada bir koruyucu ekipman eksikliğinden bahsediyor. Kavak ayrıca Sağlık Bakanlığı’nca yollanan rehberde sterilizasyon ünitelerine dair büyük bir eksikliğe de dikkat çekiyor: "Sterilizasyon üniteleri enfeksiyon önleme açısından ve ekipmanların sterilize edilmesi açısından son derece önemli. Oralara dair bir açıklama yok ve bu ciddi bir eksiklik."

O KURALLARA UYULMALI

İdari izin konusundaki düzenlemelerin de sağlık çalışanları açısından negatif bir ayrımcılığa sebep olduğunun altını çizen Fadime Kavak, bakanlığın sözü geçen rehberdeki kurallara uyulması konusunda taleplerini de dile getiriyor: "En baştan beri Cumhurbaşkanı genelgelerinde sağlık çalışanları ayrı tutularak diye bahsedildi idari izinden. Bu da en başından beri sorun oluşturdu. Örneğin tapu dairesinde çalışan gebe idare izin alabiliyorken, hastanede çalışan gebe bir personel idari izin alamadı. Sağlık Bakanlığı bu konuda hep negatif bir ayrımcılık yaptı. Şimdi yeni bir düzenleme ile 24. haftaya kadar çekildi idari izin; ama gebeler için çok da sevindirici bir haber değil çünkü 24’üncü haftaya kadar ne olacak?

Herhangi bir kronik hastalığı olmayan sağlık çalışanları bile risk altındayken gebelerin bu kategoriye alınması çok daha da kötü. Sağlık Bakanlığı bir rehber yayınladı ve bu rehberde uyulması gereken önlemler ve kurallar var ama zaten bu bunların çoğuna uyulmuyor. Bizler bunların uygulanabilir ve denetlenebilir olmasını istiyoruz. Aynı anda ve alanda çalışan sağlıkçıların sayısı kısıtlanmalı. İdare izinlerle ilgili olan düzenleme yeniden yapılmalı."

HEMŞİRELERİN ÖZLÜK HAKLARI VERİLMELİ

Kavak ayrıca SES’in uzun zamandır mücadele verdiği 3600 Ek gösterge ve meslek özlük haklarıyla ilgili taleplerini de şöyle dile getiriyor: "Bizim zaten yılardır mücadele ettiğimiz bir konu bu. Salgın döneminde görüldü ki hemşirelerin ne kadar önemli bir rol aldığını gösterdi. Çünkü yoğun bakım servislerinde hasta ile birebir çalıştı hemşireler. Bazen doktorlar hasta odasına girmezken, hemşireler en çok hasta ile temas kuranlar oldu. En acil taleplerimizden biri de 3600 ek göstergenin kabul edilmesi.

Her seçim öncesi vaat olarak önümüze geliyor, ama biz bunun seçime malzeme olmasını istemiyoruz. Aynı zamanda ücret sorunlarımız var, açlık sınırının altında bir rakama çalışıyoruz. Özellikle İstanbul gibi hastane semtlerine yakın yerlerde kiraların çok yüksek olması, hemşireleri son derece zorlayan bir unsur. Bu koşullarda hemşireler barınma ve faturalar dışında bir harcamaya para ayıramıyor. Özellikle İstanbul için tıpkı bölge illerinde uygulanan gibi özel tazminat sisteminin kurulması gerekiyor."