Sancar: Öz gücümüze güveniyor ve ortak mücadeleyi önemsiyoruz

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Öz gücümüze güveniyoruz. Sorumluluğumuzun bilincindeyiz, herkesin de aynı sorumlulukla davranmasını bekliyoruz. Birlikte yürümeliyiz" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Meclis grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Konuşmasına 14 Mart Tıp Bayramı’na dikkat çekerek başlayan Sancar, “Hekimler ve sağlık emekçileri bugünü ve bu haftayı bayram havasında değil, acı ve hüzünle karşılıyor, hekimler ve sağlık emekçileri pandemide olduğu gibi depremde de tüm imkanları ve güçleriyle halkın yanında yer aldılar ve canla başla çalıştılar. Yaşamı ayakta tutmak için büyük mücadele yürüttüler. Kendilerini insanlığın hizmetine adayan tüm hekimlerin bu onurlu duruşunu ve mücadelesini saygıyla selamlıyorum. Bayram havasında 14 Mart haftalarına hep birlikte ulaşacağız, umudumuz tamdır” dedi.

8 MART

Her yıl büyük coşku ve kararlılıkla kutlanan 8 Mart’ın, bu yıl kadınların mücadelesiyle her yerde yükselen büyük bir dayanışmaya sahne olduğuna vurgu yapan Sancar, “Kadın yoldaşlarımız yaraların iyileşmesi kolay olmayacak ama yasımız kadar dayanışmamızda büyük diyerek ‘Hep birlikte yürüyeceğiz’ şiarını haykırdılar. Kadınların olduğu her yerde dayanışma var. Kadınların bulunduğu her yerde mücadele var, umut var, cesaret var. Biliyoruz ki deprem bölgesinde yaşanan bu ağır felakete karşı dayanışma ağlarını en fazla örgütleyenler de kadınlar oldu. Başından bu yana yaraları sarmak için acıları paylaşmak için hayata tutunmak için canla başla çalışmaya devam ediyorlar. Bu enkaz düzenini hep birlikte değiştirme sözü verdi kadınlar, bizde inanıyoruz ki sizlerin öncülüğünde sizlerin mücadele kararlılığıyla bu düzeni değiştireceğiz. Selam olsun tüm kadın yoldaşlara ve onların bu şanlı mücadelesine” diye konuştu.

'NEWROZ BU ÇÜRÜMÜŞ DÜZENİ DEĞİŞTİRMENİN KARARLILIĞINI GÖSTERECEK'

Sancar, şöyle devam etti:
“8 Mart’taki büyük dayanışma bayrağı, şimdi yerini Newroz’a bırakıyor. Binlerce yıldır dirilişin, yeniden doğuşun ve birliğin sembolü olarak kutlanan Newroz’u, bu yıl ağır bir yıkımın ve derin acıların gölgesinde karşılıyoruz. Newroz yeni bir geleceğin, eşit yaşamın, barışın, adaletin, demokrasinin inşası için hem tarihselliğiyle hem de güncelliğiyle çok önemli yere oturmaktadır. Milyonların Newroz buluşması meydanların ortaya koyacağı halklar ittifakı ortak bir gelecek için, aynı zamanda bir mücadele sözleşmesidir. Newroz; zalimlik, kötülük, adaletsizlik, yıkım üreten bu çürümüş düzeni değiştirme kararlılığının günü olacaktır.
Newroz savaş politikalarıyla, tecritle, ret ve inkarla, bu kadar coğrafyanın halklarına acı ve gözyaşından başka bir şey yaşatmayan bu talan düzenini değiştirme, barışı, huzuru, adaleti, demokrasiyi inşa etme mücadelesinin meydanlardaki kararlılığı olacaktır. Bu vesileyle tüm halklarımızı tüm renkleri, inançları, kadınları, gençleri, emekçileri, Newroz meydanlarında buluşmaya, dayanışmaya ve ortak mücadeleyi büyütmeye çağırıyorum. Newroz’da gerçekleşecek büyük buluşma 1 Mayıs’a akacak, 14 Mayıs’ta da en güçlü değişim ruhuna ve umuduna dönüşecektir. Her der Newroz, her dem azadî.”

'HESAP SORMA İRADESİ BÜYÜDÜ'

Depremin üzerinden 37 gün geçmesine rağmen hem dayanışmayı hem de “hesap sorma iradesini” büyütmeye devam ettiklerine vurgu yapan Sancar,  “Tek bir istifanın dahi olmaması aynı yanlışları aynı eksiklikleri, aynı beceriksizlikleri, aynı kötülükleri devam ettirme ısrarıdır” dedi. Sancar, “Ortada resmi rakamlara göre 50 bine yakın, gerçekte ise bunun çok daha fazlası ölüm var, can kaybı var. Milyonlarca insan göç etmek zorunda kaldı. Yüzbinlerce insan deprem bölgesinde zor şartlar altında insani yaşam koşullarından uzak bir hayat mücadelesi vermektedir. En tepeden en aşağıya kadar tek bir yönetici sorumluluk üstlenerek istifa etmedi. Milyarlarca lira bağış toplandı ama bu paralar yaraların sarılması için kullanılmıyor. Kullanılsaydı insanlar içme suyu, çadır, battaniye, kuru gıda, hijyen malzemesi diye seslerini duyurmaya çalışırlar mıydı? Deprem bölgesinde çadır ihtiyacı tam olarak karşılanmış değil. Konteyner evler çok acil ihtiyaç olarak durmaktadır. Gıdadan ilaca su ihtiyacından hijyene ve ısınmaya varıncaya kadar karşılanması gereken temel ihtiyaçlar aciliyetini korumaya devam ediyor. İhtiyaçlar bu denli artarken, toplanan paralar nerede? Bunun hesabını bu iktidar verecektir. Bu iktidardan bunun hesabını sormak zorundayız. Bu bizim kaybettiğimiz canlara, acısı derin milyonlarca insanımıza ve tüm topluma karşı sorumluluğumuzdur” sözlerine yer verdi.
İktidarın başlattığı yardım kampanyasında toplanan 116 milyar liranın akıbetini soran Sancar, “Başka kentlere göç eden depremzedeler büyük bir kira kriziyle karşı karşıya bırakıldı. İktidarın lütuf gibi sunduğu kira yardımı ile ancak tek seferlik bir market alışverişi bile yapılamıyor. Şova dönüştürülen yardım kampanyasında toplanan 116 milyar lira nerede? Depremzedelerin kira giderlerini tamamını karşılayacak kaynak hem bütçede var hem de toplanan yardımlar bunun için kullanılabilir. Savaş harcamalarını durdurursanız, o kaynak depremzedelerin yaralarını fazlasıyla sarmaya yeter de artar bile” şeklinde konuştu.

'KONTEYNER YOK, BOMBA VAR!'

Sancar, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Türkiye’nin silah ihracatının ticaretinin arttığına dair uluslararası raporlar yayımlandı. Evet, Türkiye silah ticaretinde ve ihracatında önemli ülkeler arasında yer alıyor. Silah var ama çadır yok. Mermi var, konteyner yok. Bomba var gıda yok. İşte bu politika kaynakları yok ediyor, yaşamı yok ediyor. Buradan açıkça söylüyorum. Tüm depremzede yurttaşlarımız bilsin. Kaynak var! Var! Bu ülkenin kaynakları bütün yaraları sarmaya ve yeni bir inşaya yeter.
Ama bu kaynaklar halk için insan için kentlerin sağlam kurulması için sağlıklı barınma ihtiyaçları için kullanılmıyor. Evsiz barksız kalan, vicdansızca artırılan kiralar karşısında çaresiz bırakılan depremzedelerin yaşadığı sorunların sorumlusu elbette bu iktidarın kendisidir. Bu uyanık iktidar giderayak ‘afet yeniden imar fonu’ adı altında bir fon ile giderleri yine emekçi yoksul halkın sırtına yükleme arayışındadır. Soruyoruz, 21 yıldır topladığınız 38 milyar doları bulan deprem vergisini nereye harcadınız? Önce bunun hesabını verin. Hesap vermekten kaçamayacaksınız. Bütün bu talanın üstünü örtemeyeceksiniz. Buna izin vermeyeceğiz. Kendi sebep oldukları felaketlerin faturasını ekonomik krizle boğuşan emekçilere, yoksul halka çıkarmak yerine; 5’li çeteden, yandaş müteahhitlerden vergi cennetlerine kaçırdığınız milyar dolardan karşılayın. Faiz lobilerine ve yüzde 500 kar eden bankalara bu maliyetleri yükleyin. Karlar bir avuç sermayedara, fatura bütün yoksullara çıkarılıyor. İşte bu düzenin temeli tam da budur. Bizim “değiştireceğiz” dediğimiz anlayış da politikalar da tam burada düğümleniyor. Sömürü ve talan rant ve savaş düzeni bu yıkımların sebebidir. Bu düzeni değiştireceğiz. Bu düzeninin sorumlularından mutlaka hesap soracağız yoldaşlarım.

AİLELERİ BULUŞTURUYORUZ KAMPANYASI

Depremzedelerle dayanışmayı sürdürmenin önemine dikkat çeken Sancar, “Devletin hangi düzenle yönetildiği ortada. Elbette, hakkımız olanı bu devletten bu iktidardan isteyeceğiz. Bu iktidarın ülke kaynaklarını halk için kullanmasına yönelik mücadelemizi ısrarla sürdüreceğiz ama yurttaş ve insan dayanışmasını da örmeye devam edeceğiz. Çağrımız şuydu yineliyorum: Depremzedelere evlerimizi açalım, konutları yatırım aracına dönüştüren, rant alanına çeviren aç gözlülere karşı depremzedelerle dayanışma içinde olmaya devam edelim. Astronomik kira artış yapan ev sahiplerini de bu çağrıya uymaya davet ediyoruz. Bu zor dönemde dara düşen çaresiz insanlarla dayanışmak ve paylaşmak, insani ve vicdani bir sorumluluktur. Depremzedelerle dayanışmayı sürekli kılmak, hayatı, işi, aşı, gönlü paylaşmak için partimizin başlattığı memleketin en şeffaf kampanyası olan “Aileleri buluşturuyoruz” kampanyasına katılalım. Birlikte barınalım, birlikte doyalım, birlikte güzel bir dünyanın düşünü büyütelim değerli yurttaşlarımız. Hep birlikte yapalım bunu” dedi.

'TEK BİR İNSANIMIZI BU SAVAŞ İKTİDARINA KURBAN ETMEYECEĞİZ'

“Hiçbir insanımız en zor günlerde çadır satarak asrın yüzsüzlüğünü yapan Kızılay’a da liyakatsiz, bütçesiz, personelsiz AFAD yönetimine ve zihniyetine de, yardımları engelleyen iktidar kurumlarına da, en nihayetinde felaketin asıl sorumlusu olan AKP-MHP iktidarının politikalarına ve Saray’da oturan AKP Genel Başkanına mahkum değildir” vurgusu yapan Sancar, “Tek bir insanımızı dahi bu beton, rant, talan ve savaş iktidarına kurban etmeyeceğiz” dedi.
Seçime 2 aydan az bir süre kaldığını hatırlatan Sancar, “85 milyonun geleceğini kendi rant hırsı ve isteklerine bağlayan bu iktidar düzeninden ülkeyi hep birlikte kurtaracağız. Kentlerimizi yine orada yaşayanlarla beraber insanca barınma koşulları içinde yeniden inşa edeceğiz. Dayanışmada başardığımız gibi, özgür, eşit, çoğulcu bir demokrasi ile beraber yeni yaşam alanlarını da inşa edeceğiz. Buna kararlıyız, buna gücümüz yeter, birikimimiz yeter, irademiz güçlü, kararlılığımız sağlamdır. Birlikte yürüyeceğiz ve bu düzeni bu iktidarla birlikte mutlaka değiştireceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bundan kimsenin şüphesi olmasın” ifadelerine yer verdi.

SEÇİM SÜRECİ

Seçim sürecine dönük hazırlıklarının hızla devam ettiğini belirten Sancar, “Ne demiştik geçen gün, seçim tarihinin ilan edildiği gün biz hazırız. HDP’nin durduğu nokta, savunduğu ilkeler ve yeni gelecek iddiası, bugün Türkiye toplumunun da siyasetin de temel gerçeği olmaya devam ediyor. HDP, kurulduğu günden bu yana demokrasi ittifakı ve Üçüncü Yol siyaseti üzerinden var oldu. Demokrasi ittifakı çağrımız hem partimizin çok bileşenli yapısı dolayısıyla Emek ve Özgürlük İttifakı’na da evrilmiş hem de bu çabamız toplumsal ve siyasal olarak büyük karşılık görmüştür. Esasen attığımız her adımda ülkenin demokratik geleceğine bir tuğla koyarak ilerledik. Üçüncü Yol çizgimiz, her zaman bizi geleceğe daha iyi bir şekilde taşıdı. Taşımaya da devam edecektir” mesajı verdi.

'ÖZ GÜCÜMÜZE GÜVENİYORUZ'

Sancar, şöyle konuştu: “14 Mayıs seçimlerine en geniş demokrasi ittifakı ile girmek için her türlü çabayı harcamaya devam ediyoruz. Emek ve Özgürlük İttifakı, Kürt İttifakı ve diğer bütün toplumsal demokrasi güçleriyle kuracağımız birliktelik, bizim değişim gücümüzün temel kaynağıdır. Kendi öz gücümüze ve halkımızın sonsuz güvenine sonuna kadar inanıyoruz. Bu güçle seçimleri de yeni bir başlangıcın miladı haline getirmeye kararlıyız. Bu zamana kadar kurduğumuz tüm ittifakları sokaklarda, mücadele alanlarında, fabrikalarda, toprağını savunan köylülerin yanında, 8 Mart’larda, Newroz’larda, 1 Mayıs’larda inşa ettik. İşte bizi farklı kılan da budur
Tarihin derinliklerinden gelen mücadele birikimimiz sayesinde bedel ödeyerek halkımızın demokratik ve özgürlük bir ülkede yaşama isteğini kendimize rehber edindik. Bize saldıranlar bizi yok saymaya yeltenenler bilsin ki bu toprakların en köklü mücadele deneyimine sahip olan biziz ve bu ülkeyi değiştirecek olan güç de bizim bu birikimden aldığımız büyük destek ve umuttur. Halkımızın her şart altında bize verdiği destek, halkımıza karşı borcumuzdur. Halkımıza karşı sorumluluğumuz her destekle birlikte artmaktadır. Bu ülkenin bütün halklarını eşit, özgür, demokratik bir düzende yaşatmak da bizim boynumuzun borcu, tarihsel görevimiz ve sorumluluğumuzdur. Önümüzdeki seçimin önemini anlatmaya gerek yok. Freni patlamış bir kamyon gibi yok aşağı giden bu iktidarın kendisiyle birlikte ülkeyi de uçuruma sürüklemesine izin vermeyeceğiz.
Bu çöküşü durdurmak için bu düzeni de değiştirmemiz gerekiyor. En güçlü demokrasi birlikteliği, en güçlü mücadele ortaklığını yaratma çalışmalarında çok yol aldık, daha da yol almamız gerekiyor. Biz sorumluluklarımızın farkındayız ve değişimi, dönüşümü, yeni başlangıcı da ancak kendi öz gücümüzle başarabileceğimizin farkındayız. Politikalarımızı da buna göre inşa ediyoruz, stratejilerimizi de buna göre kuruyoruz. Ülkenin önünü açmak, Newroz meşalesiyle yolumuzu aydınlatmak bizim görevimiz, inşa ise bizim işimizdir. O nedenle bu seçimlerden en güçlü, en çoğulcu temsiliyetle çıkmak zorundayız. Eğer yeni bir ülke, yeni bir yaşam kurmak istiyorsak, parlamentoya ve demokratik siyasete en büyük desteği yaratma mecburiyetindeyiz. Bunu da yapmak için yeterince kaynağımız, yeterince umudumuz, yeterince gücümüz var değerli arkadaşlar.

'BİRLİKTE HAREKET EDİLMESİ TARİHİ SORUMLULUKTUR'

Demokratik, özgürlükçü, katılımcı, denetlenebilir, hesap veren, yerel yönetimleri güçlendirilmiş bir sistemi inşa etmemiz, ikinci yüzyılında cumhuriyeti, demokrasiyle buluşturabilmemiz için şarttır. İşte biz bu hedefle yürüyüşümüzü sürdürüyoruz. Sorunlarımızın çözümünü kişilere veya liderlere dayanan bir yönetim anlayışıyla değil, güven veren, hakları anayasal güvence altına alan, eşit yurttaşlık ilkesine dayanan güçlü bir demokratik sistemin yaratılması gerekiyor. Biz bunun farkındayız. Bu nedenle önümüzdeki seçimler, baştan sona yeni bir düzenin ve sistemin kurulması için büyük bir imkan sunuyor. Yeninin kurulması konusunda demokratik ilkeler etrafında diyalog ve iş birliği, görüşme her defasında ilan ettiğimiz yöntemdir. Aynı tutumuz devam ediyor. Bu ülkenin temel ihtiyacı ortak bir geleceğin demokratik temeller üstüne barış içinde kurulmasıdır. Bu ilkeler etrafında birlikte hareket etmek yeni bir gelecek hedefindeki herkesin halka ve tarihe karşı ortak sorumluluğudur. Bizler sorumluluğumuzun bilincindeyiz, herkesin de her kesimin de aynı sorumlulukla davranmasını bekliyoruz. Yeni bir başlangıcın özgür ve demokratik bir geleceğin büyük barışın yolu HDP’yle açılır, açılacaktır. Demokratik dönüşümün ve büyük barışın güvencesi biziz biz buradayız, hep birlikte başaracağız. Hiçbirimizin şüphesi olmasın.”