Hatay'da depremin 40'ıncı gün nedeniyle yaşamını yitirenler anısına program düzenleniyor. Program kapsamında, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Esengül Demir, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, HDP Eş Genel Başkan Yardımcıları Naci Sönmez, Tülay Hatimoğulları, HDP MYK üyesi Elif Bulut ve Milletvekilleri Oya Ersoy ile Nimetullah Erdoğmuş, Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) MYK üyesi Orhan Kok'tan oluşan heyet ilk olarak Samandağ ilçesi Hızır Türbesi'ne geçti.
'BAŞ SORUMLU İKTİDARDIR'
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın konuşmasının satır başları şöyle:
"Bugün depremin 40’ıncı günü. Depremle gelen felaketin kırkıncı günü kaybettiğimiz bütün insanlarımızı, canlarımızı anmak için buradayız. Burada heyet olarak varız, ama depremin, felaketin yaşandığı, felaketin yaşandığı diğer kentlerde ziyaretler yapılıyor. Kaybettiğimiz insanların ruhunu şad ettik. Onlara saygımızı sunmak için buradayız. Onlara rahmet dilemek için buradayız. Buradaki şehitlerimizin için okunan dualar var. Bunun inançların duaları aynı okunabiliyor. Bu bölge, kadim bir medeniyet bölgesidir. Farklı inançların, bir arada yaşadığı bir bölge, bütün inançlar kendi kurallarına göre dualarını da yapıyorlar. Herkes kendi dininde inancına göre duasını yapar ve rahmetini sunar. Biz de bütün dillerde kaybettiğimiz bütün insanlarımıza hepsinin devri daim olsun, toprakları bol olsun diyoruz.
Yaşadığımız felaket sadece depremle yaşanmadı. Deprem yer altında gerçekleşen jeofizik bir olaydır bunu biliyoruz. Ama depremle gelen felaket yer altından kaynaklanmıyor. Esas felaket yerin üstünde gerçekleşiyor. Tedbirlerin alınmamış olması, öncesinde depreme karşı tedbirlerin alınmamış olması yıkımın felakete dönüşmesi sebeplerindendir. Depremin olabileceği zaman bile şiddeti bile önceden bilimsel çalışmalarla ortaya konmuşken, hiçbir tedbir almamış olan iktidar, bu yıkımın baş sorumlusudur. Deprem olduktan sonra acil müdahale ve kurtarma çalışmalarının gecikmesi can kayıplarını kat ve kat arttırmıştır. Eğer zamanında müdahale edilseydi, kurtarma çalışmaları hemen başlasaydı, bugün kaybettiğimiz canlarımızın birçoğu yaşıyor olacaktı, binlerce canımız bugün hayatta olacaktı.
'DEPREM BÜTÇESİNİ YANDAŞLARINA VERDİLER'
O çalışmalar yürütülmedi, gereği gibi yapılmadı, o nedenle can kayıplarımız arttı, bunun da sorumlusu bu iktidardır. Bu ülkede bu çalışmaları yürütmek için yeterince kaynak var. Sadece deprem için depreme karşı tedbir almak için toplanan vergilerle, bütçede 38 milyar doları buldu, rakamlarla ortada bunların hiçbiri depreme karşı tedbir için kullanılmadı. İktidar bunları kendi siyasi planlarını hayata geçirmek için başka alanlarda, yandaşlarına peşkeş çekti. Alınmayan tedbirler, yıkımın felakete dönüşmesinin temel sebebidir. Yapılmayan yardımlar can kayıplarının temel sebebidir. İnsanlarımız günlerce, haftalarca temel ihtiyaçlarının karşılanması için beklediler. Bu ihtiyaçları karşılayacak organizasyonlar yok. Çadır bekleyen insanlarımız, soğukta susuz, aç ve sıhhı şartlarda yoksun bir şekilde yaşamak zorunda bırakıldı. Kendi kaderine terk edildi bu insanlar.
'DAYANIŞMA AYAKTA TUTTU'
Depremin ertesi günü buradaydık, Antakya’daydık, Samandağ’daydık. Gördüğümüz manzara gerçek anlamda sahipsizlikti, kendi kaderine terk edilmektir. Şehirlerimiz kendi kaderine terk edildi. Dayanışma amacıyla örgütlenmeler ve ağlar işleyeme başladı. Buralara ilk ulaşanlar da halklarla dayanışma için seferber olan insanlardır. Bizlerde bütün parti kurumlarımızla buradaydık. Elbette olacağız, bunu övünme olarak söylemiyoruz. Bizim gibi on binlerce insan dayanışma için harekete geçti. İnsanlarımızı zor şartlarda hayatta tutan asıl faaliyet bu dayanışma oldu. Bir kez daha gördük, asıl bizi bu felaketten koruyacak, bize onurlu bir hayat sunacak şey dayanışmamamızdır, bizlerin kendi gücüdür. Kendi öz çalışmadır. Önümüzde başla felaketlerin olabileceği de sürekli söyleniyor. Bunlara hazırlık için devletin kaynakları kullanacak her türlü mücadeleyi yürüteceğiz. Kendimiz, mahallemizde, sokağımızda, kasabamızda şehirlerimizde kendi tedbirlerimizi almak için örgütlüğümüzü de yerleştireceğiz. Dayanışma ağlarını bugün de kuracağız.
'YENİDEN İNŞA EDECEĞİZ'
Kentlerin inşası için iktidar hemen ihaleler başladı. Deprem rant politikaları nedeniyle felakete dönüştü. Şimdi bu felaketi bir rant fırsat olarak kullanmaya çalışan bir iktidar zihniyeti var karşımızda. Bu şehirler yeniden inşa edilecek. Sadece ev yapmakla yetinmek doğru olmayacak. Bu kentten diğer kentlerimiz de özellikle Antakya'nın tarihsel ve kültürel dokusuna uygun bir şekilde yeniden ayağa kalkması için ne yapılması gerekiyorsa yapılmalı. Biz Antakya’nın bunu başaracağına inanıyoruz. Geçmişte bu kadim şehir daha önce yıkıldı. Büyük yıkımlar yaşadı ama kendi ruhuna, kültürüne ve özüne göre yeniden ayağa kalktı, dirildi, yaşamı yeniden inşa etti. Bizim yapmamız gereken sadece binaları değil, yaşamı da yeniden inşa etmek.
Yeni bir yaşam inşa etmek, bu yaşam adalet üzerine, eşitlik üzerine, çoğulculuk üzerine ve kaynakların halk için, kamu için kullanıldığı bir düzen ve işleyiş üzerine kurulacaktır. Yeni yaşamı bu şekilde kurarsak, ancak talana, sömürüye ayrılan kaynakları halk için kullanmış olacağız. O günler yakındır, savaşa ranta sömürü ye dayanan bu iktidar ve düzen yeni inşanın bir parçası olarak mutlaka değiştirilecek. Yeniyi inşa ederken eskiyi göndermek zorundayız. Eski düzeni aynı şekilde devam ettirerek yeniyi inşa edemeyiz. Eski düzenin en tepesine oturmuş olan, bütün nimetleri yandaşlarına peşkeş çeken bu iktidarı göndermek zorundayız. Dayanışmamız gösterdi ki bu gücümüz var.
Acıları paylaşmak için, yaraları sarmak için gösterdiğimiz dayanışmayı şimdi büyük bir toplumsal güce ve siyasal enerjisine dönüştürme zamanı. Bunu ancak birleşerek, birlikte yürüyerek, güçlerimizi bir araya getirerek başarabiliriz. Demokrasi, adalet isteyen kaynaklarım halklar için toplum için, kamuoyu için kullanmak isteyen herkes gücünü birleştirmelidir. Birleşik gücümüzle bu düzeni de değiştireceğiz, yeni yaşamı da en güzel şekilde hep birlikte kuracağız. Bu bizim kaybettiğimiz canlara karşı sorumluluğumuzdur. Onları bugün yüreğimiz yanarak anarken, aynı zamanda onlara değişimin sözünü veriyoruz acımız büyük, yakınlarımızın acısı kadar büyük.
'HESAP SORMALIYIZ'
Arkada kalanların acısına saygımız ve onlara yönelik sorumluluğumuz dolayısıyla yeni bir yaşam kurmak zorundayız. Eğer bu yaşamı kuracaksak, bu düzeni sorumlularından bu felaketi sorumlularından hesap sormak zorundayız. Hesap sormak, bu felaketlerin bir daha asla yaşanmaması için kaybettiklerimize karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir. Yeni yaşamı bu acıları paylaşarak, yaraları birlikte sararak, hep birlikte inşa edeceğiz. Depremin 40’ıncı gününde kaybettiğimiz bütün insanlarımız canlarımızı rahmetle anıyoruz, devirleri daim olsun. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Yüreğinde bu yıkımın acılarını yaşayan bütün insanlarımızla dayanışma için olduğumuzu bir kez daha dile getiriyoruz. Yaraları birlikte dayanışmayla saracağız, yeni yaşamı da toplumsal gücümüzü birleştirerek kuracağız başarmak zorundayız. Yeni bir yaşam insanca doğaya saygılı bir düzene hepimiz ihtiyaç duyuyoruz, hepimiz mecburuz. Bu felaketler bize bir kez daha gösterdi, aynı felaketlerin yaşanmaması için de sözlerimizin arkasında durmamız ve mücadelemizi, çalışmalarımızı bu kararlılık ve inançla yürütmemiz gerekiyor.”