Serxwebûn gazetesinin Şubat sayısı çıktı

Serxwebûn’un 494. sayısı ‘Zamanın ve Mekanın Sınırlarını Aşan İnsanın Soylu Direnişi’’ manşetiyle çıktı.

Bu sayıda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Demokratik Uygarlık Manifestosu-Özgürlük Sosyolojisi Üzerine Deneme" kitabından, ‘Ahlaki Görevler’e dair bölüm yer alıyor. Bu bölümde Abdullah Öcalan, “Her toplumsal konuda olduğu gibi ahlaka ilişkin olarak da tarihe başvurmak daha öğretici olacaktır. Toplumsal çağların yüzde 98 gibi uzun bir döneminde hukukun değil ahlak kurallarının geçerli olduğunu biliyoruz. Bu nedenle de ahlaki toplum diyoruz. Dolayısıyla bu uzun dönem ahlakının neyi karşıladığını çok iyi bilmeden ahlakı yorumlamak eksik kalacaktır. Toplumsal doğayı esnek zekayla en yüklü doğa olarak tanımlamamız konuya ışık tutabilir. Esnek zekadan kasıt, daha çok düşünerek iş yapmaktır. Düşünme ile iş arasındaki ilişki zorunlu olarak kural gerektirecektir. Çünkü işin nasıl yapılması gerektiğini belirlemek zaten kural demektir” değerlendirmesinde bulunuyor.

Serxwebûn’un Şubat sayısında KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, “Deprem ölümleri politiktir” başlıklı yazısında Abdullah Öcalan’a yönelik Uluslararası Komplo ile Kurdistan, Suriye ve Türkiye’yi kapsayan geniş bir coğrafyada meydana gelen depremi değerlendiriyor. Ayrıca Zilar Stêrk’in Abdullah Öcalan’a yönelik Uluslararası Komplo'nun 25. yılı nedeniyle kaleme aldığı analiz yazısı; PKK Yürütme Komitesi’nin “Komploya Karşı 25’inci Yıl Mücadelesini Tarihi Zafer Direnişi Yapalım” başlıklı değerlendirmesi ile Özgür Şerker’in “Gençlik Mehmet Akar Şahsında Güneşimizi Karartamazsınız Eylem Şehitlerinin Amacını Devrimle Taçlandırmalıdır” başlıklı yazıları yer alıyor.

Mustafa Karasu, komployla ilgili olarak “Komplocular PKK’nin büyüdüğünü ve geliştiğini görerek tümden yok edilemeyeceğini anlamışlardır. Bu nedenle Kürt Özgürlük Hareketini kontrol ya da tasfiye etmede yeni bir yola yönelmişlerdir. Özellikle komplonun esas ayağı olan uluslararası güçlerin bu yola başvurdukları görülmektedir. Artık PKK çizgisinin Rêber Apo çizgisinden ayrılmayacağını görerek PKK’ye hayır; ama kazanımlarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya evet, noktasına gelmişlerdir” değerlendirmesini yapıyor. 6 Şubat’ta yaşanan depremle ilgili olarak da “Deprem kral çıplak, dedi. Zaten Erdoğan ve Bahçeli’nin sürekli tehdit ve küfür savurmaları bu gerçekliklerinin açığa çıkması nedeniyledir. Çok suçlu olduklarını biliyorlar. Bu nedenle paçayı kurtarmaya çalışıyorlar. Yüz binlerce insanı deprem öldürmedi; tedbir almama, hazırlıksızlık ve rantçılık öldürdü. Yüz binlerce insana mezarlarını satmışlar. İmar barışı denilen şey insanlardan para alıp sen bu mezara girebilirsin demekti. Şimdi utanmadan biz kentsel dönüşüm yapacaktık, diyerek gerçeği saptırmaya çalışıyorlar” değerlendirmesinde bulunuyor.

'ÖNDER APO ÖZGÜR KADIN KİŞİLİĞİNİ GELİŞTİRDİ'

Zilar Stêrk, uluslararası komployu değerlendirdiği yazısında Abdullah Öcalan'ın kadın konusunu zaten daha ilk günden beri özgün bir gündem olarak sürekli canlı ve diri tuttuğunu, toplumsal özgürlüğü ve ulusal kurtuluşu, diğer sosyalist önderlerin tersine kadın özgürlük devrimine bağladığını belirtiyor. Sterk “Önder Apo İmralı Tabutluk Koşullarında Yeni Bir Direniş Sergiliyor” başlıklı yazısında, Abdullah Öcalan'ın ‘Kadın özgürlüğü sağlanmadan, toplumsal özgürlük sağlanamaz. Kadının kurtuluşu sağlanmadan da ulusal kurtuluş sağlanamaz’ tespiti yaptığını ve Önder Apo’nun ‘Kadın Kurtuluş İdeolojisi’ni beş temel ilke olarak geliştirdiğini belirtiyor.

TARİHİ GELİŞMELERİN YAŞANDIĞI BİR SÜREÇTEYİZ

PKK Yürütme Komitesi, komplonun 25. yıl dönümüne ilişkin “Komploya Karşı 25’inci Yıl Mücadelesini Tarihi Zafer Direnişi Yapalım” başlığıyla kaleme aldığı yazıda, “Komploya karşı 25’inci yıl mücadelesi her zamankinden çok daha fazla anlamlı ve önemlidir. Bu yılda Uluslararası Komplo'yu tümüyle başarısız kılma ve komploya karşı mücadeleyi kesin zafere taşıma imkan ve fırsatları vardır. Bunun için de komplo gerçeğini, dayanaklarını, amaçlarını, komployu yürüten güçleri, strateji ve taktiklerini doğru ve yeterli bir biçimde anlamamız ve komploya karşı mücadelede çok daha yaratıcı ve sonuç alıcı tarz ve taktikler geliştirmemiz gereklidir” belirlemesinde bulunuyor.

KADIN KIRIMI, GENÇLİK KIRIMI, TOPLUMSAL SOYKIRIM

Özgür Şerker ise yazısında, “İktidar zihniyeti, toplum kırımını kadın kırımı ve gençlik kırımı üzerinden gerçekleştirmektedir. Doğanın ve toplumun en temel dinamik canlılığı ve yine geleceği yaşatma anlamında süreklilik gerçeği, en fazla gençlik ve kadında karşılık bulmaktadır. Bu anlamda kadın kırımı, gençlik kırımı toplumsal soykırım ile özdeş olmaktadır. Bu temelde başlatılan soykırımı da komplo ile geliştirmiştir. Bu anlamıyla komplo bir soykırım sistemidir. Komplocu iktidar ve onun devletçi sistemi komploya dayalı kendi inşasını gerçekleştirip zamanla bir kurumsal yapıya dönüşerek bu talan, gasp, hırsızlık ve soykırıma dayalı zihniyet ve sistemi daha da büyütme temelinde bir savaş olgusuna evirtip giderek taktiksel ve stratejik temelde geliştirmiştir” diyerek gençliğin durumunu ve görevlerini kapsamlıca değerlendiriyor.

TÜRKİYE SURİYE İLİŞKİLERİ

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok, Türkiye ile Suriye arasında yaşanan gelişmeleri değerlendirdiği yazısında ise, “3. Dünya Savaşı aslında ulus devletlerin kendi arasında ve bir de sosyalist, devrimci demokratik modernite güçleriyle ulus devletler ve bağlı oldukları kapitalist modernite arasında olmaktadır. Bugün 3. Dünya Savaşının merkezi Ortadoğu’dur. Bu savaşın Ortadoğu’da odaklandığı merkez ise Kurdistan’dır. Bu gerçekliği tarihsel geçmiş-gelecek ilişki diyalektiği de doğrulamaktadır. 1921-1922 yılında gerçekleştirilen Kahire Konferansının bir amacı da, Kürt sorununun çözülmemesiydi. Bunun da anlamı Ortadoğu’da savaşın en az yüzyıl daha sürmesiydi’ diye belirtiyor.

Bu sayıda ayrıca Murat Karayılan’ın ‘PKK Kadrosu Düşmanın Kalbine Saplanan bir Hançerdir’ başlıklı yazısı ile Dilzar Dilok, Nedim Seven, A.Haydar Kaytan ve Serdar Star’ın birer yazıları ile arka kapak sayfasında Şehit Ali Tolhildan’ın yaşamını ve mücadelesinin anlatıldığı bir anı yazısına da yer verilmiş.