Tecride Son Ver eylemleri: Direne direne kazanacağız!

Tutsak yakınlarının İmralı tecridine karşı eylemleri 15. haftasında. Eylemlerde "Direne direne kazanacağız" mesajı öne çıkarken, Kürtçeye dönük saldırılar da protesto edildi.

Tutsak yakınları, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için 15 haftadır eylemlerini sürdürüyor.

"Tecride Son Ver" eylemleri Adana, Mersin ve Wan'da devam etti.  

ADANA

Adana'da Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Barış Anneleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), DEM Parti, Akdeniz  Adana Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (AATUHAY-DER), Akdeniz Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (AYKAY-DER) yöneticilerinin katılımıyla açıklama yapıldı. AKP il binasına gidişlerine engel olunan halk, binanın karşı caddesinde açıklama yaptı. "Tecrit insanlık suçudur" önlükleri giyen eylemciler, "Adalet için tecridi kıralım, toplumsal barış için özgürlüğe ses ver" pankartı açarak, sık sık "Biji berxwedana zindana", "Direne direne kazanacağız" ve "Tecride hayır barış hemen şimdi" sloganlarını attı.

DEM Parti Adana İl Eşbaşkanı Seyfettin Aydemir, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin hukuksuzca ve keyfi olduğunu söyledi. İmralı'da başlatılan tecridin topluma yayıldığını ve tüm sorunların kaynağı olduğunu vurgulayan Aydemir, "Tüm bu nedenlerle Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin derhal kaldırılması ve sorunun barışçıl ve demokratik çözümü için vakit kaybetmeden gerekli adımların atılması gerekir" dedi.  

MERSİN

Mersin'de de eylemcilerin AKP il binası önüne gitmeleri engellendi. Engellenen tutsak yakınları ve beraberindekiler oturma eylemi yaparak ,"Bijî berxwedana zindanan" sloganlarıyla engellemeye tepki gösterdi. Engellendikleri yerde açıklama yapan DEM Parti İl Eşbaşkanı Reşat Aşan, Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin ülkeyi ayrıştırdığını belirterek, "Kürtleri kültürel anlamda, siyasi anlamda tasfiye etmeyi amaçlıyorlar. O açıdan bu sonuçların alınamayacağını belirtmek istiyoruz. Tecridin kalkması, Türkiye’de yeni bir diyalog sürecinin başlaması demektir. Aslında muhalefeti ile iktidarı ile hep birlikte tecridin kalkmasına ilişkin politikayı örebilecek zemini yaratmak gerekiyor. Çünkü karşılaşacağımız tek gerçeklik, eninde sonunda Kürt sorununda bir masa kurulacak ve bu masanın tarafları olacak. Bu sorun müzakere yolu ile çözülecek. Halihazırda muhataplar bellidir. 2013’te nasıl devletin kendisi İmralı’da masa kurarak taraf olduysa, Sayın Öcalan ile müzakere içine girildiyse, bugün de aynı muhataplık devam etmektedir. Bu muhataplık durumunun bir an önce geliştirilmesi gerekiyor. Tecrit politikaları bu ülkeyi bir uçuruma götürüyor. Bundan bir an önce vazgeçilmesi gerekiyor" dedi.

WAN

Wan'da Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAY-DER) ve tutsak yakınları, Reyâ Armûşê (İpekyolu) DEM Parti İlçe Örgütü binası önünde açıklama yaptı. Eylemde "Zindanlara ses ver" pankartı taşınırken, eyleme DBP İl Eşbaşkanı Harun Okay, Wan milletvekilleri Mahmut Dindar, Zülküf Uçar, Sinan Çiftyürek DEM Parti Gençlik Meclisi ve Tevgera Jinên Azad (TJA) üyelerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. Açıklamayı Tûşba DPB ilçe yöneticisi Emin Bağatur yaptı.

AKP-MHP'nin Kürt sorununa, Kürtçeye ve Kurdistan gerçekliğine '90’ların kodları ile yaklaştığını belirten Bağatur, "Son bir ay içerisinde Kürtçe kelimelere, halaylara, sloganlara yönelik saldırılar kapsamında 30’dan fazla kişi cezaevlerine gönderilmiştir. Hukuksuz gözaltı koşullarıyla, ırkçı işkence yöntemleri ile Kürt gençlerini kriminalize eden bu yaklaşım bu ülkeye kaybettiren zihniyettir. Bugün Türkiye, emsali olduğu ülkelerin yüz yıl gerisinde ise yüz yıldır Kürt meselesine çözüm sunulamadığındandır. Bugün dünyanın en yüksek faizini ödeyen AKP iktidarı, bunun faturasını Türkiye halklarına ödetmektedir. Herkesin bilmesi gereken gerçek şudur: Açılan her yeni cezaevi çalınan gelecektir, işsizliktir, yoksulluktur, zamdır, zulüm, işkencedir. Ülkeyi açık bir cezaevine döndüren AKP iktidarı halkın emeğini sömürerek tecrit, baskı, çatışma ve savaş politikalarına harcamaktadır" ifadelerini kullandı.

Abdullah Öcalan'la görüşme talebiyle 25 Mart 2021 tarihinden bu yana Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ve İmralı Cezaevi’ne 397’si avukat, 177’si aile olmak üzere toplam 574 başvuru yapıldığını ve bunların ya yanıtsız bırakıldığını ya da "disiplin cezaları" gerekçesiyle reddedildiğini hatırlatan Bağatur, tecridin bir an önce sonlandırılmasını istedi.

Eylem oturma eylemi ve "Bijî berxwedana zindanan" sloganları ile tamamlandı.