‘Tecrit sürdükçe sorunlar da sürer’

Türkiye’de barış, demokrasi ve kardeşlikten söz edilecekse öncelikle Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması gerektiğini söyleyen HDP Mardin İl Eşbaşkanı Kuday, tecrit sürdükçe sorunların da süreceğini vurguladı.

HDP Mardin İl Eşbaşkanı Salih Kuday, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin, çözümsüzlüğün ve savaşın, mevcut ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunların da kaynağı olduğunu söyledi.

ANF’ye konuşan HDP Mardin İl Eşbaşkanı Salih Kuday, Öcalan’ın 23 yıldır tecrit koşullarında tutulduğunu, ancak 2011’den sonra avukatlarıyla iletişiminin tamamen kesilerek tecrit içerisinde tecrit yaşatıldığını hatırlattı.

Tecridin, bir insanın sosyal çevre ve coğrafyasından izole edilmesi anlamına geldiğini kaydeden Kuday, şöyle devam etti: “Sayın Öcalan’ın fikirlerinin Ortadoğu halklarına ulaşması istenmiyor. Tecridi, aynı zamanda bir savaş gerekçesi olarak da kabul etmek lazım. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit koşullarının ağırlaştırıldığı zamanlarda Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu’da paralel olarak savaş koşulları da derinleşiyor. O yüzden de Sayın Öcalan’ın şartlarının düzeltilmesini talep ediyoruz.”

OĞLUMU VE İKİ YEĞENİMİ YİTİRDİK

Kürt Halk Önderi üzerindeki tecridin Kürtlere sirayet ettiğini belirten Kuday, şunları paylaştı: “Benim ailemde bile siyasal krizlerin, tecridin yoğunlaştığı dönemlerde ortaya çıktığını savunanlar var. Örneğin, tecrit koşullarının ağırlaştığı dönemlerde oğlumu ve iki yeğenimi yitirdik. Ailem, tecrit olmasaydı belki bu üç gencimiz bugün aramızda olurdu, diyor. Sayın Öcalan, şartlar uygun hale getirildiği taktirde bu savaşı bir hafta içerisinde sonlandırabileceğini söylüyordu. Bu cümle, basit veya sıradan bir cümle değildir. Kürdistan ve Türkiye’de bu savaşta bir parçasını yitirmeyen bir aile neredeyse yok. O yüzden Abdullah Öcalan’ın bu cümlesine kulak verilmeli ve gereken yerine getirmeli.”

BİRÇOK SORUNUNUN TEMELİ TECRİTTİR

Savaş koşullarının sadece canlar almadığını, beraberinde farklı sorunları da getirdiğini vurgulayan Kuday, şöyle devam etti: “Tecrit ve savaşın devam etmesi, ekonomik olarak da ülkeyi olumsuz yönden etkiliyor. Psikolojik ve sosyal alandaki iletişimi/ilişkileri de olumsuz etkiliyor. Günümüzde ırkçılığın had safhaya ulaşması ve katliamlarla sonuçlanmasının sebeplerinden biri de tecrit ve savaşın devam etmesidir. Düşman hukukunun uygulanması da tecride bağlıdır. O yüzden tecridin, artık tüm kesimler tarafından tartışılması ve nihai bir çözüme kavuşturulması lazım. Bırakalım İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni, 1982 Anayasa’sında bile tecride yer yoktu. Bu düşman hukukunu terk etmeleri gerekiyor.”

İMRALI BİR LABORATUVARDIR

İmralı Adası’nın Türk devleti için bir laboratuvar olduğuna ve tecridin burada geliştirilip giderek tüm ülkeye yayıldığına işaret eden Kuday, “Bugün bütün Kürt halkı ve demokrasi güçleri üzerinde de tecrit politikaları işleniyor. Partimiz üzerindeki baskılar, pratikte bir tecrit uygulamasıdır. Türkiye’de barış isteyen tüm kesimlere tecrit dayatılıyor. HDP’nin bugün izole edilmesinin temelinde tecrit politikalarının etkisini görüyoruz. O yüzden eğer Türkiye’de barış, demokrasi ve kardeşlikten söz edeceksek öncelikle Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması gerekiyor. Tecrit artık halkın iliklerine kadar işlemiş” şeklinde konuştu.

DEMOKRATİK ULUS MODELİNİN ÖNEMİ

Mardin’in çeşitli etnik uluslara sahip olmasından dolayı demokratik ulus modelinin hayata geçirilebilecek en uygun kentlerden biri olduğunu ifade eden HDP Mardin İl Eşbaşkanı Salih Kuday, şunları ekledi: “Bu etnik ve inanç mensupları, Abdullah Öcalan’ın ismi zikredildiğinde, demokratik ulus modelini dillendirdiklerini görüyoruz. Rojavayê Kurdistan’da bu modelin olumlu sonuçlarını görüyor insanlar. Mardin’de de bunun çok rahat bir şekilde olabileceği görülüyor. Çalışmalarımızı bu esas üzerinden yürütüyoruz. Etnik ve inanç aidiyetleri ne olursa olsun insanlarımızı bu çalışmalarımıza dahil ediyoruz.”