Siyasi alandaki reflekslerin örgütlere bağlanarak bir şekilde bastırılmaya çalışıldığını kaydeden ÖHD’den avukat Erhan Çiftçiler, yeni düzenlemenin de ileride iptal olacağını ama iptal olana kadar örgütlenme, protesto ve ifade özgürlüğünün kısıtlanacağını belirtti.
‘8. Yargı Paketi’ olarak bilinen Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, 1 Mart’ta Meclis Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. Son paketle birlikte Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından 26 Ekim 2023’te iptal edilen “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” maddesi tekrar getirildi. TCK'de yapılan değişiklikle, “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” fiili müstakil bir suç olarak düzenlendi ve bu maddeden yargılananlara ayrıca 2 yıl 6 aydan 6 yıla kadar hapis cezası verilebilecek. “Örgüt adına suç işleyen” kişi, hem işlediği suçtan hem de “Örgüt adına suç işleme” cürmünden ayrı ayrı cezalandırılacak. Konuyla ilgili ANF’ye konuşan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukat Erhan Çiftçiler, “Örgüt adına suç işleme meselesi öyle bir durum ki, kişi herhangi bir yürüyüşe katıldığı için, herhangi bir slogan attığı için veya herhangi bir yazı yazdığı için örgüt adına suç işleme maddesi işletilebilir. Kişi örgüt adına suç işleme bahanesiyle örgüt üyesi gibi cezalandırılıp infazı da örgüt üyesi gibi yapılabiliyor” dedi.
İPTAL EDİLENE KADAR ÖZGÜRLÜKLER KISITLANACAK
AYM’nin iptal ettiği kanunun binlerce mağduru olduğunu, bu yeni kanunun da mağdur sayısını arttırmaktan başka bir anlama gelmeyeceğini kaydeden Çiftçiler, şunları söyledi: “Ortada bir belirlilik yok, öngörülülük yok. Kimse bir şey anlamıyor. Yine mahkeme silsileleri izlenip AYM’ye götürülecek, AYM de ‘bu belirsizdir’ diyecek ve bu yasa eninde sonunda iptal olacak ama iptal olana kadar örgütlenme özgürlüğü, protesto özgürlüğü, ifade özgürlüğü kısıtlanmış olacak.”
BİR YAZIDAN DOLAYI DA ÖRGÜT ÜYELİĞİNDEN CEZA VERİLİR
“Örgüt üyesi” kavramının da tanıma muhtaç olduğunu, kişinin ne zaman örgüt üyesi olacağı tanımının muğlak bırakıldığını belirten Çiftçiler, şöyle devam etti: “Örgüt üyesi olmak için kişilerin şiddete bulaşması ya da şiddete bulaşan kişilerle aralarında bir bağ, bir bağlantı olması gerekirken böyle bir şey olmuyor. Bir bakıyorsunuz ki; bir gazeteden, bir dergiden, katıldığınız bir yürüyüşten alınıp örgüt üyeliğinden yargılanabiliyorsunuz. Siyasi alandaki reflekslerin örgütlere bağlanarak bir şekilde bastırılmaya çalışıldığını görmekteyiz. Şunu rahatlıkla söylemeliyiz; örgüt üyeliği meselesi de, aynı örgüt adına suç işleme meselesi gibi muğlak bir meseledir.”
TOPLUMSAL MUHALEFETİ SUSTURMAK İÇİN
Sendikal faaliyetlerin de örgüt üyesi suçlaması ile bastırılabileceğini, gittiğiniz her eylem ve etkinliğin dosyalanıp önünüze üyelikten soruşturma olarak çıkabileceğini söyleyen Çiftçiler, şunları dile getirdi: “Toplumsal muhalefeti yok edelim, kendi iktidarımızı sağlamlaştıralım da 10 bin kişiye, 20 bin kişiye bir örgütün mensubu desek bile bir problem olmaz, diye düşünüyorlar ama bu iyi bir yere gitmemektedir. İleriki süreçte şunu çok rahat göreceğiz; AİHM Türkiye’de verilen örgüt üyeliği cezalarında da Türkiye’yi mahkum edecek kararlar verecektir. Bu yasa, bir bütün olarak infazlarıyla birlikte değerlendirildiğinde toplumun ifade ve örgütlenme, protesto özgürlüklerini kısıtlamaya yönelik ceza normlarına dönüştü. Yoksa normalde bir ceza normunda olması gereken şey şudur; eğer fiil topluma zarar verirse fiil cezalandırılır ve fiili yapan kişi de fail olur ama bizde öyle bir şey yok. Bizde konjonktüre göre bir bakıyorsunuz; Türkiye’de fiilden faile gidilmez, önce fail bulunur sonra failin özgürlükler kapsamında olabilecek hal ve hareketleri, eylemsellikleri üzerinden cezalandırılır. Bunlar toplum üzerinde bir sopa olarak kullanılıyor.”