Suriye'de 61 yıllık Baas rejiminin düşmesinin ardından bölgedeki yeni durum, uluslararası ve bölgesel güçlerin iştahını kabartıyor. Hemen her ülke kendi projesiyle Suriye'de çözüm adı altında yeni bir sömürge alanı oluşturma çabası içerisinde. Uluslararası güçlerin ajandasından ziyade, Suriye halklarının geleceğini düşünen yerel dinamikler ise, bölgesel çatışmaların durmasını ve yeni Suriye'nin konuşulmasını talep ediyor.
Bölgede değişen durumla birlikte Türk devletinin tekçi ve dayatmacı tutumu, mevcut etnik, kültürel ve çoğulcu yapıyı Sünni-selefi bir potada eriterek, üniter bir yapı öneriyor. Buna karşı Kürtlerin öncülük ettiği Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetim’in ve Suriye Demokratik Güçleri (QSD) çatısı altında örgütlenen halkların saldırılara karşı tarihi bir direnişi var.
Suriye’de yaşanan gelişmeleri konuştuğumuz Atina Üniversitesi Öğretim Üyesi Profesör Cengiz Aktar, Baas rejimini 'olgunlaşmış meyveye' benzeterek, 'pat' diye düştüğünü söyledi. Rejimin düşüşünü ise Soğuk Savaş döneminde Sovyet Rusya'nın yıkılışına benzeten Aktar, bu durumun sadece muhalefetin gücüyle değil hem dışardan destekle hem de rejimin içerden yaşadığı çürümeyle ortaya çıktığını kaydetti.
‘İÇ SAVAŞ SURİYE’Yİ YIPRATTI’
Suriye'de 14 yıl süren iç savaşın yarattığı yıpranmaya atıfta bulunan Aktar, rejim değişikliğini 'medeni bir devir teslim' olarak nitelendirdi. Rejimin çöküşünün tüm Suriyeliler için kazanç olduğunu da sözlerine ekleyen Aktar, Baas gibi tekçi, dayatmacı, faşist bir iktidar yerine, HTŞ gibi benzer nitelikleri taşıyan bir rejimin getirilmesinin 'abesle iştigal' olduğunu söyledi. Bu sürece gelinirken İsrail'in bölgesel müdahalelerini de hatırlatan Aktar, “İsrail, İran'ın Suriye'deki varlığının canına okudu” diye kaydetti. Rusya'yı da kaybedenler kulübüne ekleyen Aktar, bu durumu Rusya'nın Ukrayna savaşındaki meşguliyetine bağladı. Aktar, “Buna rağmen, Rusya ve İran'ın önümüzdeki dönemde nasıl bir Suriye politikası izleyecekleri henüz belirsizliğini koruyor” dedi.
‘ANKARA SURİYE’DE TEKÇİ BİR SİSTEM DAYATIYOR’
Suriye'de yeni kurulacak sistemi pek çok etkenin şekillendireceğini dile getiren Aktar, “Suriye'yi çekiştiren bir dolu güç ve çok fazla bilinmeyen var, fakat eski Suriye yerine tekrar ceberut bir Suriye hayata geçemez. Bunu en çok Ankara'nın görmesi gerekiyor. Ankara'nın kafasında Türkiye benzeri tekçi bir Suriye modeli var” ifadelerini kullandı. Türkiye'nin, Suriye'deki tüm farklılıkları yok etmek istediğini söyleyen Aktar'a göre Türkiye, Suriye'nin çok dilli, dinli ve kültürlü yapısını görmezden geliyor ve Suriye halklarını tekçi Sunni-Selefi bir potada eritmek istiyor.
‘BATILI GÜÇLER QSD’DEN VAZGEÇMEDİ’
Suriye'de DAİŞ tehdidinin devam ettiğine vurgu yapan Aktar, ABD'nin de Avrupa'nın da DAİŞ'e karşı mücadelede QSD’den vazgeçmediğini belirtti. ABD, Avrupa ve Britanya'nın bölgesel denklemde yer aldıklarını hatırlatan Aktar, bu güçlerin şimdilik Suriye'de kalıcı olduklarını ifade etti. Batılı güçlerin, yeni rejimin Suriye'deki çoğulcu yapıya saygı duymasını beklediklerini de ekleyen Aktar, Suriye'ye dönük yaptırımların kademeli olarak kaldırılmasının bunun bir göstergesi olduğunu söyledi.
‘TÜRKİYE SURİYE’DE OLUMSUZ BİR GÜÇ’
“İsrail gelebilecek tehlikeleri önlemek üzere Golan'dan ilerledi. Kalıcı olur mu? Onu göreceğiz” diyen Aktar, İsrail'in bölgede önemli bir güçlü olduğunu, Suriye'de İsrail'in karşısında silahlı olarak durabilecek bir gücün olmadığını söyledi. Türkiye'nin Suriye denklemindeki durumunu ise ‘tamamen negatif' olarak değerlendiren Aktar, “Kendi bildiğini okuyan ve diğer ülkelerle pek koordinasyon halinde olmayan, papağan gibi her önüne gelene Kürt tehlikesinden bahseden bir olumsuz güç olarak orada varlığını sürdürüyor” dedi. Zengin Arap ülkelerinin de bölgede önemli birer figür olduklarını söyleyen Aktar, “Bu güçlerin Suriye için hesapları var. Suriye’ye Müslüman Kardeşler tandanslı ve Suriye Milli Ordusu adı altında bir araya getirilen haydut çetesinin hâkim olmasına katiyen razı değiller” diye ekledi.
‘KONFEDERAL SİSTEM İKTİDARI PAYLAŞMA İRADESİDİR’
Kuzey ve Doğu Suriye'de Kürtlerin öncülüğünde kurulan sistemin tüm halkları içine aldığına atıfta bulunan Aktar, konfederal sistemlerin özü itibariyle 'iktidar paylaşma iradesi' olduğunu vurguladı. Aktar, “HTŞ ve QSD’nin arası nasıl bulunacak?” diye sorarak, tüm zorluklara rağmen gerilimli durumun tekrar bir iç savaşa evrilmediği sürece olumlu olduğunu ve önümüzdeki 6 ay içinde taşların yerine oturabileceğini dile getirdi.
‘TÜRKİYE HER YERİ KENDİSİ GİBİ TEKÇİ ZANNEDİYOR’
Türk devletinin Suriye politikasını değerlendiren Aktar, “Türkiye, Suriye'yi koruma altına almak istiyor. Bu büyük bir yanılgı ve halüsinasyondur. Türkiye’nin sadece Suriye değil, hiçbir Arap ülkesi hakkında bir bilgisi bulunmuyor. Ne akademide ne hariciyede böyle bir bilgi-birikim var. Türkiye, her tarafı kendisi gibi tekçi zannediyor. Suriye, cıvıl cıvıl, rengarenk bir yer; Ermeniler, Süryaniler, Nusayriler, Hristiyanlar, Rumlar, Dürziler, Kürtler, Türkmenler, seküler Sünniler, Selefi Sünniler… Türkiye, tüm bu çevreleri Sünni-Selefi bir potada eritmek istiyor” dedi.
Türkiye'nin bir başka hedefinin de QSD’yi yok etmek ve 900 kilometrelik sınır boyunca 30 kilometre derinliğinde bir koridor oluşturmak olduğunu söyleyen Aktar, burada kalıcı hakimiyet kurmak istediğinin altını çizdi.
‘SİLAH BIRAKMA HAYALİ PEŞİNDE KOŞUYORLAR’
Türkiye destekli çetelerin Suriye'yi kurtarmak gibi bir dertlerinin olmadığını söyleyen Aktar, “Suriye Milli Ordusu denilen ordu, bir çapulcu ordusu. Bunların hepsi hırsız ve çoğunun kökeni DAİŞ’e dayanıyor” diye ekledi.
Türkiye'nin, Suriye'de 300 bin kişilik yeni bir ordu kurma hedefini ‘abuk-sabuk' olarak nitelendiren Aktar, bu planın kimsenin ne olduğunu tam olarak anlamadığı ve devlet yetkilileri tarafından ‘kardeşlik ve dostluk’ ifadeleriyle dile getirildiğini söyledi. Aktar, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin sözleriyle başlayan tartışmalar için ise şu yorumda bulundu: “Bu ‘sürece’ hem Türkiye'de hem Irak'ta hem de Suriye'de, Kürtlere silah bıraktırma projesi diyorum. Bunun ikinci bir cümlesi yok. Silah bıraktırma gibi bir hayal peşinde koşuyorlar. Bu olacak şey değil. Bunu bir tek Türkiye söylüyor. Türkiye'ye yakın olmasına rağmen bunu, HTŞ’nin lideri Ahmet El-Şaraa bile dile getirmiyor.”
‘SURİYE ÇETELERDEN OLUŞAN BİR ORDUYU KABUL ETMEZ’
Meselenin bu iki anlayışta düğümlendiğini dile getiren Aktar, bu politikanın çıkmaz sokak olduğunu ve Türkiye'yi yalnızlaştırdığını ifade ederek, kimsenin Türkiye'yi dikkate almadığını kaydetti. Kuzey ve Doğu Suriye'den Türkiye'ye yönelik hiçbir tehdit olmadığını vurgulayan Cengiz Aktar, Türkiye'nin güvenlik endişelerinin de gerçekçi olmadığını belirtti. Aktar, Suriye'de yeni oluşacak bir ordunun bel kemiğini ancak QSD’nin oluşturabileceğini söyleyerek sözlerini şöyle noktaladı: “Türkiye'nin bir araya getirdiği çeteler, Suriye’nin ordusunu oluşturamaz. Bunu, Suriyeliler de kabul etmez. Bu konu QSD ve HTŞ arasında da konuşuluyor.”